DOLAR 34,1657 0.08%
EURO 38,2175 -0.21%
ALTIN 2.917,95-0,51
BITCOIN 2236418-0.4682%
İzmir
30°

AÇIK

05:27

SABAHA KALAN SÜRE

143 okunma

Göçmenler ve politika

ABONE OL
06/10/2010 22:00
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bugün bizzat Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından “Balkanların güvenliği Şemdinli ile ilgilidir” diyerek stratejik bir tespit yapıldığı halde, yoğun Balkan göçmeni nüfusa sahip ülkemiz siyasetinde, göçmenlerin aynı yoğunluğu ve ağırlığı göstermemesi çok kabul edilebilir bir durum değildir. Hele ülkemizde demokratik hakların git gide bireysellik kazandığı bir açılım sürecinde, balkan göçmenlerinin siyasete katılımı, evlerin oturma odalarında ve içine kapalı derneklerin kurabiyeli sohbet toplantılarıyla sınırlı kalmamalıdır. “Ne kokar ne de bulaşır” mantığı yapılacak değişikliklerde veya elde edilecek kazanımlarda göçmen topluluklarının vicdanlarının yara almasına sebep olabilir. Ülkemiz özellikle Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkanları terk etmeye başlamasından bu yana, bölgeden önemli ölçüde göç almış bir ülkedir. Hatta bu göçler Anadolu’nun batısını adeta bir Balkan bölgesi haline getirmiştir. Bu hicret dalgası sadece Osmanlı Devleti’nin Balkanları terk etmesi ile durulmamış, Cumhuriyetin ilk yıllarındaki mübadele, daha sonra etnik ve inanç sebepleriyle tetiklenerek, acılı bir halde Türk ülkesine ve Türk insanının vicdan sahilini aşındırırcasına dövmeye devam etmiştir.

 

ANADOLU ÜLKESİNE GÖÇ

 

İnsanlarımızın adlarının değiştirilmeye zorlandığı, inanç kimliklerinin yok farz edildiği zamanların getirdiği baskılar neticesinde, oradaki soydaş ve akrabalarımız Anadolu ülkesine göç etmeye zorlanmış ve göçe devam etmişlerdir. Henüz seksenli yıllarda Bulgaristan’da yapılan baskılar ve büyük göç dalgası unutulmamalıdır. Ülke aynı dönemde hem balkanlardan, hem de kuzey ıraktan büyük insan kitlelerini kabul etmiş ve onları bu vatan topraklarında ikame etmiştir. Yine milenyuma yaklaşırken Avrupa’nın göbeğinde, sırasıyla Bosna-Hersek ve Kosova’da yaşananların neticesinde ülke, yine acılı ve dramatik göçlere maruz kalmış ve bu acılı insanların yaralarını elinden geldiğince sarmıştır. Kısaca aktarmaya çalıştığım ülkemizdeki balkan göçmeni soydaş ve kardeşlerimizin varlığının nedeni, bizzat yaşadıkları ülkelerdeki (Bulgaristan, Yunanistan, Yugoslavya) devlet otoritelerinin kendilerine yaptığı büyük zulümdür. Dolayısı ile Osmanlının çekilmesi ile hiçbir zaman birinci sınıf vatandaş olamadıkları kendi öz topraklarında, devletin kendisi ile bu kadar büyük sorunlar yaşayan ve bizzat devlet otoriteleri ve güçleri tarafından sistemli bir zulme ve göçe zorlanan insan topluluklarının, bugün depolitize olmaları gayet doğal gibi görünmektedir. Ancak göçmenler, bu ülkenin her alanda asli unsurlarıdır.

 

KUZEY IRAK’TAKİ YATIRIMLAR

 

İçtimai, ticari, kültürel ve inanç sahasında, gerek ülkemizde ve gerekse yurt dışında memleketimize büyük onur ve ağırlık kazandıran başarılara imza atmaktadır. Hatırlanması gereken hayatta elde edilen başarıların, ekonomik ve siyasi alanda güçlendirilerek devam etmesinin gerekliliğidir. Yoksa mevcut başarılar, dünyamızdaki güçlü rekabet ortamında gölgede kalarak kalıcı olmayabilir. Türkiye’nin Kuzey Irak’taki yatırımlarına bakılıp, oradaki yatırımcı kimliği incelendiğinde, bu başarılı insanların biz balkan göçmenlerine, balkanlarda yapılacak yatırımlarda niçin öncelik almamız gerektiğini öğretecek çok şeyi olduğu hemen görülecektir. Yıllarca Avrupa göbeğinde her biri bir Türk kalesi gibi durmuş, sadece bu duruşundan dolayı, top, tüfek, tank ve en modern silahlarla dövülmüş ve yara almış mücahit insanımızın, aynı mücahede ve mücadeleyi, Türkiye’nin siyaset alanında da göstermesi, ülkenin demokratik, kültürel, siyasi ve iktisadi yapılanmasına katkıda bulunması, ülkemizin dengeleri ve balkanlar içinde çok önemli sonuçlar ortaya çıkaracaktır. Unutmamamız gereken en önemli olgu, kendi ülkemizde olduğumuzdur. Türkiye’nin asli unsurları olan göçmenlerin, kendi aralarındaki iletişimi güçlendirmeleri, mevcut sivil toplum kuruluşlarının yapılanmalarını daha aktif hale getirerek ortak bir sesle ülkemiz insanına seslenmeleri, iç siyasetteki duyarlılıklarını ülkeye katkı sağlayacak boyutlara taşımaları, bu çok sevdiğimiz vatanımız için büyük katkı saylayacak ve güçlü değerler ve bağlar yaratacaktır. Balkanlar’ın bağrından zorla sökülerek Türkiye ülkesinde huzur ve refah içinde yaşayan hemşerilerimizin, politika ve siyasette alacağı tavır, ülkemiz insanın vicdanının tahakkukuna büyük katkılar vereceği gibi, Türkiye kardeşliği ve Türkiye barışına önemli bir ivme ve meşruiyet kazandıracağı asla unutulmamalıdır.

 

    En az 10 karakter gerekli