Hiç şüphe yok ki Adalet, insanlığın halk olabilme kabiliyetini kazanmaya başladığı günden beri ihtiyaç duyduğu ve geliştirdiği, sosyal ve ahlaki en önemli kavramdır. Adalet duygusunun varlığı, gerek bireyler, gerekse toplumlar açısından güven duyabilmenin en önemli garantisidir. Zaten tarih boyunca toplumlar, Adaleti ve Adil olan liderlerle birlikte onların yetiştiği toplumları kutsamışlar ve kutlamışlardır. Tarihimiz ve bağrından çıkıp geldiğimiz kültürümüz, adaleti temsil eden veya adaleti şahsında tam olarak yansıtabilmiş örneklerle doludur.
İçinde yaşadığımız toplum, adalet ve adaletin gerçekleşmesi konusunda öylesine derin bir kültür ve ahlakın varisidir ki sadece bu sebepten dolayı, toplum bugün içinde olduğu konumu asla hak etmemektedir. “ Dicle’nin kenarında bir kurt çobandan izinsiz sürüden bir kuzu kapsa, Allah bunun hesabını benden sorar ” diyen bu kutlu mirasa sahip çıkmak, onu insanlığın bugünkü gelişiminde yeniden hatırlamak, toplumun ve inanıyorum ki tüm insanların susadığı adaleti yine yeni ve yeniden yakalamak olmuş olacaktır.
Hepimiz biliyoruz ki bugün ülkemiz, büyük değişimlerin içinde, belki de başlangıcındadır. Anladığımız kadarıyla bu değişim kapsamlı ve köklü bir değişim olacaktır. Dikkatle takip edildiğinde açıkça görüleceği gibi, toplum zaten yaklaşık iki yüz yıldır, bazen hızlı bazen de kronolojinin kendisine el verdiği izin ve ölçüde bu değişimini gerçekleştirmektedir.
İktidar her konuda olduğu gibi, Adalet sisteminin en önemli ayaklarından olan yargı konusunda da, anayasa ve kanun bazında bir takım değişimlere gitme fikrini açıklamaktadır. Herkes tarafından malum olan şey de hiç kuşkusuz Türkiye’nin böyle bir değişime ihtiyaç duyduğu gerçeğidir. Anlaşıldığı kadarıyla iktidar, bu değişimi bir uzlaşma konusu yaparak gerçekleştirmek arzusundadır. Bu konudaki değişim ihtiyacını, muhalefette hissetmiş olacak ki değişime değil değişimin zaman ve mekânının uygunsuzluğuna itiraz etmektedir. Her ne olursa olsun, halk mevcut durumun güvensiz ve tozlu ortamından bir an önce kurtarılmalı, en azından değişimin gerekliliği konusundaki uzlaşmanın neticeleri bir an önce hayata geçirilmelidir.
Gerçekleştirilecek tüm değişikliklerde, zikri, fikri, vicdanı ve irfanı hür bireylerin toplum tarafından yetkin kılınmasının yolu mutlaka açılmalıdır. Adalet ancak bu gibi bireylerin yetişmesi ve her türlü eylem, düşünce ve inançtan arınmış olan hür benliklerin elinde ülkeyi daha mutlu ve müreffeh bir hale getirecektir.
YEKİLİ ve YETKİN FARKI
Ülkemizde yetkililere değil, “yetkinlere” seslenme dönemi bir an önce başlatılmalıdır. Bundan böyle, “emaneti ehline veriniz” fıtri tembihi, tüm benliklerde gerçekleşmelidir. Mustafa kemalin “vicdanımızın huzursuz olmaksızın vereceğimiz hükümler ancak uygulamanın sonuçlarına bağlı olacaktır.” değerli sözü bu anlayışın ne kadar önemli olduğu gerçeğini bir kez daha ıspat etmektedir. Yetkin olmayanların yetki kullanmaları, adalet değil ancak zulümdür. Zulümse bir değeri yerinde kullanmamaktan ibarettir.
Bugün ülkemizde hizmet vermeye çalışan yargı mensuplarının A dan Z ye tümünü bahsettiğim tüm noksanlıklardan tenzih ediyorum. Onların yüklenmiş olduğu sorumluluğun ve yetkinin ağırlığını taşımanın zorluğunu onlar kadar hissedemesem de, anlayabiliyorum. Yargının mensuplarının verdiği karar ve hükümleri yargılamak yerine, yapılacak değişimde bu sorumluluğu alacak ve taşıyacak olmalarından dolayı onlarında görüş ve fikirlerine başvurulması elzem olacaktır diye düşünüyorum. Gerçekleştirilmesi düşünülen değişiklikler, yargının vereceği hüküm ve kararlarını tartışmasız hale getirecek hükümler olmalıdır. Pek tabidir ki temyiz yargının kendi içindeki meşru ve gerekli bir yol olmaya devam edecektir ve etmelidir.
Türkiye yakalamış olduğu bu değişim fırsatlarını, kısır çekişmelere ve statüko hesaplarıyla şahsi ideolojilere kurban vermemelidir. Adaleti bendesi yapmış toplumlar, asrın medeniyet seviyesinin üzerine çıkarak içinde yaşadığımız dünyada tüm insanlığa lider ve rehber olacaktır. Bin yıldır insanlık tarihine adaletli şiar edinerek hizmet eden milletimiz ve kültürümüz, bugünde hak ettiği güven ve refahı yeniden kazanmalıdır. Unutulmamalıdır ki milletimiz kendisine fırsat verildiğinde üzerine düşeni en yüksek bilinçle gerçekleştirerek bu fırsatı kendisine verenlere gönül vererek karşılık vermektedir…
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceHABERLER
6 gün önceHABERLER
10 gün önceVeri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.