DOLAR 34,5467 0.18%
EURO 36,0147 -0.62%
ALTIN 3.005,411,48
BITCOIN 34160010.07207%
İzmir
20°

HAFİF YAĞMUR

12:55

ÖĞLEYE KALAN SÜRE

188 okunma

Arnavutların Avrupa Serüveni (1)

ABONE OL
15/09/2009 22:00
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Balkanlar, medeniyetler çatışmasının kırılma noktalarından biri “her an patlamaya hazır barut fıçısı” olarak tanımlanmakta ve bölgesindeki tüm ülkelere yayılmış bulunan Arnavutların sorunları bu bölgeye yönelik Batı müdahalelerinin pek çoğunda ana saiklerden biri olmuştur. Arnavutlar bölgenin istikrarını böylesine etkilerken, kendi istikrarlarının da bölgedeki gelişmelere bağlı olduğu gerçeğine dikkat çekilmelidir. Bu bağlamda, Arnavutluk’un ve komşularının istikrarları organik bağlarla bağlanmış olmaktadır.
Soğuk savaş döneminde Avrupa’nın dünyadan kendisini en fazla soyutlayan ülkesi olan Arnavutluk, kırk yıldan fazla iktidarda kalan diktatör Enver Hoca, iç ve dış düşmanların ülkeyi yıkmak istediği söylemini kullanarak, Arnavutluk’un uluslararası politikada iki süper güçten de bağımsız olabilmesi ve ekonomik olarak kendi kendine yeter hale gelmesi amacıyla ülkenin dünya ile olan neredeyse tüm bağlarını koparmıştı. Böylelikle, yarım asra yakın süreyle, Arnavutluk dünyanın en baskıcı komünist diktatör rejimlerinden biri tarafından yönetilmiştir.
Soğuk savaş döneminin sona ermesiyle birlikte eski sosyalist ülkelerinde meydana gelen yapısal dönüşümler iç ve dış politik arenada önemli değişikliklere yol açmıştır. Arnavutluk açısından ise, ülkenin iç siyasal dengelerindeki hassas yapı, ekonomik ve politik bağlamda istikrarsızlıklar dolayısıyla, bölgesel krizlerde yapıcı bir rol oynamak mümkün olmamıştır. Dış Arnavutlara ilişkin taleplerin karar vericiler üzerindeki baskıları ve 1990’lı yıllarda Balkanlar’da yaşanan krizler, Arnavutluk’u ülke dışındaki soydaşlarının problemlerine daha dikkatli eğilmesine neden olmuştur. Bu da ister istemez iç sorunlara çözüm bulma süreci ve demokratikleşmeyi de yavaşlatmıştır.  Arnavutlar son bir asırdır hep Avrupa ve Batı tarafında olmak istemişlerdir.Ancak tarihin bir cilvesi olarak yarım asır Avrupa’nın göbeğinde olmalarına rağmen ayrı kalmışlardır.
Osmanlı’nın Balkanları kaybetmesiyle, başlayan ve günümüze kadar durulmayan savaşlar, Arnavutları çok etkilemiştir. Osmanlı döneminde dört vilayetten oluşan (İşkodra, Yanya, Manastır ve Kosova) Arnavutların ana vatanları yaklaşık olarak 100.000 km3 idi. Ancak 1913 Londra Büyükelçiler Konferansında Avrupa güçleri Arnavut topraklarını parçalayarak ancak toprağın 3/1’i Arnavutlara verilmiştir. Bu durum da Arnavutların Avrupalı güçlere karşı hep kuşkulu bir tavır takınmalarına doğal olarak sebebiyet vermiştir. Arnavut halkına ve topraklarına yapılan adaletsizliklerinden ötürü hep Avrupa suçlanmıştır. Fakat buna rağmen ilginçtir ki bu adaletsizliği giderecek olan yine Avrupa olacaktır. Hemen belirtilmelidir ki, Arnavutların Avrupa algısı önemli derecede değişmiştir. Bir asır önce Arnavutlara karşı adaletsizlik yapan Avrupa, bu hatayı Soğuk Savaş sonrasında kendi eliyle düzelteceğine dair olan inanç, hayal olmakta öteye gidememiş, hatta tam tersine Avrupa’nın stratejileri Arnavutluk’un iç istikrarının sarsılmasında önemli rol oynamıştır.
Arnavutların Soğuk Savaş sonrasında AB’den tek bir isteği vardı, o da her anlamda yardım idi. Fakat ilk başta AB bunun farkında olmamıştır. ABD’nin gelip bölgeye yerleşmeye başlaması üzerine AB uyanmış ve bölgeyi elinden kaçırmamak için yeni stratejiler üretmiştir. AB’nin bu yeni siyasetinde Arnavutların önemi anlaşılmıştır. Bölgede Arnavut soruna çözüm üretmeyi karar veren AB, bu sorunu bölge halklarının da kabul edeceği şekilde yapmaya karar vermiştir. 2003 Selanik Zirvesi bunun bir göstergesidir. Hiç bir bölge halkı buna olumsuz bakmamıştır. Daha iyi bir gelecek bırakmak için Balkan ülkelerinin halkları tarihi düşmanlıklarını, yakın zamandaki yapılan katliam ve soykırımları unutmayı dahi göze almışlardır. Balkanlarda artık dökülen kanlar geri gelemeyeceği için, geçmişi her şey ile tarihi gelişim içinde değerlendirmeye başlamışlardır. Çünkü AB’nin bahçesi olan Balkan ülkeleri ve halkları artık barış, istikrar, demokrasi, serbest dolaşım, öldürülme korkusu olmadan birlikte yaşamak istemektedir. Bu da ancak AB’nin isteği ve desteğiyle mümkün görünmektedir… Devamı Haftaya

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP