2010 Avrupa Kültür Başkenti unvanını16 Ocak tarihinde,
Haliç kongre Merkezinde yapılan törenle resmen alan
İstanbul, 7 tepede görkemli kutlamalarla gerçekleştirdi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eşi Hayrünnisa Gül,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan,
Devlet Bakanları, Avrupa Kültür Başkenti Projesi
Koordinasyon kurulu ve bir çok davetli misafir açılış törenine katıldı.
Avrupa ülkeleri çoğunluk da olmak üzere
yaklaşık 40 ülke ve uluslararası kuruluşun temsilcileri
de bu töreni izledi. Avrupa Birliği (AB) tarafından
periyodik olarak her yıl belirlenerek kent veya kentlere
verilen bir unvandır. Bu yıl da, 3 Kent seçildi,
2010 AKB unvanını resmen alan 3 kent şöyle;
İstanbul (Türkiye), Essen (Almanya), Pecs (Macaristan),
Avrupa Kültür Başkenti seçildiler. Tarihine baktığımızda
nerde, kim tarafından bu fikir sunuldu diyenleriniz var mutlaka,
kısa bir araştırma ve bilgilendirme ile merakınız
giderilsin istedim.. 1985 yılında dönemin Yunanistan Kültür Bakanı
Melina Mercouri’nin ilk olarak bu Fikri ortaya koyması
ile başlayan bu serüven, o yıllarda Atina’nın seçilmesiyle,
bugüne değin bir çok ülkenin seçilmesinin ardından,
2010 yılında, İstanbul’a da bu unvan layık görüldü.
Avrupa Birliği (AB), periyodik olarak her yıl belirlediği
kent veya kentleri AKB unvanıyla onurlandırmaktadır.
Kentte aranılan özelliklerin olması halinde bu unvanı almakla;
kent için önemli gelişmeler gösterilmesinin gereği doğmaktadır.
1. Seçilen ülke Avrupa Kültürünü yansıtmalı, 2. bu kültüre
değer katmasıyla beraber, 3. ise Avrupa’ya katkı sağlayan ülke
konumunda olması, aranılan değerlerin ve özelliklerin
başında geliyor. Anlaşılan o ki!.
İstanbul Kültür, Sanat, Tarih, Turizm gibi üstün toplumsal değer
ve kavramlarla Türkiye’yi, Avrupa’da ve dünyada 77 millete
temsil etmek üzere, bu çerçevede çalışmalarını
sürdürmeye hazır olduğunu duyurdu. Diğer taraftan
eleştirel boyutunu bırakıp bir kutlamanın ortasında,
sergilenen sanatı özümsemeye çalışırsak,
gözümüze takılanların Kültür ve sanat değeri dışında;
Etkinliklerin ortaya çıkmasında, 9000’ e yakın insan
emeği ve kolektif bir çalışma örneği görülmektedir.
Kutlamalarda hayli ilgimi çeken, izlemekten ve
dinlemekten huzur bulduğumuz, Taksim ve Sultanahmet
gösterilerinden bahsetmek istiyorum.
Taksim’de ışık tiyatrosu ile anlatılan oyun, düşündürücü
ve ilgi uyandırıcı bir çalışmaydı. Yeryüzünde
bir milyon yıl kadar önce beliren ilk insanoğlunun
günümüze çoğalması ve medeniyetlerin, uygarlığa
ve çağdaşlığa gelişini ve toplumların nasıl oluştuğunu
tasvir eden bir oyun sahneye kondu, ilginç bir proje idi.
Gelişmiş teknik çalışmalarla desteklenen bu sahne projesi
izleyiciyi keyifli bir yolculuğa çıkardı dersek yanlış olmaz.
Diğer tarafta ise, Sultanahmet ‘de ki platformda yerini alan,
Mercan dede ve bir bayan dansçının yer aldığı
Mevlevi dans gösterileri, toplanan izleyiciye yağmuru
unutturacak kadar keyiflendirdi,
Ruh dinginliğine ulaştığımız, oldukça iyi çalışmalardı.
Gelelim çok konuşulan on beş dakikalık Havai Fişek gösterilerinin
bütçesine, yazılan çizilenler 8.5 milyon lira harcandığı yönünde.,
Atalarımız ne demiş!..”Kaz gelecek yerden Tavuk esirgenmez”
Madem ki, Türkiye’ye katkısı, refahı büyük olacak,
Kriz bunu etkilememeli!.
2010 Avrupa Kültür Başkenti unvanını 1 yıl
taşıyacak olan İstanbul da, bu etkinliklere harcanan paraya
yarınlarımıza yatırım gözüyle bakarsak, herkesin içi huzura
kavuşur…Güzel Turizmli günler
Esen ve Sevgiyle kalın..
HABERLER
2 gün önceHABERLER
2 gün önceKÖŞE YAZARLARI
5 gün önceKÖŞE YAZARLARI
10 gün önceKÖŞE YAZARLARI
16 gün önce