Küçük, uzun dar sokaklarda sıralanmış beyaz kare şeklindeki evler, Plaka’daki diğer evlerin stilinden çok farklıdırlar. Hemen içinizde Kikladi adasında bulunduğunuza dair bir duygu kaplamaktadır. Anafi posterleri ise yanılsamayı daha çok yoğunlaştırmaktadır.
Sophia Nikolaou
Yunanistan hükümdarı Bavyera Kralı 1840 yılında, yeni kral için, yeni bir saray inşa etmek için ülkenin en iyi inşaatçılarını çağırdı. İnşaatçılar Anafi Kiklad adlı küçük bir adadan gelmişler. Fakat yetkililer hiçbir konaklama sağlamadıkları için onlar kendi evlerini Ege’deki ki evler şeklinde inşa etmek zorunda kalmışlar: kayalık bir tepe üzerinde kente stratejik bakış açısı olan ve doğal afetlerden korunan yapılar inşa etmişler.
ANAFİOTİKA’NIN GİRİŞİ
Tepe Akropolis kayasıydı, konumu ise Plaka olarak adlandırıldı. Plaka’nın yukarı ki kısmı (bugünkü eski kent Atina) Anafiotika olarak tanınmaya başladı. Kısa bir zaman sonar Kikladi adasının çoğu buraya çalışmak için geliyorlardı, çünkü burada yetenekli işçiler, marangozlar, taş yontucuları ve özellikle mermer işlerini yapanlara ihtiyaç varmış. Anafiotika’da bir yerleşim yeri Tiniaka adını taşımaktadır (ismi Tinos adasından gelen) ve 19 yüzyıl neoklasik döneminin mermer inşaatı ile Atina ziyaretçileri için cazip bir görünüşü ifade etmektedir. Fakat insanların çoğu işçilerin yaşadıkları mütevazı evlerden habersizlermiş ve arkeologlar evlerin çoğunu arkeolog kazılarıyla yok etmişler. Ve bugün yaklaşık olarak 45 eve korunmuş ve Plaka’nın daracık sokaklarında gizlenmiş olarak rastlayabilirsiniz. Trasilu caddesinden düz yürüyün, Akropol metro istasyonunun karşısında Aziz Gorgiya kilisesine, daha doğrusu Anafiotika’nın girişine varacaksınız. İlk karşılaşacağınız sürpriz Ege’nin mimarisi olacak. Küçük, uzun dar sokaklarda sıralanmış beyaz kare şeklindeki evler, Plaka’daki diğer evlerin stilinden çok farklıdırlar. Hemen içinizde Kikladi adasında bulunduğunuza dair bir duygu kaplamaktadır. Anafi posterleri ise yanılsamayı daha çok yoğunlaştırmaktadır. Bir başka benzersiz özellik de evlerin numaraları: Döneminde ilk inşa edilen ev 1 numara ile işaretlenmiş, ikincisi birkaç metre uzaklıkta olsa bile 2 numara ile işaretlenmiştir. Evler bugün ada sakinlerinin acilen yerleşmesi için yapılan kil evlerin kalıntıları üzerinde inşa edilmiştir. Bazı durumlarda evler kayaların yarısına kadar yapışmaktadır.
KİKLADİ ADASI SAKİNLERİNİN GELENEĞİ
Aslında en şaşırtıcı gerçek de Anafiotika’nın sakinleri hiçbir zaman evlerini terketmek istememeleri ve nesiller boyunca orada yaşamalarıdır. Plaka ise bunun tam tersi, uzun dönem boyunca, 1980’lere kadar yani restorasyon dönemine kadar hiç dokunulmamış, (nüfusu ise hemen kendi yerlerini satıp gitmeye hazırlarmış). Plaka ise bu süreci nazik sessiz mahalleye dönüştürmüş, fakat emlak fiyatlarını göğe yükselterek burası sadece zenginlerin yaşayabileceği bir yer oldu. Fakat bu Anafiotika için geçerli değildir. 55 yaşında burada doğan ve ailesi ile yaşayan sakin “Evet, fiyatı ödemek zorundayım“ şeklinde konuşuyor. “Biz küçük köyümüzü seviyoruz fakat her zaman kendimizi ihmal edilmiş hissediyoruz. Devamlı olarak elektrik enerjisi ve su tedariki problemimiz oluyor. Sakinler çoğu zaman küçük dar sokakları su bastığını bunun nedeninin ise kayanın drenajı olmamasına bağlıyor “
33 yaşındaki diğer bir sakin ise “Ama her şeye rağmen biz burayı terk etmek istemiyoruz. Her gün aşağıdaki şehir kalabalığına iniyor, işimize gidiyor ve akşam eve döndüğümüzde beynimiz yine kendi sakinliğe bürünüyor“ şeklinde konuşuyor. Genç ve yaşlılar bu küçücük toplumda rahatça yaşıyorlar. Bu yerleşim yeri 1920 yıllarında Küçük Asya’dan gelen fakirlere de ayrıca barınak sağladı. Çeşitli sanatçılar ve göçmenler buraya yaşamaya gelmişler ve zamanla bu sakin hayata alışmışlar. Mimarlar, sosyologlar ve çok sayıda araştırmacı bu bölgenin eski ve modern, kentsel ve kırsal benzersiz kombinasyonu üzerinde çalışmalar yaptılar. Bazen kamera beraber eğlenme anlarını yakalamaktadır. Günün sonunda kadeh tokuşturan komşular, onlara hemen eşlik etmeye gelen Atina serenadı çalan müzik adamı ve hepsi beraber şarkı söylemektedirler. Bugün yürüyüş yaptığım esnada ise karşıma yeni doğan bir komşu çocuğunun doğumunu kutlayanlara rastladım.
Tüm sorunlara rağmen bizim bu hayat yaşayış standardına hayran kalmamız lazım. Atina beton şehrine dönüştükten sonra nüfus topluluk duygusunu, insanlara yardım etme duygusunu kaybetmiş bir nesil oluşmuş. Bugün bunları konuşmak için çok geç çünkü çözmemiz gereken başka çok daha ciddi problemlerimiz var. Ama her şeye rağmen bu insanların şansları olduğuna inanıyorum. Eğer Anafiotika’yı ziyaret edeceksiniz sessiz olmanız lazım çünkü burası konut yerleşim yeri. En iyisi burasını yaz mevsiminin erken akşam saatlerinde, hayatın açıkça yaşandığı zaman diliminde ziyaret etmek. Burada daha fazla bahçelerde ve ya daracık sokaklarda oturanlar ve her geçen turiste gülümseyen ve selam veren insanlara rastlamanız kaçınılmaz!
Balkon3 web sitesinden alınmıştır
HABERLER
2 gün önceHABERLER
2 gün önceKÖŞE YAZARLARI
5 gün önceKÖŞE YAZARLARI
10 gün önceKÖŞE YAZARLARI
16 gün önce