0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

AA

İSTANBUL (AA) – Karadeniz bölgesinin kıymetli gelir kaynaklarından biri
olan fındık üretimi, İstanbul’da Karadenizlilerin ağır olarak yaşadığı
Beykoz’un birtakım mahallelerinde sürdürülüyor.

İlçedeki
Tokatköy Mahallesi’nde küçük bir bahçesi bulunan Turgut Varol,
babasından miras kalan fındık ağaçlarında bu dönem yetişen fındıkları
toplamak için hazırlıklarını tamamladı

Varol,
zirai ilaç kullanmadan büyüttüğü fındıklarının olgunlaşmasıyla birlikte,
hasat için komşu ve arkadaşlarıyla sabahın erken saatlerinde bahçeye
girdi.

Karadeniz bölgesinin engebeli geniş
bahçelerinin bilakis düz tabanda küçük bir bahçede yapılan hasada
Karadeniz türküleri ile horon da eşlik etti.

Daldan
tek tek elle toplanan çotanaklar evvel kovalarda biriktirildi, sonra da
el otomobiliyle taşınıp kabuğuyla birlikte yeterlice kuruması için güneş gören
bir yere serildi.

Kuruma sürecinden sonra patoz
denilen tahıl dövme makinesinden geçirilerek dış kabuğundan ayrılacak
olan fındıklar, ikinci bir kurutmadan sonra kış uzunluğu yenmek üzere
saklanacak.

“Yılda 300 ila 500 kilo ortasında eser alabiliyoruz”

Megakentte
fındık yetiştirme serüvenini AA muhabirine anlatan Varol, ailesinin 90
yıl evvel İstanbul’a göç ettiğini, kendisinin de Beykoz’da doğup
büyüdüğünü anlattı.

Fındığın İstanbul’da da yetişebildiğini aktaran Varol, kentin havasının Karadeniz ile tıpkı olduğunu söyledi.

Bahçedeki
ağaçların 50 yıldır ekili olduğunu kaydeden Varol, “Dedemin vaktinde
burada sebzecilik yapılırdı. Fabrikaların artması nedeniyle, atmosfere
çıkan egzoz dumanları çiğ olarak zerzevatın üzerine düştüğü vakit eser
tahrip oluyor, çürüyor. Randıman alamıyorsun. Kendi gereksinimimiz kadar ufak
tefek hala yapıyoruz fakat eski tadı yok. Ya sera yapacaksın ya da hiç
yapmayacaksın.” diye konuştu.

Varol, sebzelerden
verim alınamaması üzerine babasının söküp bahçeye fındık fideleri
ektiğini anlattı. O günden beri fındık üretimi yaptıklarını kaydeden
Varol, bahçelerinde 80-90 kadar fındık ocağı olduğunu aktardı.

Fındık
toplama işinin sıkıntı olduğunu kaydeden Varol, “Toplamaya etraftan
geliyorlar, arkadaşlar gelip yardım ediyor. Yeniden de haklarını veriyorum.
Toplanıyor, kurutuluyor, patoza veriliyor. Gereksinimimiz olan kadar
fındığı alıyoruz, kalanını toptancıya veriyoruz.” formunda konuştu.

Varol,
mahsulün durumuna nazaran yılda 300 ila 500 kilo ortasında eser
alabildiklerini ve bahçede üretimi devam ettirmek istediğini
vurgulayarak, “Burası bu türlü kalsın. Bu türlü kalmasını istiyorum. Beton
yığını mı olması daha yeterli, bu türlü bahçe olması mı daha âlâ?” tabirlerini
kullandı.

Memleketine çok sık gitmediğini lisana
getiren Varol, Tokatköy’de yaşamakla ilgili “Köyde üzereyiz burada.
Buradan çıkınca kent oluyor, buraya gelince köy üzere oluyor.” dedi.

“Buralara gelmeden evvel İstanbul’da fındık yetiştirildiğini bilmezdim”

Turgut
Varol ile arkadaş olduklarını ve kendisine yardım etmek üzere bahçeye
geldiğini belirten Ahmet Murtazaoğlu ise “Biraz terlesek de pek hoş
geçiyor.” dedi.

Aslen Rizeli olduğunu belirten
Ahmet Murtazaoğlu, bu işte deneyimli olduğunu söz ederek, “Buralara
gelmeden evvel İstanbul’da fındık yetiştirildiğini bilmezdim. Sonradan
öğrendik ki İstanbul’da fındık var. ‘Aynı Karadeniz üzereymiş.’ dedim.
Sonra da kendimizi fındık bahçesinde bulduk.” diye konuştu.

Murtazaoğlu, 2000’li yıllardan beri yaşadığı Beykoz’u İstanbul’daki öbür ilçelere nazaran daha çok sevdiğini anlattı.

Kendi memleketinde çay da topladığını kaydeden Murtazaoğlu, sıcak havada çay ve fındık toplamanın sıkıntı olduğunu söyledi.

Muhabir: Başak Akbulut Yazar