Nihayet Türkiye ekonomisi yıllardır geciktirilen “Yatırım yapılabilir ülke” notunu aldı. Bu köşede birkaç kez not konusunun önemine vurgu yaptığım yazılar yer almıştı. Derecelendirme şirketi Fitch Türkiye raporunu açıkladı ve gecikmiş kararını açıkladı. Senelerce “Gözünün üstünde kaşın var” türünden bahanelerle bizi oyalayan bu kuruluşlar birer birer insafa gelmeye başladı diyebiliriz. Yeni notumuz ekonomimizin çehresini güzelleştireceği gibi gelecek yeni yatırımlarla ülkemizin çehresini de değiştirecektir. Bu henüz bir başlangıç. Türkiye’nin not artışının etkilerine geçmeden önce not artışının açıklandığı aynı günlerde sonuçlanan Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçimleri konusunda bir şeyler söylemek istiyorum. Barack Hussein Obama, ABD başkanlık tarihinin ilk siyahî başkanı, kıyasıya yapılan seçim yarışından ikinci kez başkan seçilerek çıkmayı başardı. Dünyanın en büyük ekonomisine sahip olan Amerika Birleşik Devletleri’ni bir dört yıl daha yönetecek politikaların sahibi ekibin kimlerden oluşacağı merak konusuydu ve bu yüzden küresel ekonominin aktörlerinin ilgisi bu seçime çevrilmişti. Obama, ilk başkanlık döneminde ekonomik anlamda gerçekten çok kötü durumda olan bir ABD’nin başına geçmişti. Gerçekten özellikle işsizliğin yüzde 10’un üzerine çıktığı bir ABD toplumunda Obama uyguladığı para politikaları ve mali desteklerle bu oranı tekrar yüzde 8 seviyelerine çekmeyi başardı. Bu dönemde FED’in uyguladığı genişlemeci para politikaları piyasaları beslerken, bütçede yapılan düzenlemelerle sağlanan bazı vergi imtiyazları düşük gelir gruplarına nefes aldırdı. Zaten Obama’nın ikinci kez seçilmesinde düşük gelir düzeyindeki kesimden aldığı oyların etkisi büyüktür. Bugün parasal genişleme politikalarının yerini sıkılaştırma programlarının alacağı ve bunun da faiz artışı anlamına geleceği endişesi yaşayan piyasalar, kampanya boyunca zengin kesimi destekleyeceğini açıkça söyleyen Romney’e daha büyük bir sempati besliyordu. Birde vergi imtiyazlarının sona ereceği 31 Aralık 2012 tarihi var ki uzatılmaması durumunda 400 milyar dolarlık yeni vergiler demek. Mali uçurum olarak ifade edilen bu konu parasal sıkılaştırmadan sonra piyasalar için ikinci endişe kaynağı. Bakalım Obama piyasaları ve vatandaşları üzmeden bu sorunların üstesinden nasıl gelecek?
YATIRIM YAPILABİLİR ÜLKE
Türkiye’ye gelince; Fitch, aslında 8 Kasım Perşembe günü Türkiye’nin ekonomik görünümünü değerlendireceği bir toplantı düzenlediğini açıklamıştı. Piyasa algılaması, toplantıda ülke notu ile ilgili olumlu birtakım ifadelerin yer aldığı bir açıklamanın yer alacağı yönünde idi. Ancak, toplantı günüden önce 5 Kasım pazartesi günü kurumun web sayfasında Türkiye’nin kredi notunun “yatırım yapılabilir” seviyesine çıkardığını açıkladı ve piyasalarda coşku başladı. Nasıl başlamasın? Yıllardır Türkiye’nin notu konusunda direnen kuruluşlardan ülke tarihinde ilk kez yatırım yapılabilir ülke notu veriliyor. Kimine göre geç kalınmış bir karar, kimine göre gereği olmayan zamansız alınmış bir karar. Kararın ardından gerek içeride gerekse dışarıda Türkiye ekonomisini takip eden her kesimden gelen değerlendirmelerin ardı arkası kesilmedi. Ortada bir gerçek var ki, Türkiye ekonomisi verilen yatırım yapılabilir ülke notunu çok önceleri hak etmişti. Ekonomisi bizden daha kötü durumda olan ülkelere layık görülen değerlendirmeler yıllarca bizden esirgendi. Bu nedenle bu ülke yılarca yüksek faiz oranları ile borç ödemek zorunda bırakıldı. Ekonomik anlamda dünyaya entegre olan ülkemiz verilen notun değerine göre yatırımlarını programlayabiliyor. Not, yatırım amaçlı gelecek sermaye için önemli, düşük not büyüme hızınızı frenleyen bir unsur. Zira ülkeye gelecek sermayedarların ilk baktığı konu ülkenin uluslar arası kredibilitesi, vereceği kredinin faizini buna göre belirliyor. Zaten not artırım kararından sonra hızla düşen gecelik borçlanma faiz oranın Türkiye tarihinin en düşük seviyesine gevşemesi bunun en önemli göstergesi. Bir başka gerçek verilen bu not uygulanan mali disiplin ve güçlü bankacılık reformlarının sonucu. Peki, bundan sonra ne olacak? Piyasalarda not artırımının etkileri devam edecek mi? Benim kanaatim, evet devam edecek. Ancak öncelikle diğer derecelendirme şirketlerinden de benzer değerlendirmelerin gelmesi gerekli. Birde not beklentisi ile dış piyasalardan ayrışarak fiyatlanan İMKB biraz daha yurtdışına duyarlı olacaktır. Önümüzde bir Halkbank halka arzı var ve bankacılık sektörüne ilgiyi ölçmemizde önemli bir kıstas. Ama bundan sonra notun her alanda yeni sermaye girişlerini beraberinde getireceği gerçeğinden yola çıkarak İMKB’ye ilginin giderek artacağını söyleyebilirim. Parasal sıkılaştırma endişesi dünyada dolara ilgiyi artırırken bizde de gevşemenin sınırlı kalacağını söylemek mümkün. Altında yukarı yönlü hareket tekrar başladı ilgi giderek artabilir.
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
2 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
2 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önce