Türkiye’deki % 20’ye sesleniyorum

27 2024 - 14:05
24. Dönem AK Parti İzmir Milletvekili Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi (BASAM) Başkanı Balkan Günlüğü Gazetesi İmtiyaz Sahibi

Türkiye’deki % 20’ye sesleniyorum

(Last Updated On: 31/10/2015)

Genel olarak her seçim öncesi seçmenin %85’nin oy vereceği parti hemen hemen bellidir. Bu yüzden partilerin Seçim öncesi yaptıkları siyasi kampanyalar %15 kararsız seçmen etkilemek üzerinedir. Ancak 1 Kasım seçimleri kanaatimce biraz daha fazla yani %20 dolaylarında Türk seçmenin hala kararsız olduğunu gösteriyor. Yani AK Partiye verecek %40, CHP’ye %19, MHP’ye %10, HDP’ye  %8 ve Diğer %2 ile toplam %80 kesin gibi. Geri kalan %20 değişebilir ve partilere pay edilecek. Bu arada hiç oy kullanmayacaklar ya da geçersiz oy kullanacaklar da mevcut. Basit bir hesapla, AK Parti geri kalan%20 oyun %40’nı alarak %43-46 bir oy, CHP, geri kalan %20’nin %19’nu alarak %22-25 Aralığında bir oy, MHP, %20’nin %10’nu alarak %11-13 Aralığında bir oy ve HDP de geri kalan %20’nin %8’ni alarak %9-12 Aralığında bir oy alabilir. Tüm bunlar tahmindir. Ancak görünen odur ki; kararsız olan %20 Türkiye’nin geleceğini belirleyecek. Biz de bu yazımızda bu %20’ye seslenmek istedik.

Türkiye 1 Kasım’da çok önemli bir seçim yaşayacak.  Bu, Türk siyasi tarihinde üçlü bir ilk oluyor. Ne demek üçlü bir ilk? Açıklayalım. Birinci ilk: Önceki yani 7 Haziran seçimlerinde maalesef bir hükümet kurulamadan erken seçim kararı alındı. İkinci ilk: 1 Kasım seçimleri ideolojik bir seçim olmaktan ziyade Türkiye’nin ve hatta pozitif olarak baktığınızda dolaylı yönden Suriye’nin, Irak’ın, Filistin’in, Balkanların diğer taraftan da negatif olarak bakıldığında dolaylı olarak İsrail’in, Almanya’nın İngiltere’nin Rusya’nın ve Esed’in meselesi olan bir seçim. Üçüncü bir ilk ise: Bu seçimlere sadece iki parti giriyor. AK Parti ve diğerleri yani Koalisyon birliği (CHP+MHP+HDP+Diğerleri…) Geçen 7 Haziran seçimlerinde hükümet için koalisyon kurmayanlar AK Parti’ye karşı güçlü bir koalisyon kurabiliyorlar.

Birinci ilk’e herkes katılacaktır. Onun için onu es geçiyorum. İkinci ilk’e belki birileri karşı çıkabilir. Açıklayalım: Suriye’de, Filistin’de, Irak’ta, Balkanlarda güçlü bir Türkiye hayali ve beklentisi vardır. Zira güçlü ve istikrarlı bir Türkiye dost ve kardeş ülkeler için güvence demektir. Onlar Türkiye’deki iç siyasete değil yalnızca maneviyatı ve ekonomisi güçlü bir Türkiye’nin olmasını beklerler. Diğer taraftan, doğal olarak İsrail asla güçlü bir Türkiye istemez. İngiltere, Kanal İstanbul’u yapacak ve Almanya da üçüncü havalimanı yapacak bir Türkiye istemezler. AK Parti’nin dışında hangi siyasi parti bunları yapacağını söylerse onları da istemezler. Kaldı ki benim bildiğim kadarıyla zaten onlar da böyle bir vaat ver(e)mediler. Diğer taraftan Azeri ve Rus petrol ve doğal gazı ile Irak ve İran’dan Avrupa’ya akacak olan petrol ve doğal gaz Türkiye’yi önemli bir enerji geçiş hattı haline getiriyor. Diğer taraftan Mezopotamya denilen Güney Doğu bölgesi İsrail’in kurulduğundan beri hayalinde sahiplendiği topraklar. Maalesef önce Kürt kardeşlerimizi taşeron olarak kullanıp daha sonra yerleşmeyi düşündükleri bir bölge. Sonuç olarak güçlü bir Türkiye durumu söz konusu. Türk siyasi tarihinde koalisyonların ülkeye yarar sağlamadığı ve hatta kısa süreli (ortalama 1,5 yıl) oldukları bir gerçek. Yerli ve yabancı yatırımcı belirsizliği dolayısıyla koalisyonu sevmez. Koalisyon, istikrarsızlık getirebilir. Diğer taraftan tek başına iktidar, istikrar için ilaç gibidir. Partilere bakıldığında ne CHP’nin ne de MHP’nin iktidar olma şansı görünmüyor. Bu duygusal değil tamamen gerçekçi bir düşünce. HDP’nin zaten böyle şansın kıyısından belli geçme şansı yok çok şükür. Sevsin ya da sevmesin herkesin kabul edeceği bir gerçek, sadece AK Partinin tek başına iktidar olma şansı var ve bu oldukça yüksek bir ihtimal görünüyor. Türkiye’deki kararsız diyebileceğimiz % 20’nin bütün bunları çok iyi düşünmesi ve aklıselim ile hareket etmesi gerekiyor. Mesele eğer Türkiye meselesi ise, istikrar isteniyorsa bunu yapacak tek parti olarak AK Parti’nin tek başına iktidar olması tek çaredir. Ben çok farklı düşünüyorum. Öyle ki; keskin düşünmeyen ve ülkesini gerçekten seven CHP, MHP ve daha önce HDP’ye verenler ile Saadet ve BBP’liler bu defa AK Partiye oy verebilirler. Bu onları belki AK Partili yapmaz ama Türkiye’yi düşündüklerini gösterir.

Yukarıda bahsi geçen üçüncü ilk, bu seçimlere sadece iki partinin giriyor olmasıdır. AK Parti ve diğerleri yani Koalisyon birliği (CHP+MHP+HDP+Diğerleri…) Bu fikrimize çok güçlü tepkiler gelecektir. Ama bu fikrimde ısrarcıyım. Bakın size güzel bir örnek vereyim. İzmir’de eski bir Demokrat parti ilçe başkanı arkadaşımız Osman Pamukoğlu’nun partisi HEPAR’a oy vermeyi düşünen milliyetçi bir aileye konuk olur. Eski dost olan bu aileye Demokrat parti eski ilçe başkanı der ki: “Arkadaşlar bu defa oylarımızı HDP’ye veriyoruz” Milliyetçi aile şiddetle karşı çıkar, olur mu öyle şey derler. O zaman bizim Demokrat derki; “HEPAR’a vereceğiniz oy zaten boşa gidecek ve HDP’nin işine yarayacak, gelin AK Partiye verelim” deyince biz AK Partili değiliz ama bu defa AK Parti derler. Aynı şekilde Saadet ve BBP’ye giden her oy da HDP’ye yarayabilir. En azından istikrara gitmeyen oylardır. Herkesin malumu olduğu üzere 7 Haziran’da sadece AK Parti gelmesin diye HDP bir ortak proje olarak desteklendi. Denize düşen yılana sarılır misali. Ancak ne oldu, proje ellerinde patladı ve Türkiye zarar gördü. Faizler, Altın, Dolar, Euro yükseldi, yatırım düştü, puslu hava oluştu. İş dünyası belirsizlik içinde geleceğini göremiyor. Bu işsizliği ve enflasyonu direk olarak tetikler. Eğer 1 Kasım seçimleri Allah korusun tekrar koalisyon sonucunu getirirse şu ana kadar abzorve edilen olumsuz ekonomik etkiler adeta çığ gibi akar.

Bu makalemizden rahatsız olabilecek iki tip muhalefet taraftarı vardır. Birincisi, yazdıklarımızın doğruluğunu kabul eder, yaşanabileceklerden rahatsız olur, partisi için değil Türkiye için AK Parti’ye oy verir. İkincisi gerçeklerden rahatsız olur, kabul etmez, ideolojik davranır ve her şeye rağmen gider farklı bir partiye oy verir.  Sonuçlarını bekler. Evet, hepimiz 1 Kasım seçimlerinin sonuçlarını sabırsızlıkla ve merakla bekliyoruz. Tıpkı Suriye, Irak, İran, Filistin, Balkanlar,  Rusya, İsrail, İngiltere, Almanya gibi. Tabiki hepsinin beklentileri birbirlerinden farklı. Allah bu seçimleri ülkemiz ve tüm İslam âlemi için hayırlı eylesin inşallah.

 

 

Rifat Sait

24.Dönem İzmir milletvekili

Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi (BASAM) Başkanı

rifatsait@balkangunlugu.com

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.