Emek Özgürlük ve Demokrasi Bloku Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Samsun’daki bir konuşmasında “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, büyük bir ırkçılık örneğidir. Herkesi Türk ve Müslüman olarak tanımlıyor” diye buyurmuş… Şimdi yeni anayasa tartışmaları revaçta ya… Eh, memlekette demokrasi de var çok şükür… Konuşur bunlar… Aynı gün BDP’lilerin İzmir’de yaptığı bir toplantıda “Kahrolsun PKK” diye bağıran bir vatandaşı bir güzel patakladılar. Mazallah toplantı İzmir’de değil de Diyarbakır’da olsaydı, herhalde parçasını bulamazdık. Kim ırkçı, kim demokrat siz karar verin…
“Türk’üm” demek cesaret işi oldu. Lakin Nazım Hikmet’in şiirindeki gibi “Ben yanmasam, Sen yanmasan, Biz yanmasak, Nasıl çıkar karanlıklar Aydınlığa?”
Yanmayı göze alarak Ertuğrul Kürkçü Efendi’ye bir cevap vereceğim. Zira bunu yapmazsam, öldüğümde “Evladı Fatihan” dedelerim beni mezarlıkta yanlarına almazlar.
ÖRÜMCEK KAFALI DEĞİLİM
Ertuğrul Bey… Siz şimdi bana da “faşist” dersin. Belki de “yobaz” veyahut “örümcek kafalı” filan… Değilim… Bilakis, ırkçılığa ve yobazlığa hep karşı çıktım. Misal, dedelerim Rum çetelerinin zulmüne uğramış olduğu halde “Türk ve Yunan halkları kardeştir” diye defalarca yazılar kaleme aldım. Bu yazılarımdan dolayı, kendi çevremdeki fanatiklerden de çok eleştiri geldi. Beni, “Yunan sempatizanlığı” ile suçlayan densizler bile oldu. Aldırmadım… Yüzlerce sene kardeşçe komşuluk yapmış iki halkın arasındaki sorunların, emparyalist güçlerin ve basiretsiz siyasetçilerin eseri olduğuna inanıyorum çünkü… İnsanların ırk, din, dil gibi sebeplerle ayrımcılığa maruz tutulmasına hep karşı çıktım. Nasıl, Müslüman bir Balkan Türkü aileden gelmekle onur duyuyorsam, “başkalarının da kendi dinleri ve milletleri ile gurur duymaya hakları vardır” diye düşünüyorum. Lakin, ben nasıl buna saygı duyuyorsam, başkalarından da aynı saygıyı bekliyorum. Binlerce yıllık kökleri bulunan bir ulusun ferdi olarak, kendi bayrağımın gölgesinde, kendi milletimin toprağında ve kendi devletimin idaresinde yaşamak benim en doğal hakkımdır. Nasıl Fransız, İngiliz, Rus, Alman ve diğer milletlerin böyle bir hakkı varsa, Türk Milleti’nin de buna hakkı vardır. Efendim, şimdi diyeceksiniz ki “Türkiye’de yaşayan diğer etnik guruplar da aynı hakkı isterlerse ne olacak?” Hadi daha açık konuşalım, Türkiye’de yaşayan Kürtler’in önemli bir bölümü, kendilerine ait bir egemenlik hakkı iddiasını güdüyorlar. Biliyorum ki sizin beslendiğiniz sosyalist ideoloji, “etnik guruplara eşit statü” prensibine dayanan bir yönetim modeli önerir. Lakin bu model, öyle veya böyle, Sovyetler Birliği, Çekoslavakya ve Yugoslavya’da çöktü. 2011 Türkiyesi’nde bu modellere göre hazırlanacak bir anayasanın sonucu, Türkiye’de yaşayan herkes için felaket olur. İnanmayan gitsin, Bosna’daki toplu mezarları gezsin! Tamam, 1980 darbesinin izlerini taşıyan bir anayasa Türkiye’ye yakışmıyor. Daha çağdaş, daha bilimsel, daha özgür bir anayasa herkesin hakkı… Kabul ediyorum, herkesin kendi kutsalı ve kendi anenevi değerleri anayasal güvence altına alınmalı… İnsanlarımız, köken ve inançlarına bakılmaksızın aynı haklardan yararlanmalı…. Türkiye’nin daha fazla demokrasiye; herkesin özgürce konuştuğu, silah seslerinden ve kan kokusundan uzak bir iklime ihtiyacı var. Lakin binlerce yıllık bir geçmişe sahip Türk milletine, kendi kimliğini silen bir anayasa dayatamazsınız. Yeni anayasa, mutlaka Türk kimliğini kuşatan, ama tüm etnik gurupların da kendi kültür ve ana dillerini yaşama hakkını güvence altına alan bir anlayışla kaleme alınmalıdır.
TERÖRE DESTEK VERENLER
Gelelim “egemenlik” beklentisi içinde PKK terörüne destek verenlere… Eğer birileri Türk milletinden “egemenlik” almak istiyorsa bilsinler ki buna gözünü kan bürümüş PKK gibi haydut çetelerinin gücü yetmez. Dünyada hiçbir milli egemenlik yoktur ki masum kadınların, çoluk çocuğun ve sivillerin kanlarını kalleşçe dökerek alınmış olsun! Türk Milleti, bir vampir çetesine pabuç bırakmayacak kadar devlet tecrübesi ve tarih birikimine fazlasıyla sahiptir. PKK gibileri vız gelir tırıs gider. Türkiye Kürtleri, 35 yıldır bu toprakların kaynaklarını emen, kardeşi kardeşe kırdıran, ocaklar söndüren terör örgütünden kendilerini kurtarmalıdır. Ne zaman kendilerini bu ırkçı haydut çetesinden kurtarırlarsa, işte o zaman farkedecekler ki Diyarbakır, Hakkari ve Şırnak kadar Samsun, Muğla, Edirne ve elbette milletvekili seçildiğiniz Mersin de onların vatanıdır! “Türk Milleti” kavramının içini boşaltacak bir anayasayı, şahsen bir “evladı fatihan” olarak benim içime sindirmem asla mümkün değildir. Bir milletvekili olarak sizlere düşen Türk Milletinin genelini incitmeden Türkiye’de yaşayan herkesin mutabık olduğu bir “vatandaşlık” tanımının meydana getirilmesine katkı sağlamanızdır. Ne yazık ki Türk Kurtuluş Savaşı’nın başladığı Samsun’da söyledikleriniz, bu vazifenizin ne kadar farkında olduğunuz konusunda derin hayal kırıklığı yaratmıştır.
KÖŞE YAZARLARI
3 gün önceKÖŞE YAZARLARI
8 gün önceKÖŞE YAZARLARI
14 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
22 gün önceKÖŞE YAZARLARI
23 gün önce