"Türk halkının ağız ve diş sağlığı karnesi çürük"

30 Nisan 2024 - 16:28

“Türk halkının ağız ve diş sağlığı karnesi çürük”

Türk Diş Hekimleri Birliği (TDB) Genel Başkanı Tarık İşmen, Türk halkının ağız ve diş sağlığı konusunda kötü bir karneye sahip olduğunu belirterek, Aile Diş Hekimliği uygulamasının ülke genelinde yaygınlaştırılması gerektiğini söyledi.

“Türk halkının ağız ve diş sağlığı karnesi çürük”
Son Güncelleme :

21 Mart 2024 - 15:00

56 okuma
(Last Updated On: 21/03/2024)

ANKARA (AA) – TDB genel merkezinde 20 Mart Dünya Ağız Sağlığı Günü dolayısıyla basın toplantısı düzenlendi.

İşmen,
burada yaptığı açıklamada, Dünya Ağız Sağlığı Günü’nde ağız ve diş
sağlığındaki kötü gidişi iyileştirmeye, bu konuda toplumsal farkındalık
oluşturmaya odaklandıklarını vurguladı.

Türkiye’de
Ankara Üniversitesi ile Sağlık Bakanlığınca en son 2018’de yapılan ve
2022’de güncellenen araştırmanın verilerine işaret eden İşmen, “Türkiye,
ağız ve diş sağlığı konusunda ne yazık ki kötü bir karneye sahip. DMFT
dediğimiz bireyin çürük, kayıp ve dolgulu diş sayısını gösteren endeks,
ülkemizde 15 yaşından sonra 2,5 iken 35 yaşında 8’e çıkmakta ve 65
yaşından sonra da 22’ye ulaşmakta.” ifadesini kullandı.

İşmen,
Almanya, Fransa gibi ülkelerin koruyucu diş hekimliği ve ulusal
koruyucu ağız ve diş sağlığı projeleriyle bu sorunun üstesinden
geldiğini belirterek, Sağlık Bakanlığının 2022’de pilot uygulama olarak
başlattığı, 0-12 yaş arasındaki çocuklara içine alan Aile Diş Hekimliği
uygulamasının önemli bir adım ve fırsat olduğunu dile getirdi.

“Koruyucu ağız-diş sağlığı paketi sosyal sigorta kapsamına alınmalı”

Bu yeni uygulamanın içinin daha iyi doldurulması gerektiğinin altını çizen İşmen, sözlerini şöyle sürdürdü:

“TDB
olarak Aile Diş Hekimliği Projesi’nin, tüm Türkiye’yi kapsayacak ulusal
planlamasının yapılmasını, kamu ve özelde çalışan tüm diş hekimlerinden
yararlanılmasını, aile diş hekiminin sadece ‘koruyucu girişimlerle’
sınırlanmaması, bu kavramın içine tüm diş hekimlerinin alınmasını,
koruyucu ağız-diş sağlığı paketi oluşturulmasını ve bunun sosyal sigorta
kapsamına alınmasını, 0-18 yaş çocuk ve genç grubuna, ülkemizin yaşlı
nüfus hızında ki artış göz önüne alınarak 65 yaş üstünün de dahil
edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuların başta Sağlık Bakanlığı ve
ilgili kuruluşlarla ciddi olarak masaya yatırılması ve tartışılması
gerekliliğinin altını kalın olarak çiziyoruz.”

İşmen,
Türkiye’de bir diş hekimi eksikliği sorununun bulunmadığını ancak bu
hekimlerin iyi koordine edilmemesinden kaynaklı problemlerin yaşandığını
belirterek, fakültelerin yılda 11 bin diş hekimi mezun edebilecek
duruma geldiğini aktardı.

Dünya Sağlık Örgütü
(DSÖ) ve Dünya Diş Hekimleri Birliğinin (FDI), genel sağlığın optimal
yaşanmasında ağız-diş sağlığının önemine her geçen gün daha fazla dikkat
çektiğini ifade eden İşmen, ağız ve diş sağlığının insanın bedensel ve
ruhsal iyi olma hali için önemli olduğunun altını çizdi.

“Toplumun neredeyse tamamına yakınının diş eti sorunu var”

Türk
Diş Hekimleri Birliği Genel Sekreteri Emel Uzer de basın mensuplarının,
hastanelerde ağız ve diş sağlığı birimlerine MHRS üzerinden randevu
alma konusunda zorluklar yaşandığına ilişkin sorusu üzerine, şunları
kaydetti:

“Kamuda özellikle son yıllarda Ağız ve
Diş Sağlığı Merkezleri ile kamuya alınan diş hekimi sayısında bir artış
var. Ancak Türk toplumunun ağız ve diş sağlığı sorunlarının oranını
düşündüğümüzde var olan kadro ve fiziksel imkanlarla bu sorunların
çözülmesi mümkün görünmüyor. Toplumun neredeyse tamamına yakınının diş
eti sorunu var. Bu kadar sık randevu saat aralığına rağmen kamunun bu
şekilde toplumun tümüne hizmet vermesi akılcı da değil doğru da değil.”

Uzer, kamuda verilen hizmetlerde koruyucu diş hekimliğinin artırılması gerektiğini aktardı.

Uzer,
TDB’nin diş hekimliği fakülteleriyle ilgili hazırlanan dosyayı uzun
süredir YÖK’e sunmak istediğini ancak randevu taleplerine yanıt
alamadıklarını da dile getirdi.

Muhabir: Burcu Çalık Göçümlü

AA

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.