ENSARİ
Makedonya’nın Strumica kazası Radoviça köyünden göç eden berber Hasan, İzmir Karşıyaka semtinde berber kalfalığı yapmaktadır. Bir gün dükkânda çalışırlar iken, ustası duvara çivi çakmak için Hasan’a seslenir:
-Hasan bak bakalım dışarıdan bana bir çivi bul getir.
Hasan dışarı çıkar ve biraz sonra elinde çırpı ile tekrar içeri girer ve:
-Buyur usta der.
-Ben senden çivi istedim. Bu ne ulan Hasan?
-Çiviii usta.!
-More Hasan bu çivi değil, çırpi çırpi.
Hasan cevap verir:
-Usta desene Ensari isterim diye.
TEPİNME AMA
Strumicalı berber kalfası Hasan’ın çalıştığı dükkana tıraş olmak için müşteri gelir. Ustası müşteriyi Hasan’ın tıraş etmesini istedi. Müşteri berber koltuğuna oturdu. Hasan havluyu müşterinin boynuna sararak, sabunu köpürtmeye başladı. Sabun müşterinin suratında iyice köpürdükten sonra tıraşa başladı. Bu arada müşteri biraz kıpırdayacak gibi oldu. Kalfa Hasan hemen müdahale ederek;
-Tepinme ama diyerek ikaz eder.
Müşteri bunu duyunca ayağa kalkar ve havluyla yüzündeki sabun köpüklerini silerek sinirli bir şekilde Hasan’a bağırır:
-Ulan ben beygir miyim eşek miyim. Niye tepinecekmişim?
SATAŞMAK
Makedonya’nın Radoviş kazası İzleva köyünden Bekir Aga’nın oğlu Necip, yeni göç ettiğinden dolayı ilk iş olarak İstanbul Bayrampaşa’da bir nalbur dükkânı açmak oldu. Bir gün dükkânda bazı marka boyaların eksik olduğunu fark etti ve boya siparişi vermek üzere çarşıya doğru yol aldığı sırada, çarşıda dükkân komşusu Tokat’lı Ali Usta ile karşılaşır. Ali Usta Necip’i görünce sorar:
-Veli ustayı gördün mü Necip?
-Gördüm gördüm. Az önce onunla Sataştım.
Tokatlı Ali Usta hayretler içinde tekrar sorar:
-Niçin sataştın be Necip. Ne yaptı ki sana?
-(H)iç bir şey yapmamiş idir. Sadece sataştik o kadar.
-İyi de durup dururken niye sataştınız. Ben onu anlamadım.
-Yok öyle deyil be. Sadece sataştık diyom niye anlamazsın!
(Necip Usta ile bir türlü anlaşamayan Tokatlı Ali Usta Sataşmanın Rumeliler arasında Rastlamak olduğunu nereden bilebilir ki? )
DAYAN
Bizim oralardan balıkçi Mahmut Pehlivan emekli olmuş, günlerini evinde geçirmeye başlamıştı. Emekliliğin tadını çıkarayım derken canı sıkılmaya başlamıştı. Bir gün Kamyonu ile inşaatlara kum çeken arkadaşını buldu ve ona muavinlik yapabileceğini söyledi. Tokat’lı olan şoför arkadaşı:
-Yarın sabah erkenden gel. Arabayı çalıştırırız. Torbalı’ya kum çekeceğiz dedi. Mahmut pehlivan o saatte buluşma yerine gitti. Şoför arabaya bindi. Arabayı çalıştırmaya başladı. Aksilik bu ya araba bir türlü çalışmıyordu. Mahmut Pehlivan:
-A be neye tutuşmaz bu meret?
Biraz uğraştıktan sonra, zor da olsa arabayı çalıştırmayı başarmışlardır. Pehlivan Mehmet:
-Tutuşti, tutuşti(çalıştı) diye bağırır. Hemen yola koyulurlar. Torbalı’ya vardıklarında kum ocağındaki kepçe onları bekliyordu. Kamyon bir kaç kepçe de hemen dolmuştu. Şoför kamyona bindi ve bizim Pehlivan’a seslenerek:
-Pehlivan sen arkada dur. Ben şimdi geri geri geleceğim. Arkadaki eve çarpmıyalım. Sen bana muavinlik yap.
Kamyon geri geri gelmeye başladıkça Pehlivan;
-Gal, gal (gel gel) diyordu.
Kamyon geri geldikçe neredeyse arkadaki eve vurmak üzereydi. Pehlivan bu kez bağırmaya başlar:
-Dayan dayan.
Şoför ” Dayan ” sesini duydukça geri gelmeye devam ediyordu.
Telaşlanan bizim Pehlivan:
Abe sana dayan derim. Niçin dayanmazsın? demeye fırsat kalmadan kamyon evin duvarına çarpar.
Şoför bizim Pehlivan’a kızarak:
-Niye o kadar bana ısrarla dayan dayan dedin. Bak gördün mü senin yüzünden evin duvarını yıktık.
Bizim pelivan yine ısrarla ” Ben sona o kadar dayan dayan dedim. Sen inat edip dayanmadın benim hiç suçum yok” der.
(Tokatlı kamyon şoföre nereden bilecek ki? Dayanmanın Rumeliler arasında DUR demek olduğunu!)
Bu haftaki fıkra ve öykülerimiz İzmir eski milletvekillerinden Sayın Kemal Vatan’ın “Rumeli-Balkan fıkralarımız ve ilginç öykülerimiz ” adlı kitabından alıntı yapılmıştır.
HABERLER
2 gün önceHABERLER
2 gün önceKÖŞE YAZARLARI
5 gün önceKÖŞE YAZARLARI
10 gün önceKÖŞE YAZARLARI
16 gün önce