Türk siyasetinde bir şeyler yanlış yapılıyor. Her zaman olduğu gibi sistemi veya olayları değil kişileri tartışıyoruz. Genel olarak Başkanlık sistemi nedir, ne işe yarar gibi sorular sorulacağına, bazı çevrelerce Recep Tayyip Erdoğan’ı başkan yaptırmayacağız sabir fikri oluşturuluyor. Yahu Başkanlık sistemi olsun mu olmasın mı? Bunu sorguluyalım, Tayyip Erdoğan olsun mu olmasın mı diye niye tartışıyoruz. Halk isterse olur veya olmaz. Bundan korkmamak lazım. İşte yanlış mantık ve kulvara girilince film kopuyor. İşte o zaman tarafların kullandıkları siyasi iletişim sistemleri ve oluşturmak istedikleri algılar önemli rol oynuyor. Birileri belki meseleyi anlatamıyor, diğer tarafta birileri de ya anlamadığı ya da anlayıpta işine gelmediği için topu taça atıyorlar. Asıl anlaşılamayan meselelerden biri de bu meşhur Başkanlık sistemi. Şimdi Türkiye’de bir anket yapsanız ve Başkanlık nedir diye sorsanız, eminim ağırlıklı şu cevabı alacaksınızdır: “ Başkanlık deyince akla Tayyip Erdoğan geliyor, eğer kendisine bir tepkiniz varsa başkanlık sistemine de karşıyız, Neden ? Karşıyız işte!!!? İşte Türkiye’deki Başkanlık sisteminin basit özeti bu.
Kişi değil sistem
Ben tarafım, bana göre elbette Recep Tayyip Erdoğan liderdir, tarih yazmıştır ve Başkanlığa her yönüyle yakışan biridir. Öyle zannediyorum ki; muhalefette olan pek çok dostumuz da bizim gibi düşünüyordur.Belki açıktan veya belki gizliden böyle düşünüyorlardır. Meseleye samimiyetle Türkiye açısından bakacak olursanız böyle düşünmeleri de gayet doğaldır. Ya da bu, hakikaten olaya kişi olarak değil de sistem olarak bakabilme becerisidir.
Eski ve yeni meselesi
Hiç unutmam Lisede bir edebiyat öğretmenim “Eski, eski olduğu için değil işe yaramadığı için atılması gerekir, yeni de yeni olduğu için değil işe yaradığı için alınması gerekir” derdi. Bugün Türkiye’de iyi yada kötü eskimiş bir parlementer sistem var. Bu sistemin işe yarayıp yaramadığını, sorunlara çözüm mü getirdiğini yoksa bizatihi sorunu kendisinin mi oluşturduğunu, başka bir düzeltme çaresinin olup olmadığını, içinde hep var olan koalisyon gibi bir problemi, siyasi erozyon, siyasi gerginlikler, sistemin yürümemesi, milletvekillerinin esas görevlerini yapamamaları, milletvekillerinin tam olarak halk tarafından seçilip seçilemediklerini ve buna benzer pek çok konuyu tartışmamız ve istişare etmemiz gerekir. Çıkan sonuçlar ışığında halkın vereceği kararla eğer Türkiye için daha iyi olacaksa Başkanlık getirilir yada olmayacaksa ebediyen çöpe atılır. Bunu tartışmaktan ve halkın bu konuda vereceği karardan korkmamak gerekir. Tabiki halka güveniyor ve ona saygınız bulunuyorsa bu en güzel çaredir.
4 Yıl seçim yok, Peki ya Referandum ?
Tüm bunları yaparken şunu asla unutmamak gerekiyor. Şu kişi başkan olsun ya da olmasını değil, Başkanlık sisteminin Türkiye’de olup olmayacağını tartışalım. Hattı zatında Sayın Erdoğan seçilir veya seçilmez, seçildiğinde de belli bir süreyle o makamda olur, sonrada başkası gelir, makamlar ebedi değildir. Kişiler değişir.Ama Başkanlık sistemi eğer doğru bir sistemse Türkiye için faydalı olur ve bu sistem kalıcıdır. Bizimde tartışmamız gereken mesele işte tam bu meseledir. Yani meselenin memleket meselesi olup olmadığı. Ben inanıyorum ki; belli bir süre içinde bu ciddi olarak tartışılacak ve halka sorulmak üzere sandıklara gidilecek. Aksi durumda 4 yıl boyunca hiçbir seçim olmazsa partilerin teşkilatlarında tabiri caizse hafif paslanma olabilir. Siyaset arada bir seçim olmasını sever ve ister. Bu referandum olsa da.
Rifat SAİT
24.Dönem İzmir milletvekili
Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi (BASAM) Başkanı
HABERLER
20 saat önceHABERLER
20 saat önceKÖŞE YAZARLARI
4 gün önceKÖŞE YAZARLARI
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
15 gün önce