Balkan Savaşı’nın üzerinden 15 yıl geçti. Ancak bölgede hâlâ tam olarak siyasi istikrar ve refah sağlanabilmiş değil. Bosnalı siyaset bilimci Vlado Arzinoviç bölgedeki durumu şu sözlerle özetliyor: “Sadece baştaki siyasetçiler değişti, ama politikalar aynı. 15 yıl önceki gergin durum ve özellikle dış ülkelerin yaşadığımız problemlere karşı çekimser tutumu devam ediyor. Balkanların batısındaki tehlike sürüyor. Günümüzde bölge adeta patlamaya hazır saatli bomba. Bu tehlike görmezden gelinebilecek gibi değil.”
Yugoslavya’nın dağılmasının ardından kurulan devletler bir yandan AB’ye girmeye çabalarken, diğer yandan da sınır anlaşmazlıkları ve tazminat talepleri nedeniyle Uluslararası Adalet Divanı’nın kapısını aşındırıyor. Balkan Savaşı adeta siyasi arenada ve mahkemelerde devam ediyor. Bu durum milliyetçi duyguların körüklenmesine, ayrıca ülkelerin birbirlerine karşı duydukları güvensizlik ve korkunun artmasına neden oluyor. Devam eden davaların başında Sırbistan ve Hırvatistan arasındaki Uluslararası Adalet Divanı’nda görülen savaş suçları davası geliyor.
“Uzlaşı yolu aramalı”
Avusturyalı Balkan Uzmanı ve diplomat Erhard Busek iki ülkenin de AB’ye üye olabilmek için suçlaşmayı bırakıp uzlaşma yollarını aramaları gerektiğini söylüyor: “Burada altı çizilmesi gereken nokta şu: Eğer bazı şeyleri yapmazsanız o zaman bazı imkânlara asla kavuşamazsınız. Bunun bir an önce ve kesin olarak farkına varılması gerekli.”
Ekonomik gelişmelerin ve komşu ülkeler arasındaki ilişkilerin düzelmesinin önündeki tek engel Uluslararası Adalet Divanı’nda devam eden davalar değil. Sırbistan, eskiden Yugoslavya’ya bağlı bir eyalet olan Kosova’nın bağımsızlığını tanımamakta diretiyor. Kosova’nın tanınması Karadağ ile olan ilişkileri de sıkıntıya sokuyor. Makedonya ise Sırbistan’ın bölgenin en önemli ve güçlü ülkesi gibi davranmasından hoşlanmıyor. Tüm bunların dışında yaşanan bir diğer önemli sorunsa 20 yıldan bu yana çözümlenemeyen Hırvatistan ile Slovenya arasındaki sınır anlaşmazlığı.
“Tek bir seçenek var”
Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadiç, AB’ye uyum sürecinde tüm anlaşmazlıkları geride bırakmak için tek bir seçenekleri bulunduğunu açıkladı: Tadiç, “İzole bir şekilde yaşayan ve resmin dışına bakma şansı olmayan kuşağın elinde, şimdiye kadar gördüklerinden farklı davranması için yeterli itici güç yok. Değişim bazen acı verici olabilir. Ama bu sayede, gelecektekiler de dahil, bütün kuşaklar daha iyi bir hayat yaşayabilir.” şeklinde konuştu.
Balkan uzmanı Erhard Busek de yeni kuşakların geçmişte yaşananları bir kenara bırakmaları gerektiğini vurguluyor. Busek, “Bugün olmayabilir. Yarın da olmayabilir. Ama bu mutlaka başarılmalıdır.” dedi.
HABERLER
1 gün önceHABERLER
1 gün önceKÖŞE YAZARLARI
5 gün önceKÖŞE YAZARLARI
10 gün önceKÖŞE YAZARLARI
16 gün önce