SİPARİŞ
İki Rumelili ve Manisa’daki çok yakın bir iş arkadaşları, Üsküp’e gezmeye gider.
Kısa bir gezi turu yaptıktan sonra, bir şeyler içmek için en yakın bir cafeye otururlar. Garson gelir, siparişlerini alır. Rumelilerden birisi;
“Ena pivo (*) ”
diğeri de;
“Ena sokçe (*) ” der.
Arkadaşları Makedonca bilmediği için canı kola içmek ister ve garsona eliyle işaret ederek;
“1 Kola (*)” der.
Garson önce içki ve meyve suyunu getirir.
Arkadaşları kolası gelecek diye beklerken, garson çalışır vaziyette bir araba getirir!
*Pivo: İçki
*Sokçe: Meyve suyu
*Kola: Araba
KONTÖRÜM YOK
Yaşlı bir Boşnak telefoncuya gider. Cep telefonundan çok kontör gittiği için nedenini öğrenmek ister?
“More benım tilefonin kuntirlari niye çok gideyi?
Telefoncu; “Amca telefonun hangi GSM şirketine ait ise oranın müşteri hizmetlerini ara ve oraya sor” der.
Telefoncudan müşteri hizmetleri numarasını alan Boşnak amcamız, müşteri hizmetlerini arar bir kere çaldırır ve kapatır. Telefoncu sorar;
“Amca niye aramadın?”
“More fazla kuntirim yokti. Çaari biraktim. Unlar benı arasin!”
STAR GAZETESİ
Makedonya Viduşe köyünden yaşlı bir amcamız rahatsızlığı sebebiyle Manisa
Devlet Hastanesi’ne yatmıştır. Yatış işlemleri yapıldıktan sonra eşine dönerek yarı Türkçe yarı Makedonca “Zemay mi ena gazeta STAR. Dane mi ses tegat duşava ” der.
( BANA BİR STAR GAZETESİ AL CANIM SIKILMASIN )
Makedonca STAR kelimesinin anlamı ” İHTİYAR “ demek olduğu için, yaşlı teyzemiz gazete almak için hastane yakınındaki tüm gazete bayilerini gezer. Ama gazete alamadan geri gelir. Eşi sorar: “Mori star gazeta buldun mi?
“Yok more bulamadim. Gazetacilarin epsina surdim. (h)iç biri İHTİYAR GAZATESİ satmiymiş!
TREN VE NAMAZ
Bir Boşnak vakit zamanında Belgrad’a gitmiş. Saray Bosna’ya dönüş için tren bileti almış. Tren’in kalkmasına daha çok vakit var düşüncesi ile öğle namazını kılmaya gitmiş. Aksilik ya tren vaktinden bir kaç dakika önce gelmiş. Perondaki yolcuları alıp gitmiş. Bizim Boşnak Tren’in gittiğinden habersiz beklerken görevli gelip sormuş;
“Ne bekliyorsunuz?”
“Treni”
“Tren gitti”
“Gidersa gitsın more. Bilet benım elimda. Bir sunraki treni beklar ona binerım”
PARDON
Rumelili yaşlı bir teyzemiz elinde yumurta sepeti ile evine giderken yolda adamın biri koluna çarpar. Sepet yere düşer ve yumurtalar kırılır. Adam kibarca “PARDON” der.
Yaşlı teyzemizin Türkçesi zayıftır.
PARDON ne demek anlamaz ve Makedonca şöyle der.
“Pardi ne pardi yayçata ti sakam”(*)
(*)İster yellen ister yellenme, ben yumurtalarımı istiyorum.
GORBAÇOV
Makedonya Jirovniça köyünden olan Tevfik Usta, karo ve fayans işçiliği konusunda Manisa’da sayılı kişilerden biridir. Bir gün Maliye’de çalışan birinin fayans işlerini yapar. İşi yaptıran kişi Tevfik Usta’nın işini pek beğenir. İş bitimi Maliyeci;
“Tevfik Ustacım bir gün maliyeye işin düşerse beni bul. Sana yardımcı olurum” der. Bir süre sonra Tevfik Usta’nın özel bir işi dolayısıyla Maliye’ye gitmesi gereklidir. Maliyeci kişi aklına gelir ama ismini hatırlayamaz. Aklında kalan tek şey, maliyecinin kafasının sol tarafındaki lekedir. O aklına gelir. Maliye’ye gider, danışmaya sorar;
“More ben birini arayim burda çalişaymiş”
“İsmini biliyor musunuz?”
“Yok more ismini bilmiym da yaliniz “GURBAÇOV” gibı kafasinin sol tarafinda bir leke varidi. Ben o kişiyi ariyim. (H)angi katta çalişiy!
ARAŞTIRMA-İNCELEME
2 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceHABERLER
6 gün önceHABERLER
11 gün önce