Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde bahse konu edilen Garajgal Kalesi Şehitliği ile ilgili Deli Mehmet Efsanesi de Balkan efsaneleri arasında önemli yer tutmaktadır. Efsane Seyahatname’de şu şekilde yer almıştır: Garajgal kalesini kâfirler kuşatır. Deli Mehmet kapıyı açtırıp düşmana hücum eder. Diğer Müslüman gaziler de çıkıp düşmana müthiş bir satır vururlar. Bu sırada Deli Mehmet de şehit olur ve başını bir kâfir keser. Deli Hüsrev denilen arkadaşı,
Mehmet’i başsız yerde yatar görünce “Bre hey gidi deli, bugün kurban bayramında Hak yolunda kurban oldun. Böyle niye yatarsın, bre koma, kâfir başını götürür…” deyince hemen Allah’ın emriyle başı kesilmiş olan Deli Mehmet derhal yerinden kalkıp başını kesen kâfire yetişir. Sağ eliyle aşağıya çekip bir muştu vurur ki, kâfirin başı hurdahaş olur. Hemen Deli Mehmet, Küffar içine girip önüne gelene muşta vurur, yere serer. Düşman bunun üzerine kaçmağa başlar. Bütün gaziler düşmana öyle bir satırlar vururlar ki kimse kurtulmaz. Deli Hüsrev şehit olur. Deli Mehmet gelir, Deli Hüsrev’i kucaklar öylece kala kalırlar.
DRİNA KÖPRÜSÜ EFSANESİ
Bosna – Hersek’e bağlı Vişegrad kentinde Drina ırmağı üzerinde yaptırılan asıl
adı Sokullu Mehmet Paşa Köprüsü olan fakat İvo Andriç’in bir romanı nedeniyle Drina Köprüsü adı ile anılan köprü üzerinde geçen bir efsanede bu hafta sıra. Efsane şu şekilde; Drina Köprüsü yapılırken, bir su perisi, köprünün yapılmasına sürekli engel olur. Mimar Rade’nin gündüz yaptığı yerler gece yerle bir olur. Bu durum günlerce devam eder. Sonrasındaki bir gün de suların derinliklerinden, gaipten bir ses gelir; Mimar Rade, “Stoya (dur)” ve “Ostoya (kal)” isimlerinde, biri kız diğeri erkek olan ikiz kardeş bulup köprünün ortasındaki sütunların içine koyup örerse, inşaat devam edecektir. O gün bu gündür bu çocuklar bütün Bosna’da aranmaya başlanır ve getirene büyük armağanlar verileceği vaat edilir. Sonunda, ücra bir köyde, şartlara uygun bir ikiz kardeş bulunur ve alınıp köprüye getirilir. Yavrularının acısına dayanamayan anne, çocuklarının peşinden gider. Bu arada Mimar Rade çocukları sütunların içerisine koyup ördürmüş, fakat annelerinin gelip, bunlara süt verebilmesi için aralarda büyük boşluklar bırakmıştır. Gözü yaşlı anne her gün gelip, bu boşluklardan çocuklarını emzirir. Daha sonra bu duvarlardan “ana sütü” sızmaya başlar. Bu süt belirli mevsimlerde, taşın üzerinde, silinmez bir iz olarak kalır. Bugün, sütü olmayan emzikli anneler, sütundaki bu izleri kazıyıp toz haline getirerek kullanırlar.
BOSNA AYVAZ DEDE EFSANESİ
Ayvaz Dede, Sarı Saltuk gibi, irşad maksadıyla Fatih Sultan Mehmet devrinde, Anadolu’dan kalkıp (Akhisar) bölgeye gelen Horasan erenlerinden, Alperen bir derviştir. Ajvatovica, orta Bosna da, Bugojno ve Kladanj (Donji Vakuf kasabası ) yakınında bir dağa yerleşmiştir. Zaman içerisinde, Ayvaz Dede, Bogomiller`in yaşadığı bu dağı mesken tutar. Maişetinin devamı maksadıyla da değirmencilikle uğraşır. Kısa zamanda tüm Boşnakların sevgisini kazanır; kimin bir derdi, tasası ve sıkıntısı olsa Ayvaz Dede’nin kapısını çalarmış. Uzun süren kuraklık döneminde susuzluk nedeniyle Boşnaklar, hayvanlarıyla birlikte kırılıp giderler. Çaresizlik içinde Ayvaz Dede’ye başvururlar. Yörede bulunan dağ misali büyük bir kaya vardır ve suyun önünde doğal bir set gibi durmaktadır. Boşnakların yaşam alanlarına akacak suyun önünde adeta dev bir engeldir. Boşnaklar, Ayvaz Dede’den bu suyu kendilerine ulaştırmasını isterler.
Ayvaz Dede’ de buna mukabil, halkın kıtlık çektiği, hayvanların susuzluktan telef olduğu bölgeye suyu getirmek maksadıyla inzivaya çekilir. 40 gün 40 gece ibadet eder. Allah’ a (c.c.) yalvarıp yakarır. Ayvaz Dede, bir gece, uykusunda iki koçun birbiriyle çarpıştığını görür. Boynuz sesiyle uykusundan uyanan Ayvaz Dede, bir anda karşısında yarılan dağ büyüklüğündeki kayadan gürül gürül ırmağın aktığını görür. Böylelikle bölge suya kavuşmuş olur. Bu olayı duyan çok sayıda insan da hiçbir baskı ve tesir olmadan kendiliklerinden Müslüman olur. Beş yüzyıldır aynı bölgede düzenlenen şenlikler, bir bakıma bu bölgedeki insanların Yüce Dinimiz İslam ile şeref yâd olmalarının kutlanması için düzenlenmektedir. Müslümanlar kadar Hıristiyanların da inandığı efsanenin kahramanı Akhisarlı Ayvaz Dede’nin suyu bulduğu ve mezarının da yer aldığı dağın etekleri, günümüzde de her yılın Haziran aylarında on binlerce kişiye ev sahipliği yapmakta. Dualar edilip namazlar kılınmaktadır.
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önce