DOLAR 35,2068 0.3%
EURO 36,7672 0.92%
ALTIN 2.968,331,32
BITCOIN 34546755.12609%
İzmir
16°

HAFİF YAĞMUR

SABAHA KALAN SÜRE

161 okunma

20 yıl sonra Kopenhag kriterleri

ABONE OL
29/06/2010 22:00
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Hepimizin sık sık duyduğu ama çoğumuzun içeriğini az bildiği meşhur Kopenhag Kriterleri 20’nci yıldönümünü kutladı.
Kopenhag Kriterleri, imzaların atıldığı Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da düzenlenen iki günlük toplantıda bir kere daha masaya yatırıldı ve özellikle uygulama aşamasında yaşanan sıkıntılar ele alındı. Bu toplantıya Batı Trakya Azınılığı Yüksek Tahsilliler Derneği adına katılma fırsatını bulduğum için bazı izlenimlerimi sizinle paylaşmak istiyorum.
Danimarka Dışişleri Bakanlığı’nın ev sahipliğinde, AGİT dönem başkanlığını yürüten Kazakistan’ın organizasyonuyla düzenlenen bu toplantıya üye devletlerin büyük ilgi duyması ayrıca önem taşımaktadır. (üye devlet temsilcilerinin katılımı tamdı.) Gerek Danimarka, gerekse Kazakistan dışişleri bakanlarının yaptıkları konuşmalarda, belgenin 20 yıl sonra bile gücünü koruduğunu, temel insan ve azınlık hakları koruma mekanizmalarının başında yer aldığını vurgulamaları toplantıya katılanların ortak görüşünü oluşturdu. Toplantıda aşağı yukarı herkesin hemfikir olduğu bir nokta daha vardı. Belge, insan ve azınlık hakları için önemli ve güçlü bir belgedir, ancak ulgulanma aşamasında hala ciddi sıkıntılar mevcut.

OLUMLU GELİŞMELER
20 yıl gibi önemli bir zaman diliminde yaşanan değişikliklerin altını çizen devlet yetkilileri, bugüne kadar atılan olumlu adımlar sayesinde yaşanan olumlu gelişmelerin geleceğe ışık tutacağını ima etti. Klasik optimizm nidaları!..
Hatırlanacağı üzere Kopenhag Kriterleri’nin altına imza atan ülkeler arasında Çekoslovakya, Doğu Almanya, Batı Almanya, SSCB ve Yugoslavya yer alıyor. Bu ülke isimleri artık bugün tarih oldu. Unutmayalım bu belge AGİK döneminde imzalandı. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı AGİK daha sonra Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı AGİT oldu.
Kopenhag Kriterleri insan ve azınlık haklarını koruma altına alan en önemli uluslararası belgelerden bir tanesidir. 35 ülke tarafından 20 yıl önce imzalanan 45 maddelik bu metnin en az 10 maddesi temel insan hakları, 10 maddesi ise ulusal azınlıklarla ilgilidir. Uluslararası hukukta kabul gören bir tanımlama vardır. Azınlık hakları temel insan haklarıyla eşdeğerdir. Bu belge ayrıca Avrupa Birliği için ayrı bir önem arz etmektedir.
Belge imzalanmasından 3 yıl sonra, yani 22 Haziran 1993 tarihinde yapılan Kopenhag Zirvesi’nde, Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği’nin genişlemesinin Merkezi Doğu Avrupa ülkelerini kapsayacağını kabul etmiş ve aynı zamanda adaylık için başvuruda bulunan ülkelerin tam üyeliğe kabul edilmeden önce karşılaması gereken kriterleri de belirtmiştir. Bu kriterler siyasi, ekonomik ve topluluk mevzuatının benimsenmesi olmak üzere üç grupta toplanmıştır.
Siyasi kriter: Demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve azınlıklara saygı gösterilmesini ve korunmasını garanti eden kurumların varlığı.
Ekonomik kriter: İşleyen bir pazar ekonomisinin varlığının yanısıra Birlik içindeki piyasa güçleri ve rekabet baskısına karşı koyma kapasitesine sahip olunması.
Topluluk mevzuatının belirlenmesi: Siyasi, ekonomik ve parasal birliğin amaçlarına uyma dahil olmak üzere üyelik yükümlülüklerini üstlenme kabiliyetine sahip olunması.
Kısaca 1993’ten sonra Avrupa Birliği’ne aday olan ülkelere, Kopenhag Kriterlerini imzalama, onaylama ve uygulama şartı getirildi. Bu hamleyle Kopenhang Kriterleri’ne ayrı bir güç daha eklemiş oldu.
Aynı şartlar haliyle daha önce Avrupa Birliği’ne üye olmuş devletler için de geçerlidir. Bu durumda 1981 yılında AB üyesi olan Yunanistan da bu kriterleri harfiyen uygulamak mecburiyetindedir. Bu yükümlülük sadece Yunanistan için değil, bütün üye ülkeler için geçerlidir. Ancak burada ince, ama önemli bir detay var. 1993’ten sonra AB’ne aday olan ülkelere kriterleri uygulama mecburiyeti getirildi. Birçok ülke sadece ve sadece AB’ne tam üye olabilmesi için bu belgenin yükümlülüklerini yerine getirdi. Getirmek zorundaydı, çünkü AB’ne başka türlü üye olmak mümkün değildi. Eski AB ülkeleriyse daha esnek davrandı. Çünkü onların böyle bir kaygısı yoktu. En büyük sorun da zaten burada. Onun için bu 20’nci yıl toplantısında genelde belgenin uygulanması aşamasında yaşanan sıkıntıların nasıl giderileceği meselesine vurgu yapıldı. Her ülke temsilcisi yaptığı konuşmada, belgenin uygulanmamasını eleştirdi, ancak hiç kimse kendi ülkesini eleştirmedi. Her ülke temsilcisi ortaya konuştu. Ortaya konuşunca her şey ortada kalır misali.
Belgenin bundan sonraki aşamada bütün üye ülkeler tarafından uygulanması için önemli tavsiyeler yapıldı. Umarım bu tavsiyeler de sadece lafta kalmaz. Peki bütün bundan azınlığın faydası ne demeyin. Var olan hakkı talep etmek başka, hakkın yok diyenlere karşı mücadele vermek başka. Yazımı bir diplomatın toplantıda söylediği şu sözle tamamlamak istiyorum. “İnsan ve azınlık haklarını koruma altına alan bu tür belgelerin önemi, uygulanabilirliği ile ölçülür.”

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP