DOLAR 34,5467 0.18%
EURO 36,0147 -0.62%
ALTIN 3.005,411,48
BITCOIN 34092170.32057%
İzmir
20°

HAFİF YAĞMUR

06:24

SABAHA KALAN SÜRE

260 okunma

Yeni Dünya Düzeni

ABONE OL
13/06/2009 01:00
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Özellikle 11 Eylül’de ABD’de yaşanan uçaklarla gökdelenlerin yıkılması
ve Pentagon’a saldırılması (!!! ) sonrası , dönemin ABD Başkanı Bush ,
herkese meydan okuyan ve Haçlı Orduları Komutanı edasıyla  Büyük
Ortadoğu (ya da genişletilmiş Ortadoğu ) projesini uygulamaya
koyulmuştu. İlk işi  kendi ülkesine  düşman olarak gördüğü ülkeleri
hedefe koymak oldu.Irak ve Afganistan’la başladı , Suriye , İran ve
Kuzey Kore’ye hazırlanmaktaydı. Yüksek teknolojiye sahip olan ordusunun
, Irak ve Afganistan’da yaşadığı sıkıntıları görünce Vietnam
tecrübesinden ders almak gerektiğini anladığını sanıyorum. Bu tavrıyla
dünyada ABD’ye karşı  kin ve nefret tohumları ekerek kötü bir iz
bıraktı.
           Haçlı  Ordusu Komutanlığına soyunan ve yaptıklarının din
savaşları olduğunu ifade eden , Huntigton’un Medeniyetler çatışması
tezine inanan ve bu nedenle İslam dünyasını kendine hedef edinerek  22
ülkenin sınırlarını  yeniden çizmeye soyunan Bush secimleri kaybederek
, gaflarıyla , hatalarıyla ve  kötülükleriyle anılacak bir  başkan
olarak görevine veda etti.
           ABD’nin stratejik çıkarları bizim gibi öyle Bakan veya
Başbakan değişti diye  günden güne değişmez.Bunlar üzerinde uzun uzun
düşünülmüş her ayrıntısı hesaplanmış her dönem devam etmekte olan
planlardır. Peki değişen nedir o halde? Hedefe giderken yürünecek yol
ve uygulanacak yöntemlerdir.
           Bush züccaciye dükkanına giren fil gibi her şeyi kırıp
döküyordu. Yeni Başkan Obama ise anlayışlı , hoşgörülü , karşısındaki
inançlara saygılı , özgürlüklerden yana , eğitimin önemine ve
yenilikçiliğe inanıyor.Medeniyetler çatışmasını değil medeniyetler
ittifakını savunuyor.(Naçizane benim de uzun zamandır yazıp söylediğim
tezimdir)
           Kahire Üniversitesinden  1,5 milyar Müslüman’a hitap eden 
ABD Başkanı Barack Obama , “ABD ile Müslümanlar arasında karşılıklı
saygı ve ortak çıkara dayanan  yeni başlangıç arayışıyla geldim.İslam
dünyası ile ABD arasındaki kuşku ve ihtilaf çemberi artık kırılmalı.”  
dedi.
           İslam dünyasına  demokrasi ve insan hakları çağrısı yaparken
, İslam’la rekabet etmediğini , Amerika’nın İslam’la herhangi bir savaş
içinde olmadığını , olmıyacağını , söylüyor.Dinsel çeşitliliği 
savunarak hiçbir inancın  diğerine dayatılamıyacağını  belirtiyor.
           İslam dünyasında demokrasi ve hukuk devletinin nasıl
gerçekleşeceği ayrı bir problem olsa da kulağa hoş geliyor bu
sözler.Krallık veya otoriter rejimlerle yönetilen bu coğrafyanın gerçek
domokrasiye dönüşümü kolay olmıyacaktır.Bir de radikal islamcı
akımların etkisiyle terör ve şiddetin yoğun yaşandığı siyasi iklimi
düşünürseniz iş daha da zorlaşacaktır.
           Dini özgürlüklerden bahsederken  11 Eylül saldırıları
sonrasında özellikle Ortadoğudaki İslami hayır kurumlarına bağış
yapılmasının zorlaştırıldığı ABD’deki sıkıntıya dikkat çekerek ibadet
hakkı konusunda iyileştirmeler  yapamaya çalıştıklarını söyledi.  
           Diplomatik çevrelerce  “mantıklı barış” olarak adlandırılan
bir temel üzerinde Filistinlilerin   “bağımsız devlet”  hakkını kararlı
bir dille vurgularken ,  İsrail’in yeni yerleşim merkezleri  kurmasına
karşı çıkıyor.Bu plana  göre İsrail , Doğu Kudüs’ün Filistin’in
başkenti olmasını kabul edecek , Filistin topraklarındaki tüm
yerleşimleri yıkacak ve 1967 savaşı öncesindeki sınırlarına
çekilecek.    
           ABD’nin bağımsızlık  günü olan 4 Temmuz kutlamalarına 
İran’lı diplomatların da davet edileceğini , İran’ın  nükleer enerjiden
barışçıl amaçlarla yararlanma hakkını savunurken , nükleer silahların
tümüyle yokedildiği bir dünya özlemini dile getiriyor.
           Dünyanın en önemli  enerji kaynaklarının bulunduğu İslam
coğrafyası ister istemez sanayisi gelişmiş ve ekonomisi güçlü 
ülkelerin ilgisini çekiyor.Acaba ABD , enerji kaynaklarının ve
uluslararası pazarlara ulaştırılmasının kontrolunu bırakırmı? Rusya,
Çin gibi devler pusudayken bu coğrafyadaki niyet ve amaçlarından
vazgeçermi, takdirlerinize bırakıyorum…
           İnsanlık adına umut verici olan bu söylemlerinin
gerçekleşmesi hepimizin ortak dileğidir herhalde.Bush yönetiminin 
yüzyıllar sonra yaşatmaya çalıştığı “Haçlı Zihniyeti” nin bittiğine ,
terörün örtülü bir silah olarak kullanılmıyacağına , gerçek anlamda
barışın , huzurun ve insan haklarının geçerli olduğu bir dünyada
yaşanacağına  inanmak istiyoruz…
           İnşallah PKK terörünü yıllardır destekliyen bir takım komşularımızla , dost ve müttefiklerimiz de böyle düşünürler.

Süheyl ÇOBANOĞLU

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP