0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

AA

ANKARA (AA) – TMV Başkanı Birol Akgün, kuruluşunun üzerinden 8 yıl geçen Maarif Vakfının yeni periyot çalışmalarını AA muhabirine anlattı.

Türkiye Maarif Vakfının 17 Haziran 2016’da TBMM tarafından kabul edilen kanunla, yurt dışında anaokulundan üniversiteye kadar her seviyede eğitim yapmak üzere kurulduğunu aktaran Akgün, geçen mühlet içerisinde Türkiye’yi yurt dışında hakkıyla temsil edebilecek kalıcı, sürdürülebilir ve kaliteli eğitim veren bir milletlerarası eğitim markası olmak için çalıştıklarını anlattı.

Vakfın, faaliyetlerini iki kanaldan sürdürdüğünü belirten Akgün, birinci olarak FETÖ iltisaklı okulların Türkiye Maarif Vakfına dönemini gerçekleştirdiklerini, bir taraftan da Türkiye’nin dış siyaset ve stratejik maksatları doğrultusunda kendi okullarını açtıklarını vurguladı.

Kuruluşlarından itibaren FETÖ iltisaklı okulların devri konusunda Dışişleri Bakanlığı ile yoğun bir çalışma içine girdiklerini belirten Akgün, şöyle devam etti:

“Vakıf olarak 21 ülkede, FETÖ’den 230 okulu devraldık. Açmış olduğumuz okullarda yakaladığımız eğitim başarılarıyla bir arada artık yurt dışında ‘Türk okulları’ denildiğinde Türkiye Maarif Vakfının okulları anlaşılıyor. Buralarda Türk bayrağı asılıdır, Türkiye’yi temsil eder ve büyükelçiliklerimiz dahil olmak üzere her türlü ulusal bayram kutlamalarında ve temsillerde Türkiye Maarif Vakfı okulları resmi yerler olarak kullanılır. Maarif Vakfı Okulları, FETÖ’yle uğraş manasında yurt dışındaki eğitim hizmetleri konusunda devletin son 10 yılda girişmiş olduğu en başarılı ataklarından birisidir. Okullarımız, global bir güç olan Türkiye’nin milletlerarası alanda her türlü bağlantısını geliştirmek için büyük bir imkan ve fırsat sunmaktadır.”

Eğitim hizmetlerini en çok Türkiye’nin yakın coğrafyasında ağırlaştırdıklarını anlatan Akgün, Balkanlar’ın tamamında, Irak’tan Gürcistan’a, Orta Asya’dan ABD’ye okullar açtıklarını, Afrika’da ise 26 ülkede eğitim öğretim faaliyetleri yürüttüklerini aktardı.

Akgün, “Bugün 6 kıtada 52 ülkede 53 bini aşkın öğrenci, 447 okul, 1 üniversite, 19 eğitim merkezi, 11 Türkiye Araştırmaları Merkezi, 39 yurt ile dünyanın çok farklı coğrafyalarında eğitim hizmetleri veriyoruz.” dedi.

“Başarının ardındaki öyküyü öğrenmek isteyen pek çok ülke var”

Uluslararası Maarif Programına (IM) ait çalışmaları da devam ettirdiklerinin altını çizen Akgün, Türkiye Maarif Vakfının 10’uncu yılına geldiğinde artık Türkiye menşeli özgün bir milletlerarası eğitim müfredatını tüm akreditasyon sistemiyle hazır hale getirmeyi hedeflediklerini bildirdi.

Avrupa Birliği Güvenlik Çalışmaları Enstitüsünün çıkardığı yeni bir raporda, Türkiye’nin milletlerarası alanda yaptığı faaliyetlere “Türkiye’nin dünyadaki kartları” başlığıyla yer verildiğini aktaran Akgün, raporda Türkiye’nin yurt dışında hizmet üreten kurumları olarak Türkiye Maarif Vakfına kadar tüm kurumların çalışmalarının detaylı olarak bulunduğunu belirtti.

Sadece Afrika’da 26 ülkede 20 bin dolayında Afrikalı öğrenciye çağdaş ve kaliteli eğitim verdiklerine işaret eden Akgün, “Bu muvaffakiyetin ardındaki kıssayı öğrenmek isteyen pek çok ülke var. Bizimle işbirliği yapmak ve deneyimimizden yararlanmak istiyorlar. Bu raporlara ve kitaplara yansıyor. Biz de Maarif Vakfı olarak bu muvaffakiyet öyküsünün bir modülü olmaktan büyük onur duyuyoruz.” dedi.

“Türkçe öğretimi için özel ünite kurduk”

Uluslararası alandaki okullarının en değerli ayırt edici özelliklerinin birisinin Türkçenin öğretilmesi olduğunu lisana getiren Akgün, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Örgün eğitimde Türkçenin yabancı lisan olarak öğretimi konusunda büyük bir çalışma yaptık ve özel bir ünite kurduk. Bu bahiste Avrupa Kurulu’nun milletlerarası lisan eğitimi standartları çerçevesinde müfredat hazırladık. Sonra kitap üretimine, ders gereci üretimine geçtik. Şu anda 152 dolayında eğitim gerecimiz var. Türkiye’nin ‘eğitim diplomasisinin’ en değerli istikametlerinden biri Türkçenin yurt dışında yaygınlaştırılmasıdır ve Maarif Vakfı bu vazifesi muvaffakiyetle yürütmektedir.”

“Yapay zekanın mantığı teknoloji uygulamasından çok daha önemli”

Birol Akgün, eğitimde yapay zeka alanı ile ilgili okullarda yürüttükleri çalışmalarla ilgili soruları da yanıtladı.

Uluslararası alanda çalışan bir kurum olarak yapay zeka alanındaki gelişmeleri çok yakından takip ettiklerini belirten Akgün, pandemi periyodunda eldeki tüm teknolojik imkanları kullanarak öğrencilerle bağlantıyı hiç kesmeden uzaktan eğitim metotları kullandıklarını ve bir eğitim kaybına mani olduklarını anlattı.

İstanbul’da 2022’de düzenledikleri ve ana konusunu “yapay zeka ve eğitim” olarak belirledikleri Eğitim Tepesi’nde de dünyadaki muhakkak başlı ülkelerin yapay zeka uzmanlarını bir ortaya getirdiklerini hatırlatan Akgün, ayrıyeten Hong Kong’da düzenlenen konferansta da ABD ve Avrupa’daki gelişmelerin yanı sıra Çin’deki yapay zekanın eğitim alanındaki uygulamalarını yakından öğrenme fırsatı bulduklarını söyledi.

OECD ve Avrupa Kurulu’nda de çok önemli formda Çin kökenli uzmanların bu alanda çalıştığını gördüklerini aktaran Akgün, “Dolayısıyla dünyada ilkokuldan itibaren dijital okuryazarlık ve yapay zeka kullanımı konusunda büyük bir akım bulunuyor.” dedi.

Fotoğraf: Ömer Taha Çetin/AA

Akgün, tüm bu ön hazırlık sürecinin akabinde Maarif Vakfı Okulları’nda yapay zeka ve dijitalleşme alanında çalışmaları ağır biçimde sürdürdüklerini belirterek, şöyle devam etti:

“Dünyadaki gelişmeleri gördükten sonra Maarif Vakfı Genel Merkezimizde yapay zeka çalışma kümesi oluşturduk. 2024-2025 eğitim öğretim yılında belirlediğimiz birtakım pilot okullarımızda kullanmak üzere lise 1. sınıflar için yapay zeka ders müfredatı ve ders malzemelerini oluşturuyoruz. ABD’den bir uzman grupla de yakından çalışıyoruz. Ortak çalışmayla bir formda müfredat ve ders kitapları ile öğretmen el kitaplarını hazırlıyoruz ve eylül başında da bu dersi verecek öğretmenlerin eğitimine başlıyoruz. Gelecek yıllardan itibaren yapay zeka müfredatını liselerden tahminen ortaokul düzeyine çekeceğiz, hatta dijital yeterlilik ve yapay zeka eğitimini tüm eğitim kademelerine yayarak vermek istiyoruz. Örneğin matematik dersinde bunun teknolojiye nasıl aktarabileceğini, toplumsal bilgiler derslerinde algoritmik düşünmenin mantığını öğretmemiz lazım. Yapay zeka mantığı teknolojik dizayndan çok daha farklı ve dijital dünya kendine has bir zihinsel hazırlık gerektiriyor.

Yapay zeka alanında Ulusal Eğitim Bakanlığının yeni müfredat çalışmaları çerçevesinde Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığımızla da yakın çalışıyoruz. Onların da hoş çalışmaları var, onlarla da temas halindeyiz. Türkiye olarak bizim dijital çağı kaçırma talihimiz yok. Yapay zeka alanında insanlık en az sanayi ihtilali kadar değerli bir sıçrama devrinden geçiyor.”

“Klasik eğitimden vazgeçmeyeceğiz”

Yapay zeka konusunda klasik eğitimden vazgeçmeyeceklerinin altını çizen Akgün, şu tabirleri kullandı:

“Çünkü düşünme yeteneği, ideolojisi orada veriliyor. Ancak yarının eğitim sistemine uygun halde yeni jenerasyonların zihinlerini de inşa etmemiz lazım. Matematiksel düşünme, kodlama sistemini şayet kendi çocuklarımıza öğretmezsek, zati çıkan teknolojiyi kaçınılmaz olarak hepimiz kullanmak zorunda kalıyoruz. O vakit biz edilgen ve tüketici bireyler haline geliyoruz. Ulusal gelirimizi artıracaksak yani memleketler arası alanda rekabeti koruyacaksak esasen başta yapay zeka olmak üzere teknolojiyi tasarlayan, bilgi işlemsel düşünebilen yeni jenerasyonlar yetiştirmek durumundayız.”

Milli Eğitim Bakanlığının yapay zeka alanındaki çalışmalarının yanı sıra Yükseköğretim Kurulununun (YÖK) da birinci kere bu alanda yeni kısımlar açtığını lisana getiren Akgün, “Biz de Türkiye’nin yurt dışına açılan kapısı olarak yapay zeka alanında aktüeli takip eden bir altyapı kuruyoruz.” diye konuştu.

Muhabir: Selma Kasap,Buğrahan Ayhan