DOLAR 34,5467 0.18%
EURO 36,0147 -0.62%
ALTIN 3.005,411,48
BITCOIN 34035030.10913%
İzmir
20°

HAFİF YAĞMUR

06:24

SABAHA KALAN SÜRE

171 okunma

Vakıflarımız ve Balkanlardaki Bakiyesi -4

ABONE OL
03/09/2020 00:54
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Uzun zamandır rahatsızlığa sebep olan bir konuya değinmeden asli konumuza geçmek istemiyorum. Yeri gelmişken bu hususa da değinelim istiyorum. Osmanlı’nın Balkanlar ya da Rumeli diye adlandırdığı bölgenin bu gün adı bile değiştirilmek istenmekte. Asıl sebebi de bu adın Osmanlı yadigârı olmasıdır. Osmanlıyı hatırlatıyor olmasıdır. Ecdat yadigârı onca görünenine rağmen, bölgeye verdiği adı da dâhil olmak üzere Müslüman Türk kimliğinin ya da Müslüman kimliğinin ortadan kaldırma gayretleri elan devam etmekte. Bölge, bugün Güneydoğu Avrupa olarak zihinlere yerleştirilmek isteniyor. Coğrafi konum itibariyle bu belki böyledir. Ancak bölge milletleri ile olan derin tarihi bağlarımız, sevgi, saygı ve hürmetimizin yanında bu isim oldukça sevimsiz kalmakta. Buz gibi menfaat kokmakta. Bu yüzden de bölgenin bu isimle anılmasını reddediyorum. Bölge, bekleneni veremeyen AB’nin bir parçası olmaktan ziyade Evladı Fatihanlar’ın derin bir parçasıdır. Bu yüzden de orası benim için Balkanlar ya da Rumeli olarak kalmaya devam edecektir. Ben, o bölgenin yüreğimde uyandırdığı sevgi, şefkat ve sıcaklığın tezahürü olan bu iki ismi kullanmaya ısrarla devam edeceğim. Sizlerinden de bu oyuna gelmeden bunu böyle yapmanızı hassaten istirham ediyor ve asli konumuza dönüş yapıyorum.

 

DEVRAN TERSİNE DÖNDÜ

 

Bölgeyi öyle bir terk etmişiz ki, neyimiz var, neyimiz yok yıllarca arayıp sormamışız. Hakkımız olan toprakları dahi arayıp sormamışız. Bırakınız bölgede bir başına terk edilen Evlad-ı Fatihanları arayıp sormayı. Arkasına dönüp bakanların sayısı elin parmaklarını geçmemiş adeta. Besbelli ki, onlarında enerjileri yetmemiş. Kaale alan olmamış onları. Yıllar sonra Balkanlar’a giden mühim zevat neyin ne olduğunu ancak o zaman anlayabilmişler. Osmanlı’ya, geçmişine sırtını dönen basiretsiz ve belli odaklara hizmet eden dış politika anlayışı yıllarca süregelmiş. Ta ki seksenli yıllara değin. İşte o andan itibaren de devran tersine dönmeye başladı. Dış siyasetimiz o gün bugündür kendine gelme sürecini yaşamakta. Vakıf mallarının iadesinde “mütekabiliyet” esası işin özü olmalı. Şimdiye değin madalyonun ülkemize bakan yüzünden bahsettik. Aynı madalyonun birde Balkanlar’a ve dünyanın değişik ülkelerindeki ecdat mirası vakıf mallarımızın bulunduğu devletlere bakan yüzü var. Oralarda yaşayan Evlad-ı Fatihanlara, Evlad-ı Osmanlı’ya bakan yüzü var. Gelin biraz da ondan bahis açalım. Balkanlardaki vakıf mallarımıza bir göz atalım. Mevzuya konu vakıf mallarımızın sadece listelenmesi bile onlarca fasikülü meydana getirmekte. Duyarsızlığımızın yanı sıra başkaları bizim kadar duyarsız değiller. Bunların başında da Bulgaristan gelmekte. Bulgaristan’ın işi ülkemizden para talep etmeye kadar götürmesi gelmekte. Yurt dışında yaşayan Bulgarlardan sorumlu dönemin Devlet Bakanı Bojidar Dimitrov’ un ağzıyla, 20 milyar dolarlık tazminat talebi alenen dillendirilmiştir. AB üyeliğimizin ön şartını bu taleblerine endexlemişlerdir. Bu abesle iştigaldir. Bulgarlar önce zulmedip sonra soykırıma tabi tutukları Müslüman Türk milletine olan manevi tazminat borcunu ödemelidir. Ödeyebilirlerse. Bojidar Dimitrov önce bu hesabı kapatmalıdır. Özür dilemekle işler hal yoluna girmiyor. Dünya, Belene kampını unutmadı. Milletimizse hiç unutmadı. Daha dün gibi hafızalarımızda. Soyadları cebren değiştirilen soydaşlarımızı da unutamadık. Ayrıca AB, Türkiye için hiç de elzem değildir. O olmasa da bu kervan yoluna devam edecek güç ve inançtadır. İşin garibi, Rusya bile bu işe müdahil olanlardan. İşin Rusya boyutunda Rusların Boğazdaki gayrimenkulleri var. Bu gayrimenkuller arasında, Büyükdere’ de Boğaz kenarındaki Sefaret binası, Beykoz’daki Hünkâr İskelesi binası ile Beyoğlu’ndaki Narmanlı Han var. Osmanlı Tarihçisi Prof. Dr. İlbey Ortaylı, gayrimenkullerin Rusya’ya Osmanlı döneminde verildiği yönündeki beyanatları da dikkat çekici. Eller bunlarla uğraşmak için fırsat kolluyormuş. Dışa sızanlardan anlaşılan bu değerli okurlar. “Biz ne yapıyoruz?” diye kendimize dönüp bakma zamanıdır.  Balkanlarda azınlık diye anılan Evlad-ı Fatihanlar’ın da bu noktada girişimlerine hız vermesi kaçınılmaz bir hal almış durumda. Hükümetin aldığı kararla kiliseler ve havralar birliği nasıl ki harekete geçtiyse aynıyla vaki Diyanet İşleri Başkanlığımız ve Vakıflar Genel Müdürlüğümüzle birlikte ilgili diğer kurum ve kuruluşlarımızın da harekete geçmesi kaçınılmazdır.

 

 

 

 

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP