“Enosis arzusunda olan Rumlarla aramızda Türk askeri olmadan hayatımızı devam ettirebilmemiz düşünülemez.”
Dr. Fazıl KÜÇÜK
Son günlerde “Kıbrıs’ta kalıcı bir çözüm olur mu” sorusu sıklıkla sorulmaya başlandı. Çözüm adına görüşmelere katılanların yanı sıra kendini konu ile ilişkilendirenler de yaptıkları açıklamalarla fazladan umutlu konuşmuyorlar. Bunun ötesinde adanın her iki bölgesinde yaptırılan kamuoyu araştırmaların da halkın çözüm beklentisi içinde olmadığı gerçeğini ortalık yere koyuyor. Bu sonuçlara göre var olan durumun korunması isteniyor. Gelinen bu noktada halkların çözüme ulaşılamayacağı gerçeğinin artık görmeye başladığını gösteriyor. Asli görevi din ve dini hizmetler olması gerekenler de düşmanlıkları körükleyici ve tahrik edici konuşmaları ile ortalığı bulandırmayı adeta marifet sayıyorlar. Bunun ötesine geçerek karşılıklı olarak olmayan güven havasını da bozabilmek adına ortamı zehirliyorlar. 2. Hırisostomos Papazların başı olarak yürütülmeye çalışılan görüşmelerde bir sonuca varılamayacağının altını çiziyordu. Bay Başpapaz, “Çünkü Türkler yalnız vatanımızın kuzey kesimini istemiyor. Kıbrıs’ın tamamını ve jeopolitik açıdan Ortadoğu’nun tamamını denetimleri altına almak istiyorlar” diyerek ortalık yerde dolaşıyor.
Buna karşın Yunanistan Dışişleri Bakanı Bay Dimitris Duruças, Hıristoftyas’ın son derece yapıcı önerilerde bulunduğuna dikkat çekiyor. Burada birilerinin doğruları konuşmadığı kesindir. Kendi politikalarının adayı Yunanistan’a bağlamak olduğunu unutarak veya işlerine öyle geldiği için, “Milli davayı mahvettik. Siyasilerimizin çoğunda gereksiz bir yılgınlık var ve iyi çocuk politikasının başarısız olduğu ortaya çıktı” diyerek tahrikçilik yapmayı sürdürüyor. “Siyasilerin çoğu, taksimin engellenmesi için gerilemeyi ve Türk isteklerinin kabul edilmesini öneriyor” diyor. Gerçek dışı konuşmanın bu kadarına pes doğrusu…
PAPAZBAŞI BOŞ DURMUYOR
Bay Papaz başının boş durmayı sevmediği anlaşılıyor. Atina Üniversitesi öğrenci ve eğitmenlerinden oluşan bir grubu kabulünde yaptığı konuşması Simerini gazetesinde yayımlandı. Konuşmasında, “Bölgemizde doğalgaz ve petrol bulunması ile Kıbrıs artık Avrupalıların ve Amerikalıların haritasına girecek görünüyor. Bu Tanrı’nın bir lütfudur. Bu olguları komşumuz İsrail’le birlikte değerlendirmeliyiz. Bize ihtiyaçları var, bizim de onlara. İki ülke arasındaki ilişkilerin, hepimizin iyiliği için gelişmesi amacıyla biz Kilise olarak devlete yardımcı olmak için elimizden gelen her şeyi yapacağız” diyordu.
Mendil büyüklüğündeki ülkenin İsrail’le Münhasır Ekonomik Bölge Anlaşması yaptığı biliniyor. Filelefteros gazetesinde “İsrail’den Özel Plan” başlıklı haberi ilginçliklerle doludur. Haberde İsrail askeri liderliğinin ilgili planı Mart ayı başlarında Bakanlar Kuruluna sunacağı kaydediliyordu. Adı geçen Savunma planının doğalgaz yataklarına, boru hatlarına, sondaj platformlarına, teknik yardım gemilerine, personel taşıma gemilerine yönelik olası bir sabotaj hareketlerine karşı koruma hedefi taşıdığına dikkat çekiliyor. İsrail’in silahlı ve hareket kabiliyeti yüksek olacak bu savunma grubunun ortamı daha fazla gereceğine de dikkat çekiliyor. Aynı gazetenin bir başka haberinde, “12. Parsel İsrail Münhasır Ekonomik Bölge’sinde de yatakların ortak kullanımı anlaşması için komite kurulduğu belirtiliyor. Bununla beraber deniz yataklarının kötü niyetli ve düşmanca çalışmalardan koruma ve güvenlik için hazır planlara sahip olan İsrail’in Kıbrıs’a bu yönde işbirliği veya anlaşma önermesi olasılık dışında görülmüyor. Çünkü 12. Parsel onun da yaşamsal çıkarlarıyla ilgili olacak”… Bu nedenle geçtiğimiz günlerde İsrail’e giden mendil büyüklüğündeki ülkenin başına olağanüstü ilgi gösteriliyordu. Avrupa milletvekili Kıbrıslı Rum Eleni Theoharus ile Rum Ortodoks Kilisesinin katkıları sonucunda Maraş’ta yasak bölgeye giren Polonyalı milletvekillerinin Kıbrıs’ta Papazların başı tarafından ödüllendirildiği kaydediliyor. Hızını alamadığı anlaşılan Papazların başı düzenlenen ödül töreninde “Yüzyıl geçse de Türklerin Avrupalı olamayacaklarını ve demokratik ilkelere sahip olamadıklarını, AB’nin de Türkiye’nin üyelik sürecini bir kez daha düşünmesi gerektiğini” öneriyordu.
Geldiğimiz bu noktada adada çözümün olabileceğini düşünenlere selam göndermek gerekiyor mu ne…
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
2 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
2 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önce