DOLAR 32,9759 0.3%
EURO 35,3447 0.15%
ALTIN 2.452,450,04
BITCOIN 20294481.06359%
İzmir
32°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

101 okunma

2011 haziranında Türkiye’de Halkın iradesi

ABONE OL
11/02/2011 22:00
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Türkiye’nin içe dönük siyaset ve politikalarında, 2003-2011 yılları arasında gerçekleşen değişim, hemen herkesin malumudur. Memnun olalım veya olmayalım, ülkemiz büyük bir değişim sürecinden geçmekte ve tekâmül kaidesi gereği, “yaygın görüşe göre de” geç kalınmış bir sürecin içinde hızla yol almaya devam etmektedir. Değişim süreci, statüko yanlısı çevrelerden başka, değişimin nitelik ve niceliklerinin bilinmemesinden, sonuçlarının kestirilememesinden kaynaklanan rahatsızlık ve endişeleri bulunanların, çekince ve tereddütleriyle karşılanmaktadır. Bu konudaki en büyük güvence,  süregelen değişimlerin ana prensibinin “ demokrasi talebi ” ve “ halk iradesi ”  onayı ile gerçekleşiyor olmasıdır. Bu da “ ben cumhuriyetçiyim ” diyen, “ demokrasiye dayanan ” toplumun sosyal ve kültürel yapısını oluşturan tüm bireylere güvenen, halka inanan ve bu inancından dolayı hakkaniyet ölçüsünü elinden hiçbir zaman bırakmayan kimseler için yeterli bir güvencedir. Cumhuriyetin kazanım ve imkânları, laik, demokratik, sosyal devlet olma ve hukuk devletinin gereği olan, hukukun üstünlüğü ilkeleri doğrultusunda, samimiyetle halkın indinde kabul gördüğü ve tabana yayıldığında, bu kazanım ve imkânlar somut bir hal alacaktır.

Türkiye, yakın siyasi tarihi boyunca, demokrasi dışı müdahalelerden, halkın iradesine güvensizlikten, ekonomik, siyasal, kültürel, etnik, dinsel, işlevsel, sınıfsal ve cinsel ayrımlardan çok çekmiştir. Hukukun üstünlüğüne değil, üstünlerin hukukuna uygun olarak geliştirilen inanç, düşünce ve eylemlerin sonuçlarından büyük yıkım ve zararlar gören ülke insanı, bu durumu tersine ve kendisinin lehine çevirecek her türlü hareketi desteklemiştir ve bundan sonra da destekleyecektir.

Türkiye, Anadolu ve Rumeli toprakları üzerinde kurulan, köklü bir tarih ve devlet geleneği olan, Asya, Avrupa ve Afrika arasında mevzilenmiş, tüm medeniyetlerin harmanlandığı ve güzel insanların oluşturduğu ilahi bir mozaiğin insanlık tablosundaki uyum resmidir. Bu resim iyi analiz edildiğinde, ortaya çıkan analizin sonuçları iyi okunduğunda, ülkenin geleceğinin “Tevhit” olmakta olduğu gerçeği açıkça ortaya çıkacaktır. Tüm ülkeyi tamamıyla kucaklamayan, kurum ve kuruluşlarında, demokrasiye dayalı olarak gerçekleşen halkın iradesini, hakkaniyet ölçüsünde yansıtamayan her görüş ve düşünce, bilmelidir ki bu mozaiği oluşturan resimde kendisine yer bulamayacak, halk tarafından kucaklanmayacaktır.

Artık ülkemiz insanının anlayışında, cumhuriyet ve demokrasi sadece kendisine ayrılan günlerde seçim sandığına gitmekten ibaret değildir. Ülkemiz insanı süreci başından sonuna kadar takip etme, inceleme ve irdeleme yolunu S.T.K ve kanaat önderleri vasıtası ile gerçekleştirmektedir. İnsanımız için bir siyasi liderin söyledikleri hakkında, kendi görüş ve düşüncelerini paylaştığı ve kendisiyle eylem birliği içinde olduğu, sivil toplum kuruluşları ve kanaat önderlerinin dedikleri de önemli ve belirleyici olmaktadır.

Bütün demokratik toplum ve ülkeler de olduğu gibi, ülkemiz insanı, bugün ve bundan sonra da giderek artan bir şekilde görüş, fikir ve hareketlerini, inanç, düşünce ve eylem birliği içinde bulunduğu S.T.K lar ve kanaatine tercüman olan önderleri vasıtası ile dile getirecektir. Bu dilden söylenen sözlere kulak veren ve bu dili anlayan her siyasi parti, anlayışının gereği ve samimiyetinin ihlâsı derecesinde; toplumun teveccühüne, halkın seçim ve güvenine mazhar olacaktır.

    En az 10 karakter gerekli