Balkan Günlüğü gazetesinde yazar olarak yer aldığım günden beri pek çok güzel insanla tanıştım. Onlarla dişe dokunur sohbetlerim oldu. Her şey için, özellikle de dostluklarımın nedeni olduğu için Balkan Günlüğü Gazetesi’ne çok teşekkür ederim. 20 Temmuz 2010 tarihinde “Gençlerin Okuması Gereken Yazar: Ahmet Turgut” isimli makalemde Ahmet Turgut’tan bahsetmiştim. O makaleyi kaleme aldığım sıralarda Ahmet Bey ile tanışmamıştım. Hatta makalemin sonuna “ Okuyucularımızın aklına her hangi yanlış bir düşünce gelmesini istemem. Ahmet Turgut beyefendi ile birebir tanışıklığım ve herhangi bir çıkarım yoktur” diye yazmıştım. Makalem gazetede yayınlandıktan sonra kitabın ilk sayfalarındaki mail adresine www.balkangunlugu.com adresindeki linki vermiştim. Ahmet Bey, pazartesi sabahı telefonla beni aradı. Makalemi okuduğunu, gazeteyi incelediğini söyledi. O an kendisiyle tanışma şerefine nail oldum. Büyüklerim ‘Veren el alan elden her daim üstündür’ derdi. Allah rızası için kaleme aldığım makalemden dolayı bir dost kazandım. Yaş itibari ile benden büyük olsa da kendisine dostum diyorum. Çünkü O her zaman okunan ve her yaşta gönlü genç kalan bir yazar olacak. Her işinde Allah’ın (c.c) yar ve yardımcısı olmasını dilerim.
HER YER KERBELA
Aşkın Şehidi romanının yazarından Balkan Günlüğü Gazetesi okuyucularına mesajını ve sevgilerini iletmek istiyorum. Ahmet Turgut’a ulaşmak isteyen okuyucularımız ahmeturgut@gmail.com mail adresini kullanabilirler.
“”Kerbela bizden birilerine sövmek veya sevdiklerimize ağlamamızı değil, onu anlamamızı istiyor. O Kerbela her an, her yerde bizimle. bu yüzden İmam Cafer-i Sadık (Hz. Hüseyin’in 3. nesil torunu ve 6. İmam) der ki, “Her yer Kerbela, her gün Aşura…” Bu sözün kuru bir slogan olarak kalmaması için herkes kendindeki Yezid’i tanımak ve onunla hesaplaşmak zorunda. Aynı şekilde içimizdeki Kufeli ile de hesaplaşmamız gerek. O takdirde bizdeki Hüseyin de açığa çıkacak ve Aşkın Şehidi veya Şahidi olma yolunda ilerleyebileceğiz…” Ahmet Turgut “…Hiçbir ekmek yoktur ki, gerisin geri buğday tanesi olabilsin. Dalında şekerlenen üzümden koruk çıkmaz gayrı. Ne dedem, ne de anam-babam-kardeşim bâtıla biat ettiler. Onların yoluna teslim olmuş şu kalp Hamza’nınki gibi yerinden sökülüp atılmadıkça Hüseyin bâtıla boyun eğmez. Bunu duyanların duymayanlara anlatması dillerinizin vefasını gösterir.” (Aşkın Şehidi Romanı’ndan)
“Ateşlerle dolu yüreğini çelik zırhlar misali muhafaza etmekten artık bitap mı düşmüştü; alabildiğine çatırdıyordu göğüs kafesi… Sanki uykusu dağlar ardına kaçmış, gözlerine ince ince kumlar akmıştı. Gecenin son üçte birinde tek başına Mekke sokaklarını adımlarken, yüreği teniyle yoldaşlıktan vazgeçip öte diyarların izine düşmüştü.” (Aşkın Şehidi Romanından)
“Hüseyin, Düldül neslinden atının üzerindeydi. Rengiyle ihramı andıran sütten ak kıyafetler içerisindeyken sanki yoldaşının kırlığıyla yekvücuttular. Bal rengi gözlerini belirgin kılan kan kızıl başlığıyla Zülcenah’ın üzerinde bayrak gibi dalgalanmaktaydı.” (Aşkın Şehidi Romanı’ndan)
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceHABERLER
6 gün önceHABERLER
10 gün önce