Özgenur Öğütçü- AVİM Uzmanı
19 Mayıs Türk toplumu için önemli bir gündür. Bilindiği üzere Mustafa Kemal Atatürk Kurtuluş Savaşı’nı başlatmak üzere 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’a ayak basmış ve bağımsızlık mücadelesini buradan Anadolu’ya taşımıştır. Sözde soykırım anma günü olarak bu tarihin seçilmesinin amacı açıktır.
BİRBİRİNİ BESLEYEN PROPAGANDALAR
Yunanistan menşeli Ekathimerini gazetesi 15 Ağustos 2016 tarihinde yayınladığı bir haberde Yunanistan’ın 1914-1923 tarihleri arasında Karadeniz kıyılarında yaşayan yaklaşık 370.000 Rumun katledildiğini ve resmi olarak Yunanistan’ın bunu soykırım olarak tanıdığını iddia etmiştir. Fakat bu noktada dikkat çeken bir husus vardır, son dönemlerde sözde Pontus, Süryani ve Ermeni soykırımı iddiaları birbirini besler niteliktedir. Her üç soykırım iddiası aynı çerçevede ele alınmaktadır ve yapılan çalışmalarda Anadolu’da yaşamış Hristiyanlara yönelik yapılmış bir eylem olduğu ima edilmektedir. Gerek bilimsel çevrelerde gerek medya ve propaganda kanallarında bu üç grup üzerinden “Hristiyan soykırımı” algısının yaratılması istenildiği söylenebilir. Ermenistan tarafı bu perspektifte harekete geçmekte gecikmemiştir. 24 Mart 2015’te, Ermenistan parlamentosu 117 oyla 1914-1923 tarihleri aralığında Ermeni Soykırımının yanı sıra Süryani ve Pontus soykırımlarını tanıdığına dair bir karar almıştır. Ermenistan menşeli Armenian Weekly’de yayınlanan bir habere göre Parlamento sözcüsü Eduard Sharmazanov, bu kararla birlikte “Süryani ve Rum kardeşlerinin yanında olduklarını gösterdiklerini” söylemiştir. Yine aynı habere göre Ermenistan’ın bu girişimi Süryani Soykırım Araştırma Merkezi (Assyrian Genocide Research Center) Direktörü Sabri Ataman tarafından olumlu karşılanmıştır.
Ağustos 2016 yılına gelindiğinde sözde Pontus Soykırım söylemleri iki ülke arasında yüksek düzeyli krize neden olmuştur. Hem Türk hem de Yunan basınında yer alan haberlere göre her yıl 15 Ağustos’ta kutlanan Panagia yortusu (Meryem’in Göğe Kabul Edilişi) için Yunanistan’ın Veria şehrindeki Meryem Ana Sümela Manastırı’nı ziyaret eden Cumhurbaşkanı Pavlopulos “Pontus soykırımı tanınana ve faillerinin ardılı olan Türkiye samimi bir özür dileyene kadar Yunan halkının mücadeleye devam edeceği” yönünde bir açıklama yapmıştır. Bu açıklamalar Türk tarafında sert tepkilerle karşılanmış ve Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı 16 Ağustos 2016 tarihinde yaptığı yazılı bir açıklama ile Cumhurbaşkanı Pavlopulos’un ifadelerini “iyi niyet ve devlet adamı sorumluluğundan uzak” bir demagoji olarak nitelendirmiştir.
TARİHSEL GERÇEKLİK ÇARPITILIYOR
Birinci Dünya Savaşı döneminde ve sonraki ara süreçte dünya üzerinde genel bir kaos ortamı hakim olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu’nun yenik düştüğü savaşın ardından Kurtuluş Savaşı başlamış ve Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur. Fakat bu süreçte gerek Anadolu’da gerek Balkanlar, gerekse Kafkaslarda bir çok acı olay yaşanmış ve bir çok insan hayatını kaybetmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı açıklamasında da belirtildiği üzere “…Yunanistan’daki fanatik unsurların Türkiye’ye ve Türk halkına yönelik dini ve etnik temelli nefretini körükleyen söz konusu açıklamalar, dostluk ve komşuluk ilişkilerinin ruhuna aykırıdır ve iki ülke arasında işbirliğinin gelişmesine yardımcı olmamaktadır.” Tarihsel gerçekliğin çarpıtılması ve nefret söylemlerini tetikleyecek açıklamalar yapılması bölgesel güvenliğe ve ikili ilişkilere olumsuz şekilde yansıyacaktır. Zira sözde Pontus Soykırımı söylemlerinin hukuki bir dayanağının olmaması ve gerçekleşmemiş bir “soykırımın” uluslararası alanda lobi faaliyetleri üzerinden tanıtılma çabaları devam etmektedir. Sözde Pontus Soykırımı söylemleri hem akademik camiada hem de medya organlarında asılsız iddialar üzerinden gündemde tutulmaktadır.
İYİ NİYETLE BAĞDAŞMIYOR
Türk-Yunan ilişkilerinin 1999 yılında terörist elebaşı Öcalan’ın Kenya’da Yunanistan Büyükelçiliği’nde ağırlandığının ortaya çıkması ve bilahare yakalanmasını takiben önce derin bir krize, bir süre sonra da ikili bir diyalog sürecine girdiği hatırlanacaktır. Bu süreç giderek gelişmiş ve iki ülke tarihten gelen ihtilafları geride bırakmak ve halklarının yararını ön planda tutacak bir dönem başlatmak hususunda mutabık kalmışlardır.
Mevcut dünya konjonktüründe Türkiye ve Yunanistan’ın bulundukları hassas bölgede barış ve istikrarın idame ettirilmesi hususunda her türlü özeni göstermeleri gerekmektedir. Bu kapsamda Yunanistan’ın hala daha asılsız, yararsız ve ilişkileri tahrip etme olasılığı yüksek iddialarının peşinden giderek her yıl sözde “Pontus Soykırımı Anma” günleri düzenlemesi ikili ilişkilerimizin çerçevesine uymamaktadır.
Kaynak: Yenişafak
ARAŞTIRMA-İNCELEME
5 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
7 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
7 gün önceHABERLER
9 gün önceHABERLER
14 gün önce