Bu borcun ve ona bağlı özverinin önemli bir kısmını Devletimiz zaten üstlendi. Sorumluluğunu kurumları arasında pay etti. Her kurum ve kuruluş payına düşen kadarıyla 90’lı yıllardan itibaren bölgede yavaş yavaş etkisini daha fazla hissettirir oldular. Bunların başında da Silahlı Kuvvetlerimiz gelmekte. Bölge insanının alnı dik gezmesinin en büyük vesilesi olma şerefi onlara aittir. Diğer bazı kurum ve kuruluşlarda TSK’nın peşi sıra bölgedeki yerlerini aldılar. Sorumluluğun kalan kısmı ise, son zamanlarda önemi global manada giderek artan STK’larda. Böylelikle STK’lar bugüne değin hiç olmadığı kadar önemli bir misyonla burun buruna gelmişlerdir. Balkanlarda yaşayan eş dost ve akrabalarına el uzatmak, yaşamlarını kolaylaştırmak, geçmişin izlerini unutturabilmek için böylesi bulunmaz bir fırsat Balkan kökenli STK’ larımızın kapısına dayanmıştır. Bazıları durumun farkında, bazıları ise değil. Piyasada irili ufaklı, oldukça fazla sayıda Balkan kökenli STK var. Yeterince organize olamamış, çoğunlukla da birbirinden bi haber vaziyetteler. Maalesef ki, bir kısmı da tabela derneği olmaktan öteye gidememiş.
DAĞINIK TABLO
Görünüm itibariyle Balkan kökenli STK’lar başta İzmir, İstanbul ve Bursa olmak üzere diğer illerimizde de oldukça dağınık bir tablo çizmektedirler. İzmir Milletvekili Sn. Rifat Sait’in çabalarını görmezden gelirsek, manzara bu. Hazır yeri gelmişken, Sn. Sait’in çözüme endexli, oldukça radikal icraatlarına kısa kısa değinmek isterim. Sn. Vekil, Balkan coğrafyası için el birliğinin önemini bilen yegâne isimlerden. Bu uğurda oldukça fazla enerji sarf edenlerin başını yine kendisi çekiyor. İçişleri Bakanlığının kayıtlarında mevcut 400 kadar Balkan-Rumeli ve Muhacir Sivil Toplum kuruluşları ile temasa geçerek, 28 Kasım günü, Cumhuriyet tarihinde ilk kez, TBMM çatısı altında toplamış olması bile önemli bir hizmettir. Devamında ise “BalkanAnadolu” isimli yeni oluşturulan STK gelmekte. Adı geçen STK’nın “Fikir Sofrası” adı verilen istişare toplantılarının üçüncüsünü geçtiğimiz günlerde İzmir’ de gerçekleştirmesi ve bu toplantıların her on beş günde bir tekrarlanacak olması Balkanlar adına umut var olunması için geçerli bir diğer önemli hizmet. Hayata geçirilmesi düşünülen Balkan Parlamenterler Asemblesi (BALPA) için ise TBMM’de düğmeye basıldığı kendisinin ifadesidir. Balkanlar konusunda başta İzmir olmak üzere Türkiye çapında geniş bir alanı içine alacak olan “Balkan Sanal Havuzu “ oluşturma çalışmaları v.b., Balkanların makus talihini yenmek adına sevindirici gelişmelerdir. Üzüldüğümüz tek nokta ise böylesi hizmetlerin yıllardır hayata geçirilememiş olması, bugünlere dek sarkmasıdır. Gelinen bu noktada ki tek teselli de “zararın neresinden dönülürse kardır” misali, insanımızın kara geçtiği günleri nihayet görmektir.
COĞRAFYANIN SORUNLARI
Değişik periyotlarda Balkan coğrafyasının değişik yerlerinden mübadele ya da göç sebebiyle ülkemizin farklı illerine yerleşen veya yerleştirilen Balkan kökenli insanımızın böylesine dağınık görüntü sergilemesi birçok açıdan mahsurludur. Mahsurların başında da, Balkan coğrafyası, Batı Trakya, Rodos, Girit ve On iki ada v.b. yerlerde yaşayan soydaş ve dindaşlarımızın hemen her alandaki dağ gibi biriken sorunlarına dair çözümü geciktirmesi gelmekte. Çözüm sürecinin hızlandırılması yolunda ki ilk iş hepimize düşmekte. Siyasi erke gerekli telkinler siz STK’lar tarafından verilmelidir. Eşgüdümden yoksun gayretler, yola düşe kalka devama sebebiyet verir. Gereğinden fazla efor sarf edilmesine, dolayısıyla da kaynak ve imkanların israfına neden olur. İlk bakışta bunca parçalanmışlığı, ülkemiz içerisinde Balkan birliğinin tesis edilmediğinin en büyük göstergesi olarak görmemiz sanırım isabetli olur. Bunun da değişik sebepleri var elbet. Bir kısımları siyasi görüş ayrılıklarından bir araya gelemiyor, diğer bazı kısımları ise diğer bazı uzlaşamadıkları noktalardan dolayı bir arada duramıyor. Her bir STK değişik nedenlerden ötürü konuları farklı noktalara çekebiliyor. Ortak hedefe yönelik, akılcı, etkili, sürdürülebilir icraatlarını istenilen seviye ve kıvamda sergileyemiyorlar. Balkanlara dair yeterince orijinal çözüm önerileri üretip hayata geçirilemiyor. Sivil toplum yararına düşünülen faaliyetler belli kalıpların dışına maalesef çıkarılamıyor. Fasit bir daire içerisinde verimsiz sonuçlarla gereksiz zaman kayıpları yaşanmakta. Bunların ışığında diyebiliriz ki, STK’larımız Avrupa ya da Amerika’daki benzerlerinin seviyesinden henüz oldukça gerilerdedir. Aynı durum Balkan coğrafyasında oluşturulan STK’ lar için de aynıyla vakidir. Öncelikle bu ara en kısa zamanda kapatılmalıdır.
HABERLER
16 saat önceHABERLER
16 saat önceKÖŞE YAZARLARI
4 gün önceKÖŞE YAZARLARI
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
15 gün önce