Allah sizlere sağlık versin, bir süreden beri babamın çeşitli rahatsızlıkları ile uğraşmaktayım. Ağustos ayı içinde yapmış olduğum düğün sonrası, babamın geciken anjiyo’sunu Celal Bayar Üniversitesi (CBÜ) Kardiyoloji Ana Bilim Dalı’nda yaptırdıktan sonra, Ramazan ayını daha rahat geçirmesi için annem ile birlikte Aliağa-Şakran beldesindeki yazlığa göndermiştim. Ramazan ayının 2. haftası dolmadan annem telefon açarak babamın ayağında ciddi boyutlarda şişlik meydana geldiğini söylemişti. Telaşlanmıştık. Acilen oğlan ve yeğeni gönderip onları aldırmıştım. Rahatsızlık boyutunu iyice gördükten sonra, önce CBÜ Kardiyoloji bölümünde muayene ve tedavisini yaptırdım. Film çekilerek gerekli tetkikler yapıldı. Ayağında abdest almadan kaynaklanan” Mantar” sorunu olduğunu söylediler. Dermatoloji servisine gönderdiler. Orada yapılan muayenesinde kesinlikle yatması gerektiği söylendi. Babamızı yatırmıştık. Ramazan nedeniyle 5 kişilik odada sadece 2 kişi vardı. Şansımıza diğer hastada, Balkan göçmeni bir hemşerimiz çıkmıştı. Adı Selman’dı. O da uzun zamandır “Sedef” hastalığı yüzünden belirli aralıklarla tedaviye geliyormuş. Günde 2-3 kez hastaneye ziyarete giderdik. Gel zaman git zaman Selman dayı ile de biraz sohbetimiz olmuştu.Babam tedavisi uzun sürdüğü için biraz sıkılmaya başlamıştı.
DÜŞÜNCESİZ ZİYARETÇİLER
Selman dayı bir gün:
“Hacı amca sen dua et Ramazan ayı, yoksa burası insandan geçilmez.
Yat, iyice tedavin olsun sonra gidersin” diye telkinde bulunmuştu.
Sonra başına gelen “komik” bir hikâye anlatmıştı.
“Bir gün yine hastaneye geldim. Yatakların hepsi doluydu. Beni iç kısımdaki iki yataktan birine yatırmışlardı. Yanımdaki hastanın yakınları sabah 9’da tüm ailesi ile birlikte yatağa bir otururlar, gece yarısına kadar gitmezlerdi… 2-3 gün geçti.
Baktım durumda bir değişiklik yok. Hatta hava almak için dışarı çıktığımda, ailece çoluk çocuk kim varsa, hepsi benim yatakta. İçeri giriyorum, tınlayan yok. Ertesi gün sabah erkenden bunlar yine geldi. Onlara bir oyun yapmaya karar verdim. Geceden hazırlıklıydım. Atletimi biraz kirletmiştim.
Odaya girer girmez bunlar, başladım ben kaşınmaya. İki elimle sırtımı, göğsümü, ayaklarımı ne varsa olanca hızla kaşıyamaya başlamıştım…
“Ne oldu Selman amca “dediler.
“Sormayın, benim hastalık yine tuttu” dedim.
Ne yani sende “Sarıcı” yani “Uyuz” hastalığı mı var? dediler.
“Evet 2 Yıldır bu mereti çekiyorum”dedim.
Bir tuttu mu da, saatlerce sürer”dedim.
Aradan 2 dakika geçmeden, karşı yataktaki hastanın yakınları hemen doktorun yanına giderek, taburcu işlemlerini yaptırmışlar.
Daha 10 dakika olmadı ki.
Karşı yatakta kimse kalmadı” dedi.
Apar topar eşyalarını alarak odadan çıkmışlardı” dedi.
Biraz sonra servis sorumlusu asistan geldi.
“Hayırdır Selman amca, ne oldu da birden bunlar tabucu olmak istediler?
“Valla Doktor Bey, bunlar kaç gündür odanın içine dolup taşa taşa beni “Uyuz” ettiler.
Ben de onlara numaradan “Uyuz” hastalığım var dedim.
Dayanamayıp taburcu olmak istediler.
Doktorda bende gülmekten kendimizi alamadık” dedi.
Ne de olsa “Balkan insanı”
Biz Ramazan bayramı nedeniyle babamın ısrarlarına dayanamayıp, bir kaç gün sonra hastaneden ayrılmıştık, ayrılmasına da,
Selman Amca’mız, keskin zekâsını kullanarak hastanede rahat bir tedavi dönemi geçirmiştir diye düşünüyorum.
Vallahi, iyi mi yaptı, kötü mü yaptı?
Onu da sizin takdirlerinize bırakıyorum…
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceHABERLER
6 gün önceHABERLER
10 gün önce