Sene başından bu yana devam eden piyasalardaki iyimserlik havası ve soluksuz yükselen İMKB endeksi geçtiğimiz hafta ortasından itibaren yerini satıcılı bir piyasaya bıraktı. Evet, 9 Ocak 2012 de başlayan yükseliş yaklaşık olarak bir ay sürdü ve İMKB endeksini yüzde 27 yukarıya taşıdı. Geçen bu zaman dilimi içerisinde FED’ in parasal genişleme konusundaki politikasını 2014 sonuna dek sürdüreceğine dair açıklamaları hareketin tetikleyici unsuru oldu. Yurtdışı piyasalarının olumlu havası, gelişmekte olan ülkelere olan fon akışı, İMKB’ de banka hisseleri öncülüğündeki alımlar endeksin değerini 60 bin üzerine taşıdı. Son zamanlarda alım etkisi, banka dışı hisselerle genele yayılma eğilimi gösterse de, haftanın son günü açıklanan Akbank bilançosu ile kar satışlarını beraberinde getirdi. İşte; Garanti Bankası’nın ardından sektörün diğer lokomotif bankası olan Akbank’ın da karı geçen yıla göre düşüş gösterince sektörün piyasalar üzerindeki lokomotif etkisi ortadan kalkmış oldu. Garanti Bankası karı 2010 senesine göre yüzde 9, Akbank karı da yüzde 15 azalma gösterince, endekste 61 bin seviyelerinin üzerine çıkma çabaları, gelen bilanço ile yerini 60 bin seviyesi üzerinde tutunma çabalarına, ilerleyen saatlerde de panik satışlarıyla
YUNANİSTAN’DAKİ SİYAZİ KRİZ
Aslında bu satış havası Yunanistan’daki siyasi krizle örtüşünce etkisi biraz daha derin oldu. Zira haftalardır Avrupa Birliği başta olmak üzere Avrupa Merkez Bankası ve Uluslararası Para Fonu’nu oyalayan Yunanistan, “Cin olmadan adam çarpmaya kalkınca” Avrupa Birliği’nin 3 yeni koşulu yüzüne vurulunca, tam anlamıyla bir siyasi çözülme yaşadı ve uçurumun kenarına bir kez daha yaklaşmış oldu. Piyasaların beklentisi, Yunanistan’ın Avrupa Birliği ve IMF’nin dayattığı mali reformları ve bu reformların getireceği acı reçeteyi içerek uygulamayı kabul edeceği yönünde idi. Buna bağlı olarak gerekli kredi kaynağı Yunanistan’a aktarılacak ve sorun giderilmiş olacaktı. İşler tam da böyle neticelenecekmiş gibi ilerlerken, Yunanistan’ın haftalardır özel kesim tahvillerindeki borç yapılandırma pazarlıklarında gösterdiği uzlaşmaz tavır Avrupalı yetkililerini çileden çıkardı. Çünkü Avrupalı liderler Yunanistan’ın tavrının kendisi ile bundan sonra yapılacak müzakerelere de emsal teşkil edeceği düşüncesini taşıyordu. Bu yüzden de Yunan siyasilerin yarım ağızla onayladıkları mali reform kabulünü bir devlet sözü haline dönüştürüp yasalaştırmalarını istedi. Zira Nisan ayında Yunanistan’da genel seçimler var ve seçim sonrası başa geçecek hükümetin Avrupa Birliği yerine sokağın sesini dinleyerek verilen sözlerin üzerine yatması söz konusu. İşte AB bunun olmayacağının garantisini almak isteyince Yunanistan’da siyasi birlik dağıldı ve koalisyon ortaklarından çatlak sesler çıkmaya başladı. Bir anlamda koşullar üzerindeki siyasi uzlaşma suya düşmüş oldu. Ortaya çıkan bu tablo piyasalarda Yunanistan krizinin nasıl atlatılacağı konusunda yeni soru işaretlerini oluştuğuna işaret olarak algılandı. Temerrüde düşürülmesine izin verilecek bir Yunanistan Avrupa ekonomisine ne kadar zarar verebilir? Ya da buna rağmen Euro, para birimi olarak güçlü görünümünü daha ne kadar sürdürebilecek? Bu hafta içerisinde doların dünya piyasalarındaki seyri ve dolar endeksindeki hareket bu bakımdan önemli. Aynı bakış açısıyla Türk Lirası – Dolar paritesinin 1.75 seviyelerinde taban oluşumunu tamamladığını da söyleyebiliriz. Bu hafta piyasaları doların seyrine göre izlemekte fayda var. Gerek dolar endeksi gerekse Euro-Dolar paritesi hisse senedi piyasasında yönü belirleyecektir. Türk Lirası da bu paralelde bu hafta bir miktar değer kaybeder görünümde olabilir. Yine. Bu hafta yoğun gelecek bilanço verileri hisse bazlı hareketleri izlememize neden olacaktır. Ama bir gerçek piyasalarda net bir şekilde izlenecek; Endeks artık eskisi gibi banka hisselerinden belirgin bir itici güç bulamayacaktır. Kendi dinamiklerimizi sınayacağımız bir hafta bizleri bekliyor.
ARAŞTIRMA-İNCELEME
22 saat önceBALKAN YEMEKLERİ
2 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
2 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önce