0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

AA

PEKIN (AA) – Çin Halk Kurtuluş Ordusunun yayın organı “PLA Daily” gazetesinde yayımlanan makalede projenin ortaya çıkış öyküsünün yanı sıra savaş uçağının özelliklerine geniş yer verildi.

Makalede KAAN’ın “Türkiye’nin bağımsız geliştirdiği yerli beşinci jenerasyon uçak” olduğu, muhteşem hareket, süpersonik seyir, radar saklılığı ve muhteşem algılama kabiliyetleri bakımından “beşinci nesil” olarak isimlendirilmeyi hak ettiği vurgulandı.

Savunma Sanayii İcra Komitesinin, Ulusal Muharip Uçak Projesi’nin başlatıldığını 2010 yılının sonunda duyurduğu, Ağustos 2016’da Savunma Bakanlığı ile Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Anonim Şirketi (TUSAŞ) ortasında 20 milyar dolar geliştirme bütçesi öngörülen mukavelenin imzalandığı kaydedilen makalede, Türkiye’nin projeyi hayata geçirmesine tesir eden sebeplere değinildi.

“F-35 projesinden dışlanmak, Türkiye’yi daha kararlı hale getirdi”

Makalede NATO üyesi Türkiye’nin uzun yıllar ABD ile askeri ve siyasi işbirliğini sürdürdüğü, 2002 üzere erken bir tarihte F-35 savaş uçağı programına katıldığı ve 900’den fazla modülün üretiminde yer aldığı fakat Rus imali S-400 hava savunma sistemini alacağının ortaya çıkmasıyla ABD’nin muahedeyi tek taraflı feshederek Türkiye’yi F-35 Projesi’nden dışladığı belirtildi.

Bu durumun Türk Hava Kuvvetlerinin güç inşasına önemli darbe vurduğu ama Türkiye’yi kendi beşinci jenerasyon savaş uçağını geliştirme konusunda daha kararlı hale getirdiği vurgulanan makalede, “Dünyada ‘beşinci jenerasyon uçak kulübüne’ giren az sayıda ülkeden biri olmak, Türk halkını keyifli ediyor.” tabirine yer verildi.

Makalede, TUSAŞ Genel Müdürü Mehmet Demiroğlu’nun KAAN için Türk Hava Kuvvetlerine sağlanacak 100’ün üzerinde uçağa ek olarak, Azerbaycan ve Pakistan üzere dost ve müttefik ülkeler dahil edildiğinde yaklaşık 300 sipariş almayı beklediklerine ait açıklaması aktarıldı.

F-35 sanayi zincirinin değerli bir kesimini oluşturmanın ülkenin havacılık ve uzay üretim kabiliyetlerinin artmasında değer taşıdığı lakin Türkiye’nin son yıllarda dünya askeri sahnesinde sıkça uzunluk göstermesinin, KAAN’ın dünya çapında çok çeşitli ülkelerin dikkatini çekmesine neden olduğuna işaret edilen makalede, Türkiye’nin jeopolitik avantajları ve NATO üyeliği sayesinde öbür ülkelerden çarçabuk teknik takviye alabildiği, İsveç ve Fransa üzere ülkelerin KAAN’ın geliştirilmesinde rol oynadığı kaydedildi.

Makalede, Türkiye’nin askeri endüstrisinin dışa bağımlılık oranının 2002’de yüzde 80 iken yüzde 20’ye kadar gerilediği, havacılık ve savunma şirketlerinin sayısının 2002’de 56 iken 2019’da bin 500’e kadar çıktığı söz edilerek, KAAN’ın yerlileştirme oranının yüzde 80’e ulaşmasının beklendiğinin altı çizildi.

“Gerçek bir beşinci kuşak uçak olarak adlandırılabilir”

KAAN’ın aerodinamik dizaynının harika hareket kabiliyetini artırdığı vurgulanan makalede uçağın hareket yeteneğinin F-22 Raptor avcı uçaklarından biraz daha düşük olmasına karşın “fly-by-wire” elektronik uçuş kumanda sisteminin eklenmesinin muhteşem hareket kabiliyeti kattığı, 2 adet “F110-GE-129” jet motoruyla donatılan KAAN’ın azamî uçuş suratının, süpersonik seyir yeteneğiyle Mach 1,8’e ulaşabildiği kaydedildi.

Makalede KAAN’ın gövdesinde çok sayıda karbon fiber kompozit ve radar dalgası emici materyal kullanılarak radar saklılığı kabiliyeti kazandığı, bunun “beşinci kuşak uçak” kabul edilmesi için değerli bir kriter olduğunun altı çizildi.

KAAN’ın ayrıyeten faal elektronik taramalı dizi radarı (AESA), elektronik tedbire, elektronik keşif ekipmanları, kızılötesi arama ve izleme sistemi ve opto-elektronik hedefleme sistemi dahil gelişmiş elektronik savaş sistemleriyle donatıldığına işaret edilen makalede, bunların uçağa muhteşem algılama yeteneği kattığı vurgulandı.

Makalede KAAN’ın birinci uçuşunu yaptığı gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Türkiye, beşinci kuşak savaş uçağı üretiminde kritik bir eşiği daha aştı.” değerlendirmesinde bulunduğu hatırlatılarak, “KAAN, gerçek bir beşinci jenerasyon uçak olarak da isimlendirilebilir.” yorumuna yer verildi.

Muhabir: Emre Aytekin