DOLAR 34,5467 0.18%
EURO 36,0147 -0.62%
ALTIN 3.005,411,48
BITCOIN 3417890-0.18863%
İzmir
20°

HAFİF YAĞMUR

12:55

ÖĞLEYE KALAN SÜRE

192 okunma

Tahrikçi Başılar

ABONE OL
03/09/2020 00:55
0

BEĞENDİM

ABONE OL

“Türk her şeye tahammül edebilir. Fakat milliyet ve şerefine tecavüz edilmesine asla.”

Dr. Fazıl KÜÇÜK

 

Son yıllarda bir takım yabancı kuruluşlar, Türkiye’yi doğrudan hedef tahtasına oturttular. Her fırsat ve konuda bildiri veya rapor yayınlayıp ortalık yerlerde dolaşıyorlar. Türkiye’yi ilgilendiren konulara ağırlık vererek iş yapıyor havasına giriyorlar. Bir anlamda uzaktan kumanda ile yönlendirmenin ötesine geçerek yönetmeye çalışıyorlar. Siyasetçiler de raporların özelliklerine göre tepki veriyorlar. Bugüne değin yapılanlar konusunda seslerini yeterince duyurabilmiş olsalardı, onlar da bu cesareti bulamazlardı. Bir başka yanlış ise bu tür raporlara partisel çıkarlar açısından bakılmasıdır. Bu durumda karşı taraf iyice pervasızlaşıyor. Avrupa Parlamentosu’nun yayımladığı rapor, özelde bilinen hususları içeriyor. Mendil büyüklüğündeki ülkenin esareti altında oldukları anlaşılan bu bayların bu ülkeyi memnun ettikleri anlaşılıyor. “Kıbrıs’ın kazanılmış hakları dimdik… İzolasyonların kaldırılması ile ilgili değişiklikler reddedildi” diyerek adeta bayram ediyorlar. Bunun ötesinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin adadan hemen geri çekilmesini ve Maraş’ın geri verilmesini de istiyorlar.

ULUSLARARASI HUKUK

 

Uluslararası hukuktan paylarına düşeni hiçbir şekilde almayanların bu şekilde çağrı yapmalarını doğal karşılamak olasıdır. 1974 yılında yaşananlardan habersiz olanların yargıç rolüne soyunduklarını ibretle izlemekteyiz. O günün koşullarından habersiz olanların, bu gün Türkiye’yi yargılamaya kalkmalarını sizlerin de değerlendirmelerinize sunuyoruz. Hazırladıkları raporla mendil büyüklüğündeki ülkenin de avukatlığını yapıyorlar. Buna karşın anılan kuruluşun başkan yardımcısı Çek Cumhuriyeti’nden Libor Roucek, “Kıbrıs Türkleri’ne büyük bir haksızlık yapıldığını” söylemekle yetiniyor. Çek Cumhuriyeti’nin mendil büyüklüğündeki ülkedeki işgüderinin Birleşik Kıbrıs’ın kurulabilmesi için adada çalışmalar yaptığı biliniyor. Kelin merhemi söylemindeki gibi davranış sergileyen bu kişinin kendi ülkesinin Çek Cumhuriyeti ve Slovak Cumhuriyeti diyerek ikiye bölünme nedenlerine de açıklık getirmelidir. Kıbrıs’ta dili, dini ayrı olan insanları hangi gerekçe ile birleşmeye zorladığını dürüstçe açıklamalıdır. Mendil büyüklüğündeki ülkenin önde gidenleri “Münhasır Ekonomik Bölge Anlaşmaları” ile fiili durum yaratmaya devam ediyorlar. Donanmanın görevini yapması ile bunun önlenemeyeceği bilinmelidir. 1959 – 60 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluş anlaşmaları Kıbrıs Türklerinin haklarının güvencesidir. Yapılması gereken bu hakların sonuna dek savunulmasıdır. Günümüzde durum değişmiştir diyerek uyuşmazlığı çözmeye çalışmak ise art niyetin tipik bir göstergesidir.

Filelefteros gazetesinde, Donny Ayalon isimli İsrailli bir yetkilinin “İsrail’den Avrupa’ya doğalgaz taşınmasının sadece Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın çıkarına değil Avrupa’nın da çıkarınadır” diye konuştuğu haberi yer alıyor. Bu tür yaklaşımlarından geri adım atmamakta ısrar eden mendil büyüklüğündeki ülkeye yasal yollarla dur demek olasıdır. Savaş kışkırtıcılığı yapılmadan uluslararası hukuktan kaynaklanan hakların anlatılması ve savunulması gerekmektedir. BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’un son olarak hazırlayıp Güvenlik Konseyi’ne sunduğu raporunu tarafların olumlu buldukları bildiriliyor. Raporun olumlu bulunmasının nedeni taraflar arasındaki görüş ayrılıklarının kemikleşmiş olmasıdır. Bu raporu “Ne haliniz varsa görün” diye okumak da olanaklıdır. Veya “benden bu kadar yaklaşımının” ağırlık kazandığının onaylanmasıdır.

HAZİRAN AYINA DOĞRU ÇÖZÜM

 

Politis Gazetesi’nde yer alan haberde ise BM’in, Kıbrıs uyuşmazlığının çözümü konusunda Haziran ayına kadar yeni bir yol haritası hazırladığını duyuruyor. Toprak – Mülkiyet ve Güvenlik konularında ortak bir zeminde buluşulamadığı artık gizlenmiyor. Bu gerçek ortalık yerde dururken hazırlanacak olan hangi harita olursa olsun çözüme katkısının olamayacağını kaydetmek durumundayız.

Avrupa Parlamentosu’ndan Bulgaristan ve Polonyalı iki milletvekili geçtiğimiz günlerde kapalı olan Maraş bölgesine girmeye çalıştılar. Rumların kışkırtması ile gerçekleştirilen bu olayla fiili durum yaratılmak isteniyor. Gelinen bu noktada tahriklerle ve kışkırtmalarla sonuç alamayacaklarını birilerinin bu baylara anlatmaları gerekiyor mu ne… Bize üzerinde yaşamamız için canlarını bir gül bahçesine girer gibi vermekten çekinmeyen aziz şehitlerimizi her gün artan bir saygı ve sevgi ile anıyoruz. Aydınlıklar içinde olsunlar…

 

 

 

 

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP