DOLAR 33,6297 0.06%
EURO 37,1449 0.3%
ALTIN
BITCOIN 0%
İzmir
37°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

155 okunma

Vakıflarımız ve Balkanlardaki Bakiyesi -5

ABONE OL
03/09/2020 00:54
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Balkan tarihi bir anlamda Evlad-ı Fatihanlar’dan, Evlad-ı Osmanlı’dan kalan vakıf mirasının bir birikimidir. Balkan halklarının kültürel zenginliklerle dolu dünyasına bakarak bunu anlamak fevkalade olasıdır. Tarihin sürekli olarak şekillendirdiği bir coğrafya burası. Yalnız Balkanlar mı? Elbette değil. Anadolu coğrafyası da kader denk noktasında bundan nasibini yeterince almıştır. Değişmeyen tek şey değişim olmuş adeta. Bu kapsamda, demografik yapıyı yeniden değiştirmesi muhtemel bir konu daha kapıda denilebilir. Buda Anadolu’yu mübadele ile terk eden azınlıkların mevzu bahis yasadan yararlanarak Anadolu’ya yeniden dönme hesaplarıdır. Rumlar ve diğer azınlıklar şimdiden ülkemize dönmeyi düşünmeye başladılarsa, Rumeli’nden Anadolu’ ya göç etmek zorunda bırakılanlar içinde bazı şeyleri yeniden düşünme zamanıdır. O günlerde kaybedilenlere yeniden sahiplenmek, haklarını aramak için önlerinde pek bir engel kalmadı. Bunun içinde Balkan kökenli STK’larımız bu işin lokomotifi olmalılar. Asıl yükü omuzlanıp, ellerini taşın altına sokmalıdırlar. Yunanistan da, On iki adada, Bulgaristan da, Bosna, Kosova ve diğer yerlerde ilgili devletlerce kamulaştırılan ve işgal edilen vakıf arazilerimiz ve eserlerimizin peşine düşme zamanıdır. Balkanlar ya da Rumeli, Evlad-ı Fatihanlar’ın anavatanıdır.

 

AZINLIK GAYRIMENKULLERİ YASASI

 

Görüldüğü üzere azınlık gayrimenkulleri ile ilgili çıkartılan yasa, gündemi birdenbire değiştirmiştir. Dış politikamızın, etnik hatların ötesine uzanarak dini ve kültürel bağları öne çıkarması, Balkanlara yönelik mevcut sevgi ve ilginin artan bir grafik izlemesine de sebep olmuştur. TİKA, Yunus Emre Vakfı ve Diyanet İşleri Başkanlığı ve eğitim ve insani yardım alanında faaliyet gösteren birçok STK’ mız aracılığıyla ülkemiz bölgede ki etkisini her geçen gün daha da fazla hissettirmekte. Ancak bu istenen seviye ve yoğunlukta değildir. Balkanlarla olan derin bağlarımız sadece bir asır öncesinde kopartılmış, kopartılmak istenmiş. Günümüzde tekrar tesisinde tarihi, kültürel ve dini bağlarımız işi oldukça kolay kılmıştır. “Osmanlı mirası”, “bir arada yaşama ve uzlaşı kültürü”, “Osmanlı’nın bir Balkan devleti oluşu” işleyişi daha da kolaylaştırmaktadır. Bu nedenle de AKP iktidarının dış politikada, Osmanlı mirasını ve İslami kimliği öne çıkarması eksen kaymasından ziyade ufki genişleme olarak algılanabilir. Tüm bu bahsettiğimiz, fasikülleri dolduran vakıf ve eserlerimiz Müslüman Türk Milletinin tapulu malıdır. Yegâne hakkıdır. Hepside boynu bükük, asıl sahiplerini beklemektedirler. Özellikle de Yunanistan haksız yere işgal ettiği birçok vakıf arazisi bunun başını çekmektedir. Batı Trakya bölgesinde birçok İslami müessese işgal altındadır. Batı Trakya Müftüsü’nün bu konudaki feryatlarını duymayan bir sağır sultan kalmıştır. Yıkılmak üzere olan eserlerin Yunan ve Bulgar hükümetlerince restorasyonuna izin verilmediği, “restore adı altında yapılan çalışmalarda” eserlerimizin özünden kopartıldığı oradaki görevli ve Evlad-ı Fatihanlar’ın üzerinde ittifak ettiği diğer yüz karası bir durumdur. Rodos’taki İbrahim Paşa Camii’nin avlusuna Yunan hükümetinin bando mızıka (müzik) okulu yapması buna verilebilecek en canlı örnektir. Diğer bazı yerlerde Cami, Mescit, Tekke, Zaviye ve Aşhane gibi yerlerin yıkılarak üzerlerine bar, tuvalet gibilerinin inşası da insanlık adına utanılacak bir durumdur. Ecdadın, bir kiliseyi yıkıp üzerine bar, pavyon, tuvalet inşa ettiğine ne rastlanmış ne de duyulmuştur. Buda onların asaletini gözler önüne seren bir başka örnektir. Velhasıl, geçtiğimiz günlerde Kosova ile sınırlı kalan malların iadesi bir an önce Makedonya ve diğer yerleri de kapsama alanına almalıdır. Makedonya ve diğer yerler içinde hem ikinci vatandaşlık ve hem de malların iadesi yönünde adımların atılması kamuoyunun dört gözle beklediği bir diğer husustur. Oradaki köylerimize yakın olmak istiyoruz.  Gayretler bu yöne tevcih edilmelidir. Geriye, Balkanlar’da yaşayan halkların ortak geçmişlerini hızla hatırlayarak bu geçmişin üzerine yepyeni bir gelecek inşa etmeleri kalmaktadır. Geçmiş acılardan dersler çıkartılarak bu yapılmalıdır. El birliği ve gönül birliğine giden yolun bir an önce dikenlerden arındırılması şarttır.  Sağlık ve esenlikler..

 

BİTTİ

 

    En az 10 karakter gerekli