Stracin köyünü, Galiçnik, Vevçani, Brayçino, Koleşino ve diğer köyler gibi Makedonya’nın turistik haritasında bulamazsınız. Köyün sunacak bir şeyi yok mu? Birkaç saatlik bir gezi ile Stracin’de en az 14 ilginç nokta bulmanız mümkün!
GOCE TRPOVSKİ
Bulgaristan’a giden ana yol üzerinde bulunması nedeniyle, Stracin köyü Makedonya’da çoğu için bilinen bir köy. Daha doğrusu, Stracin köyü, Pitoresk şehir Kratova’ya, güneyde doğal anıt Kuklica ile Kriva Palanka, “Az. Joakim Osogovski” manastırı ve doğuda Bulgaristan’a giden yolun tam kavşağında yer almaktadır (yerliler bu noktayı Çatal diye adlandırmaktadır). Eski yol tam da köyden geçmektedir, dolayısıyla 1989 yılına kadar sürücüler düzenli olarak oradan geçiyorlarmış. O periyotta, daha doğrusu köyün daha hareketli olduğu dönemlerde yolcuların çoğu dinlenmek için burada konaklıyorlarmış. Yeni yol köyün sadece 200 metre uzaklığında bulunmaktadır, şimdi ise neredeyse orada hiç kimse kalmıyor. Köyü ağırlıklı olarak memleketi olan insanlar ziyaret etmektedirler.
14 İLGİNÇ NOKTA
Ulaşımın daha kolay olmasına rağmen, Stracin köyünü, Galiçnik, Vevçani, Brayçino, Koleşino ve diğer köyler gibi Makedonya’nın turistik haritasında bulamazsınız. Köyün sunacak bir şeyi yok mu? Birkaç saatlik bir gezi ile Stracin’de en az 14 ilginç nokta bulmanız mümkün. Stracin dağınık köylere düşmektedir, mahaleler birbirinden uzak, dolayısıyla ilginç yerler bir yerde değil, beş kilometrelik bir alan içinde bulunmaktadır. Onlardan bazılarına ulaşmak için vadi ve tepelerden geçmeniz gerekmektedir. Yine de 14 ilginç noktası var. Böylece Stracin ziyaretçilerin sadece belirlenmiş yerlerde değil burada da zevk alabileceklerini göstermektedir.
DİKDÖRTGEN TAŞ BLOK EVLER
Taş her yerde yapı malzemesi olarak kullanılmış. Ancak burada taşlara düzgün geometrik şekiller verilmiş, daha sonra bunlarla kolayca ev inşa ediliyormuş. Ön kısımları genellikle süs eşyaları ile dekore ediliyormuş. Sadece evler değil, ahırlar, ambarlar ve kümesler de aynı şekilde inşa ediliyorlarmış… Hayvanlar da mükemmel kırsal mimariden zevk alıyormuş. Ne yazık ki, bu güzel eski evlerin çoğu terkedilmiş, geri kalan Stracin’in elli sakini ise köyün merkezinde yeni evlerde yaşamaktadırlar.
ESKİ KÖY DÜKKANI
Kırmızımsı dikdörtgen taş bloklardan yapılmış ve dükkan içi zaman durmuş. Ürün çeşitlerinin az olmasına rağmen, orada alış veriş yapma zevkinin kentsel süpermarketin steril atmosferinden çok daha zevkli.
19. YÜZYILDAN KALMA KİLİSE
Duvarında bulunan bir kitabeye göre eski “Aziz Demetrius” kilisesi 1847 yılında inşa edilmiş. Makedonya’nın (kuzeydoğu) o bölgesine göre tipik, basit bir dikdörtgen şekli var, Ortodoks Hıristiyanlığın diğer birçok belediyesi için alışılmadık biçim.
MEZARLIKLAR KORKU FİLMLERİNDEKİ GİBİ
Taş işleme yüksek kapasitelerini köylüler kendi ölülerini onurlandırmak için kullanıyorlarmış. Terkedilmiş ve otlarla kaplanmış mezar taşlarından bugün gotik estetik severler ve korku filmleri sevenler etkilenebilirler.
GARİP TAŞ SUNAK
Köylülerin kutlama yaptıkları bir çayırda bulunmaktadır, burada ne mezarlık, ne de kilise bulunmaktadır. Kurban kesme yerine benzemektedir, ancak kimse tam olarak ne olduğunu bilmiyor.
TAŞ SOFRA
Mezara benzese de, önceden bayramlarda bu yerde öğle yemeği yerlermiş. Kilisenin üzerindeki tepede yer almaktadır. Üç sıra yirmi metre uzunluğunda taş bloklar, ilki oturmak için ortancası ise hizmet için, başta ise haç bulunmaktadır. Uzun zaman kullanılmıyor, bundan dolayı alt kısmında ağaçlar büyümüş.
İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI HENDEKLERİ
Stracin, İkinci Dünya Savaşı’nda Makedonya gerillaları ve işgal orduları arasında ağır savaşların yürütüldüğü yermiş. Savaş izleri her yerde görünmektedir, sığınıklar ise çok sıkı bir şekilde inşa edilmişler, dolayısıyla bugün de kullanılmaları mümkün, sadece giriş kısmının temizlenmesi gerekmektedir. Ancak, ihtiyacımız olmazsa daha iyi olur.
ANI ÇEŞMESİ
Köyün merkezi çeşmesi İkinci Dünya Savaşı’nda öldürülen 33 Stracin ve çevredeki köylerden gerillalara adanmıştır.
ANTİ TANK BARİKATI
Stracin her zaman stratejik bir yeri oluşturuyormuş, dolayısıyla Yugoslavya döneminde Doğu’dan tank işgalini önlemek için buraya barikatlar yerleştirilmiş. İşgal hiçbir zaman gerçekleşmemiş, bölgede şimdiki siyasi şartlar herhangi bir tehlikenin asla olmayacağını göstermektedir. Ancak büyük çelik üçgenler hala ayakta ve sığırların bir taraftan başka bir tarafa geçmesini önlemektedir.
TERK EDİLMİŞ YER ALTI ÜSSÜ
Yugoslavya döneminde Stracin’in en iyi korunan sırrı. Tünel ağı iki tepenin altında oluşmuş. Eski dönemde orada askeri techizat ve makineler korunuyormuş, halka erişim ise engelleniyormuş. Bugün orası terk edilmiş, girişler maskelenmiş, sadece küçük deliklerden görülebilmektedir.
SU KAYNAKLARI
Kaynaklar köy yolu boyunca, bazıları ise ormanın derinliklerinde gizlenmektedir. Köylüler buldukları tüm kaynakları düzenlemişler. Tepelerde dolaşanların yüzlerce yıl susuzluklarını gideriyormuş.
YALNIZ KALMIŞ ESKİ AĞAÇLAR
Makedonya’da yüzyıllarca yıl eski ve doğal hazine olarak korunan elli dolaylarında çınar ağaçları bulunmaktadır. Stracin’deki sözkonusu meşe ağacı o listede yer almıyor, ancak o ağaçlarla olan benzerliği muhtemelen yaşı birkaç yüzyıla dayanmaktadır.
BÜYÜLEYİCİ ORMAN
Çocuk hikâyelerinde genelde kimse giremeyen ormanlardan söz edilmektedir, ormana giren ise bir daha oradan çıkamıyor. Terk edilmiş bir mahallede, eski bir çeşmenin çevresinde büyük dikenler büyümüş, altı ise su ile dolmuş, dolayısıyla oradan geçmek imkânsız hale gelmiş. Şimdi insanların olmadığı zamanda acaba çeşme etrafında periler toplanıp toplanmadığını doğrulama imkanı bulamadık.
DOĞAL REZERVLER
Ploçi (bloklar) yeri bir tepenin üstünde taş bloklardan oluşmuş düz bir yaylayı oluşturuyor. Taş birikintileri ile bilinmektedir. Zamanla taşlarda her yağmurdan sonra su ile dolan delikler oyulmuş. Bundan dolayı burada endemik mikroorganizmaların eşsiz hayatı gelişmiş. Bu nedenle sıkı bir doğa rezervi olarak korunmaktadır. Doğa rezervi turistik potansiyelden dolayı korunmuyor, ancak orası inanılmaz derecede çok güzel. Yüzlerce minyatür göller, kanyonlar ve boğazlar hayal gücünüzü zorlayacak ve sizleri çocukluğunuza, küçük bir cep dünyasını düşündüğünüz döneme geri götürecek. En küçük su birikintisi bir avuç, en büyüğü ise bir metre kareden oluşmaktadır. Bazıları su, bazıları ise ot, yosun ve çiçeklerle dolmuş. Eğer ilkbahar ve sonbahar aylarında, yağmurdan sonra ziyaret ederseniz oradaki tüm güzelliğin keyfine varacaksınız.
www.balkan3.com sitesinden alınmıştır
HABERLER
2 gün önceHABERLER
2 gün önceKÖŞE YAZARLARI
5 gün önceKÖŞE YAZARLARI
10 gün önceKÖŞE YAZARLARI
16 gün önce