DOLAR 34,5467 0.18%
EURO 36,0147 -0.62%
ALTIN 3.005,411,48
BITCOIN 3402449-0.75508%
İzmir
20°

HAFİF YAĞMUR

12:55

ÖĞLEYE KALAN SÜRE

655 okunma

Balkan Fıkraları – 8

ABONE OL
27/07/2013 11:37
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Tİ-Pİ

   

   

İki yaşlı Rumelili bir kahvehaneye gider. Kahvehane kalabalıktır. Garson yanlarına gelir. Ne içeceklerini sorar. İhtiyarlardan biri kıt Türkçesiyle; “İki çayçe (iki çay)” der. Garson; Çayçe ne? diyerek sorduğunda, bizim ihtiyarlardan biri “ Çay more der.

Dedik ya kahve kalabalık. Garson tam anlamamış olmalı ki, tepsi elinde bir tane çay ile gelir. Tepsideki çayı birine uzatır. Bakar ki tepside bir çay var.  Kendisine uzatılan çayı içmek istemez ve nezaket olsun diye eliyle arkadaşını göstererek; ” Ti-Pi “ der.

Garson işaret edilen kişiye döner. O da aynı nezaket düşüncesiyle eliyle arkadaşını gösterir. ” Ti-pi “ der. Garson elindeki çay tepsisini bir ona bir diğerine döndürmekten bıkar ve sinirlenir;

“Başlarım sizin Tİ-Pİ-nize! İçerseniz için şu çayı, çay buz gibi oldu” der.

 

(*)Ti-pi: “ Sen iç ”

 

                          

TEŞEKKÜR

 

Memleketten Türkiye’ye yeni göç eden Arnavut Aco, çevresine iş bulamamaktan yakınıyormuş. Günlük ne iş olursa yapar evine harçlık getirirmiş. O gün yine canı sıkkın vaziyette evinden iş aramak için dışarıya çıktığında, mahallenin muzip berberi Arnavut amcaya her zamanki gibi takılır

“Ne gezersin boş boş Aco? Bak karşı eve odun geldi, taşımak için adam arıyorlar. Git bi sor belki sana taşıtırlarda para kazanırsın” demiş.

Arnavut Aco gitmiş evin kapısını çalmış, “Ben odunlarınızı taşırım” demiş.

Ev sahibi bayan;

“Ne kadar istersin?”

“10 lira isterim”

“Olur amca. Taşı bakalım odunları”

Arnavut Aco, akşama kadar büyük bir dikkat itina ile bütün odunları içeriye taşıyıp dizmiş. İş bitince yapılan işten memnun kalan kadın, 10 liraya anlaştığı halde Arnavut Aco’ya 20 lira vermiş ve ayrıca çok teşekkür etmiş. Eve dönerken muzip berber yine takılmış Arnavut Aco’ya; “Taşıdın mı odunları?”

“Taşıdım, 10 liraya anlaşmıştık ama iş bitince bana 20 lira verdi. Bi de çok teşekkür etti”

Muzip berber; “Ne teşekkür’mü? etti. Eyvah, demek teşekkür etti?”

Aco, ” Teşekkür kötü bir şey midir?” diye sormuş daha cevabını beklemeden, soluğu doğru kadının evinde almış. Kapıyı çalmış kadın Arnavut Aco’yu görünce, “ Buyur amca demiş”

“Ben sana Teşekkür ederim ”demiş Aco…

Kadın; “ Olur mu amca? Odunları sen taşıdın, dizdin. Çok yoruldun. Asıl ben sana tekrar teşekkür ederim” demiş. Bunun üzerine daha çok sinirlenen Aco; “Ben senin sülalene Teşekkür ederim ”demiş. Dönüşte berber sormuş.

“Ne yaptın Aco?”

“Ne yapıcam;  O bana teşekkür, ben ona teşekkür…

Ben da en sonunda “Onun sülalesine teşekkür ettim” demiş.

Havva KARAKAŞ

 

AH AMİCECİM AH

 

Rumelili Mehmet’in babası ölmüştür. Cenazenin başında Amcası İsmet Aga dua ederken, bir yandan da taziye için gelenler ile ilgileniyordu. Cenazenin diğer yan tarafında ise Mehmet’in amcasının kızları, amcalarının ölümü üzerine feryat edip ağlıyorlar!

“Ah Amicecim ah nasi biraktın bizi? “

Bunu gören Mehmet’te başlamış feryat etmeye;

“Ah Amicecim ah nasi biraktın bizi?”

Cenazenin başında bekleyen Mehmet’in amcası İsmet Aga yeğeni Mehmet’e kızarak, kalabalığın içinde ensesine bir tane şaplak atar ve şöyle der;

“More ağlayeceksan duzgin ağla, gebertmeyim şindı seni.

Ben mı üldim? Baban mi üldi? “Ah Amicecim” diye ağleysın”

 

 

KOKLA BAKİM HATUN

Mürsel Kahya’nın hanımı Nayme Abla burnundaki eti aldırmak için bıçak altına yattığında, Mürsel Kahya nezaketin gereğini yerine getirmeyi asla ve katiyen ihmal etmemiştir. Ameliyattan sonra elinde bir demet çiçekle çıkmıştır bunca yıllık karısının karşısına.

Ah, bir de konuşmasını bilse ne güzel olacaktı:

“Kokla bakiym çiçekleri hatun! Burnun çalışiyö mü?”

Akın Üner

 

DAYILARDA NAMAZ KILAR MI?

 

Bizim Sülman Aga’nın öbür tarafla pek derdi yok. Ramazan’da alkol almaz, denk gelirse Cuma’ya gider. Bir de konu komşunun cenaze namazlarını aksatmaz; o kadar. Bir akşam, kız kardeşinin akşam yemeği davetine icabet etmiş. Eh, enişte Hacı, yemek faslından sonra “hadi bakalım kızanlar, namaza” deyince, ev ahalisi hep beraber kıbleye dönmüş. Ne yapsın Sülman Aga’cık, o da cemaate uymuş, durmuş namaza. Dayısını ilk kez namaza durmuş gören altı yaşındaki yeğeni, gördüğü manzara karşısında şaşırmış tabii:

“Anaaaa! dayılar’da namaz kılarmış demek ki!”

Akın Üner

 

MİSTİFA ENİŞTE

 

Mistafa Eniştem hacı adamdır. Namazını ekseri camide kılar. Geçen akşam evden çıkarken “Namaz vakti geldi, ben camiye gidiööm.” dedi. Bendeki de zevzeklik işte:

“Benim için de dua et!” demiş bulundum.

Mustafa eniştem şöyle bir döndü bana ve Şaaaak diye yapıştırdı lafı;

“More kendisi neredeymiş diye sorarsa ben ne deyvereyim?”

 

Akın Üner

                                

 

DİKKAT BİZDE DE VAR

 

Rumelili bir gurbetçi, uzun yıllar çalıştığı Almanya’dan kesin dönüş yapmıştır.

Birikimlerinin bir kısmı ile İzmir’in Çeşme ilçesine bağlı sahil köylerine yakın bir siteden, bahçesi olan yazlık satın alır. Ev eski olduğu için, tadilat, boya, badana ne varsa tekrar yapılır. Eşyalar yenilendikten sonra, sıra bahçe düzenlemesine gelir. Bahçe işinden pek anlamasa da, site görevlisi ile beraber bahçeyi kendi zevkine göre yapmak ister. Satın aldığı yazlığın yan komşusunun bahçesine bakmaya gider. Gitmesine gider de, bahçenin girişindeki köpek kulübesi üzerine yazılan yazı dikkatini çeker. “Dikkat köpek var”

 Köpek korkusu ile biraz uzaktan da olsa komşunun bahçesini iyice gözden geçirir ve site görevlisi ile beraber kendi bahçesini düzenlemeye başlar. İlave toprak atılır. Çiçek ve yeni meyve ağaçları ekilir. Bahçenin etrafı tahta çit ile çevrilir. Bahçeye bir de komşusu gibi köpek kulübesi yapar ve üzerine şöyle bir not yazar.

 

 “Dikkat bizde de var”

 

 

EYÜP VAR MI?

 

Rumelili Eyüp Aga, Manisa’dan direk otobüs olmadığı yıllarda Makedonya’da bulunan yakınlarını ziyaret etmek için İstanbul’a oradan da Makedonya’ya geçecektir. 8 saatten fazla süren yolculuk sonrası otobüs İstanbul’a varır. Otobüs’ün muavini garaj harici yolda inen yolcu olabilir düşüncesiyle yolculara seslenir. “Üsküdar inecek var mı?” Kimseden ses çıkmaz.

“Kadıköy var mı?”

Yine ses yok.

Otobüs bir süre daha yol aldıktan sonra muavin yine seslenir;

“Eyüp var mı?”

8 saatlik uzun bir yolculuk sonrası yarı uykulu bir vaziyette orta sıradaki yerinden fırlayan Eyüp aga, yolcuların şaşkın bakışları arasında bağırarak;

 

BURDAAAAAAAAAAAAA” der.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP