Yanaki 1954 yılında Selanik’te, Kardeşi Milton ise yaşadığı Manastır’da (Bitola) 1964 yılında ölmüştür. Bugün Manastır’da Şirok Sokak’ta (Eski Hamidiye Caddesi) Osmanlı döneminde yapılmış olan ve bugün de aynı amaçla Orduevi binası olarak kullanılan binanın çaprazında takriben 100 metre ilerde bir eski binada Makedonca Manaki Kardeşlerin Evi yazısı bulunmaktadır. Makedonlar her yıl bu kardeşler için Manastır’da Manaki Kardeşler adına Uluslararası Film Festivali düzenlemektedirler. Manaki Kardeşler Osmanlı Devleti’nin Resmi Fotoğrafçılığını da yapmışlardır. Bu kardeşlerin Türkçe bildikleri de anlaşılmaktadır. 1960’lı yılların başında Milton Manaki henüz hayattayken Üsküp Radyosu’na bir demeç vermiş ve anılarını anlatmıştır. 2000 yılında Makedonya’da T.C. Üsküp Büyükelçiliği Kültür Müşavirliği görevinde bulunduğum sırada, Üsküp Radyosu’nun bir emisyonunda Manaki’yi bu demecinde kendi sesinden dinleme fırsatını buldum. Sultan Reşat’ın Manastıra gelişi münasebetiyle kendisine rezidans olarak bugünkü Sveti Kliment Ohridski Üniversitesi’nin Rektörlük Binası tahsis edilmiştir. Milton kamerasıyla Sultan Reşat’ın o heybetli görünümünü kameraya kaydederken, Rezidansın merdivenlerini çıkmakta olan Sultana Türkçe olarak ” Sultan Dur ” diye seslenmiş. Sultan durup kendisine doğru dönmüş (resminin çekilmesi için) o sırada protokol görevlileri Milton’un ağzını kapatarak, susturmuşlar ve kendisine “Aman ne yapıyorsun sen, Sultan Efendimize böyle hitap edilir mi ” diye kızmışlar. Sultan ise hoşgörüyle “Bırakın çeksin” talimatını vermiştir.
Ancak Manaki Kardeşler’e Makedonlar, Yunanlılar ve Ulah olmalarından dolayı da Romenler sahip çıkmış ve Balkanlarda ilk kez kamera ile film çeken kişilerin kendilerine ait olduğunu savunmuşlardır. Unutulmamalıdır ki yazımızın başında da belirtildiği gibi Manaki Kardeşlerin 1905 yılında Balkanlar’da ilk kez kamera kullanarak film çektiklerinde bir Osmanlı toprağı olan Manastır’da yaşıyorlardı ve Osmanlı vatandaşı idiler. Acaba Türk Sineması’nın başlangıcını 1905 olarak düşünemez miyiz sorusu akla gelmektedir. O zaman 1913 yılı itibariyle Türk Sineması 99. yılında değil 108. yılındadır diye düşünebilir diye düşünüyorum. Elbette bu konudaki nihai kararı Sinema Eleştirmenleri ve Tarihçileri vereceklerdir.
ENVER PAŞA GÖREVE GETİRMİŞ
Fenerbahçe ve Milli Takımımızın unutulmaz futbolcusu, Lefter Küçükandonyadis toprağı bol olsun, bir Rum ve gayrimüslim vatandaşımız idi. 1963 yılında 38 yaşındayken Ankara’da Romanya Milli Takımı ile yapılan Milli maçta 50. defa Ay yıldızlı formayı giyen ilk Türk Futbolcusu unvanını aldı. Bu itibarla Manaki Kardeşler için de aynı şeyi düşünebilir miyiz fikri elbette akla gelmektedir. Merhum Fuat Uzkınay şüphesiz ki, sinemamızın ilk ismi ve duayenidir. Emekli olacağı 1954 yılına kadar sinemaya hizmet etmiştir. Kendisinin tarihimizdeki ilk sinemacı olarak büyük hizmetleri olmuştur. İstanbul Sultanisi’ni bitirdikten sonra Dar-Ül Fünun Fizik ve Kimya bölümünde eğitimini sürdürmüştür. 14 Mart 1914 yılında İstanbul’da ilk sinemamız olan Milli Sinema’nın açılışında büyük emekleri geçmiştir. (Bu sinemanın adı daha sonra Ali Efendi Sineması olarak değiştirilmiştir.) Uzkınay Sigmund Weinberg’den sinema oynatma makinesinin kullanımını öğrenmiş ve 1915 yılında Enver Paşa tarafından Merkez Ordu Sinema Dairesi’ne (MOSD) Sigmund Wienberg’in yardımcılığına tayin edilmiş, bir yıl sonra da bu kurumun başına getirilmiştir. Bu hizmetleri elbette unutulmamalı ve yeni nesillere aktarılmalıdır. Kendisi nurlar içerisinde yatsın.
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
2 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
2 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önce