Medeniyetler her ne kadar insanlık mevhumuna uygun bir gelişim göstermiş olsalar da o medeniyetlerin idarecilerinin basiretsizliği toplumlarına her zaman kara bir gölge gibi çökmektedir. 18. Yüzyıldan itibaren özgürlükler ve demokrasi alanında İnsanlığın büyük bölümüne rehberlik etmiş bir ulusun, liderinin iktidar hırsı ve kişisel ihtirasları yüzünden insanlığın tamamına mal olmuş yüksek değerlerinin tersine bir görüntü vermesi, yukarıda yaptığım tespite bariz bir örnek teşkil etmektedir. “Suç olmadan ceza olmaz” ve “aksi ispat edilene kadar herkes suçsuzdur” düsturları, insanlık ağacının tüm tarih boyunca verdiği en güzel adalet meyvelerindendir. Fransa Meclisi, Fransız halkını temsil etmeyen bir oranla, sözde “Ermeni Soykırımını” tanıyarak “aksi ispat edilene kadar herkes suçsuzdur” ilkesine, sözde “Ermeni soykırımını” inkârı suç sayan ve bu suçun karşılığında ekonomik ve özgürlükleri kısıtlayıcı müeyyideler kabul eden yasayı onaylayarak insanlığın en değerli meyvelerini veren ağacı yakmaya teşebbüs etmiştir. Hiç kuşku yok ki Fransız hükümetinin bu tercihi Fransa cumhuriyetinin çıkarlarından çok Başkan Sarkozy’nin kişisel iktidar, hırs ve heveslerinin bir ürünüdür. En azından yapılan bu hatanın Sarkozy’ye ait olması Türkiye – Fransa ilişkilerinin geleceği açısından Sarkozy ile sınırlı kalmasını sağlamış olacaktır. Aksi ise yani Türkiye, Türkler ve İslam dini karşıtlığı üzerinden emperyalist düşüncelerinin devamını sağlamak için böyle bir adım atılmış ise, işte o zaman uzun ve kararlı bir mücadeleye hazır olmamız gerekir. Medeniyetler ittifakının eş başkanı olan Sayın Başbakan Erdoğan’ın, Fransa meclisinin Fransız cumhurbaşkanı Sarkozy’nin himayesinde aldığı karara, Türk ve İslam düşmanlığı üzerinden tepkisi, Fransa’nın Türkiye gibi yüzde 100’e yakını Müslüman olan Fas, Cezayir, Tunus, Suriye, Lübnan ve Türkiye’nin Gaziantep, Urfa, Kahramanmaraş gibi şehirlerinde yapmış olduğu mezalim ve kıyımı hiç de haksız olmayan bir şekilde referans almaktadır. Ayrıca Fransa cumhuriyetinin Afrika kıtası başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında yapmış olduğu kıyım ve insanlık dışı uygulamalar, gerçekten de Fransa’yı insanlık vicdanın sanık sandalyesine “İnsanlık suçu” savı ile en güçlü aday yapmaktadır.
ONE MINUTE ÇIKIŞI
Şüphesiz batı medeniyetinin temel taşlarından biri olan Fransa ulusunun temsilcileri ve yöneticilerinin, İslam medeniyetini ve bu kutlu medeniyete bin yıldan fazla süredir hizmet veren Türklere karşı aldığı her bir karar, içeriği ile doğru orantılı olarak, İslam ve Türk dünyasına güçlü bir mesaj olacaktır. Bugün Türkiye 2001 yılındaki Türkiye olmadığı gibi İslam coğrafyasının önemli bir bölümünü oluşturan Arap ulusu da 2009 yılındaki ulus değildir. Türkiye cumhuriyetinin Sayın Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mazlum çocuk ve kadınların katillerinin yüzüne “One Minute” çıkışı, her ne kadar İsrail cumhurbaşkanın şahsında tüm zalimlere yapılmış bir uyarı gibi görünse de, aslında İslam halkını kendi medeniyetine bir dakikalık saygı duruşuna davetten ibarettir. İşte o bir dakikalık kendi hakikatine dönüş, bugün Arap baharı diye nitelediğimiz mevsimin ilk nefhasını ortaya çıkarmıştır. Buradan da açıkça anlaşılıyor ki Türkiye, tarihsel deneyimleri ile birlikte bugünün gerçeklerini, zaman ve ihtiyacın korkularından arınmış olarak, insanlık fıtratına uygun bir şekilde tevhit etmeye devam ettikçe, birlikteliğin sonucu ve en lezzetli meyvesi olan “kuvvet ve kudreti” insanlık ailesi yararına ellini tutan herkesle adil bir şekilde paylaşmanın önderliğini yapacaktır.
HALKIN TEMSİLCİLERİ
Ülkemizin ekonomik başarılarının yanında kaydettiği siyasi zaferleri, Lozan’ını taçlandırmaktan öte, güçlü bir üyesi ve gönülden aidiyeti olduğu medeniyeti de karanlıktan, yoksulluktan ve yoksunluktan kurtaracak, sömürü ve korkunun pençesinden çekip alacaktır. Şu kadar var ki Türkiye klasik diplomatik ataklarını planlarken, bağlı olduğu medeniyetin fıtri hakikatlerini de dikkate alarak yoluna devam etmelidir. Türkiye üzerinde hangi sebeple olursa olsun bir düşüncesi, planı veya ajandası bulanan tüm ülkeler ve özellikle Fransa, Türkiye’de kararların Fransa’daki gibi halkın temsilcilerinin onda birinin oturumu ile değil, tüm halkın katılımının tatmin edilebilir bir çoğunluğuyla alındığını bilmelidir. Çünkü Türkiye demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Sanıldığının aksine Türkiye, insanlığın önüne koyacağı yeni anayasasıyla, Arap ve Müslüman coğrafyanın ötesinde tüm dünyaya örnek teşkil edecektir. Ülkemizi takip edenlerin bilmesi gereken en önemli bilgi şudur; Türkiye, tarihinin artılarını ve eksilerini önüne koyarak kendine yabancı kalmaktan kurtulmaya azmetmiş ve makûs talihi ile barışmış güçlü bir milletin ülkesidir. Reytingi yüksek bir ülke olan Türkiye izleyicilerine tek tavsiyem “Türkiye’yi izlemeye devam eden” demekten ibarettir.
KÖŞE YAZARLARI
3 gün önceKÖŞE YAZARLARI
8 gün önceKÖŞE YAZARLARI
14 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
22 gün önceKÖŞE YAZARLARI
23 gün önce