Zamana uymak sözü topluma uymak manasındadır. Yani insanlara koyun sürüsünün iyi meleyen bir koyunu olmayı teklif etmekten başka bir şey değildir. Anlamlı bulmuyorum bu sözü. Çünkü zaman, kendisine uyulabilecek bir şey değildir. Zaman ne inançtır, ne kültürdür, ne de yaşayış biçimidir. Yanlış yapanlar ne kadar çok olursa olsun yanlış yine yanlıştır. Doğruyu ne kadar az insan yaparsa yapsın, doğru yine doğrudur. Konuyu biraz açalım; Hindistan’a giderseniz ineklere tapmalısınız. İnsanlığı unutmuş her şeyi parayla ölçen bir toplumda yaşarsanız, sizde insanlığı unutmalısınız, Afrika’da yamyamlarla birlikte yaşarsanız sizde yamyam olmalısınız, demek değil midir? Kalabalıklar doğrunun ölçüsü değildir. İnci yere düşmekle değer kaybetmediği gibi kömür de, başlar da taşınmakla değer kazanmaz. Kısaca bir toplum da rüşvet, yalan, uyuşturucu, alkol gibi, birey ve toplum problemlerinin kaynağı olan yanlışlıklar, ne kadar yaygın olursa olsun, bunların yanlış olduğu gerçeğini değiştirmez. Bu konuyu uzatıp götürmek mümkün. Ama öyle yapmayacağım. Yani bu kadar yeter… Dilerseniz kısa kısa anekdotlarla zihnimize biraz egzersiz yaptırıp farklı perspektiflerle beraberce düşünelim.
NİSPET
Aslan için ceylan güzel bir sofra… Ceylana göre ise aslan korkunç bir mahluk… Bu iki farklı değerlendirme de insan kendi aklınca, ceylana hak verir gibi olur. Ama ne var ki, bu hükmünü verirken, az önce pişirdiği tavuğu yemekle meşguldür…
TERSLİK
Kapısını kilitleyen hırsız… Sigara içen oğluna kızan sarhoş… Aldatılmaya köpüren sahtekar… Arkasından konuşanlara öfkelenen dedikoducu…
TUHAF ŞEY
Melekler “yemekle yaşamanın ne alakası var” diye hayret de kalırken, insanlar “yemeden de yaşanır mıymış?” diye dudak bükerler. Balık için uçmak, kuş için de yüzmek akıl alacak işlerden değil… Sinek ipek örmeği, yılan da bal vermeyi aklına sığıştıramaz… Yani henüz birbirini anlamaktan aciz olan bu hayat sahiplerinin, Yaratıcı’nın hayatını anlamak davası gütmeleri tuhaf şey…
Hadi şimdi yüzünüzde bir parça tebessüm oluşturacağına inandığım kısa kısa anekdotlar, hikayecikler…Ama yine düşündürerek…
VİCDAN NEYE DERLER?
Zalim ve gaddar adamın biri filozofa:
-Vicdan neye derler? diye sormuş. Filozof cevap vermiş
-Senin bilmediğin ve sana lazım olmayan şeye derler.
VERESİYE MUHABBET OLMAZ
Harun Reşit bir gün Behlül e:
-Kimi seversin? demiş. Behlül:
-Karnımı kim doyurursa onu severim, deyince, Harun Reşit:
-Öyleyse beni sev, senin karnını doyurayım demiş. Bunun üzerine Behlül’de
-Veresiye muhabbet olmaz! diye cevap vermiş.
AT NALI UĞUR GETİRİR Mİ?
Kadıköy camiinde vaaz vermek de olan Osman Demirci hocaya:
-Hocam! diye sormuşlar. At nalını evimizin kapısına asarsak uğur getirir mi? Demirci hoca:
-Zannetmiyorum diye cevap vermiş. O nallardan her atta dört tane var ama, bütün gün yük taşıyıp kamçı yiyorlar.
BORÇ ALMAK GİBİ
Gayet şişmanca birine yanında ki arkadaşı kilo almak nasıl bir şey diye sorar. Şişman adam içini çekerek:
-Tıpkı borç para almak gibidir kardeşim der. Yani alması kolay vermesi zor…
KONUŞMAYI ÖĞRENMEK
Gevezenin biri konuşma sanatını öğrenmek için Sokrat’ın okuluna kayıt olmak ister. Fakat Sokrat diğer okullara göre iki kat para isteğince, adam itiraz etmeye başlar. Sokrat adamın sözünü keserek söyle der:
-Sana bir değil iki şey öğreteceğim. Birincisi konuşmayı, ikincisi susmayı!..
Buradan mailleriyle bize yazıp bizi yüreklendiren tüm okuyucularımıza teşekkür ediyor, sağlık ve mutluluklar diliyorum.
BALKAN YEMEKLERİ
1 gün önceHABERLER
10 gün önceKÖŞE YAZARLARI
19 gün önceHABERLER
05 Kasım 2024