DOLAR 34,5467 0.18%
EURO 36,0147 -0.62%
ALTIN 3.005,411,48
BITCOIN 3405392-0.22906%
İzmir
20°

HAFİF YAĞMUR

12:55

ÖĞLEYE KALAN SÜRE

Aile Toplum Şiddet
244 okunma

Aile Toplum Şiddet

ABONE OL
02/12/2017 10:37
Aile Toplum Şiddet
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Aile ve Toplum ici Siddet
Bir haftalik bir aradan sonra siz kiymetli ve saygideğer okuyucularimla tekrar beraber olmanin verdiği mutluluk içersinde, sizlere eniçden sevgi ve selamlarimi gönderiyorum.

Esasinda bugün sizlere son günlerde Türkiyemizde vukû bulan garip ve bir okadarda dikkate şayân hadiseler hakkinda bir yazi kaleme almayi düşünürken fikrimi son anda değistirerek, şuan Turkiyemizin en büyük belâlarindan birisi haline gelen şiddet’ten bahsetmeye karar verdim.

Neler oluyor Türkiyemizde? çok seyler oluyor ve listenin enbaşinda bulunanlardan bir tanesi’de aile ve toplum içi siddet’dir. Neredeyse şiddetin haberlere konu olmadiği bir gün yok gibi ve buda bizleri derinden üzmektedir. Hâdiselere birde yurtdişindan bakinca, hâdisenin vehâmiyeti tüm dehşetiyle gözler önüne seriliyor çünkü ayni zamanda kiyaslama ve araştirma imkânina’sahip olmuş ve kendi nefsimizden konuşmamiş oluyoruz.

Evvelâ, son zamanlarda gündemde olan aile içi şiddet’ten bâhsetmek ve Birleşmiş Milletlerin raporlarina dayanarak’tan bir eleştiri yapmak istiyorum. Niçin aile içî kadina ve çocuklara yönelik şiddet durmaksizin ve artarak devâm ediyor Türkiyede? Ne yazikki şimdiye kadar detayli olarak’dan bu gibi suallere cevap olabilecek bilimsel bir çalişma yapilmamişdir ve şiddet hâdiseleri sanki günlük hayat’in bir parçasiymiş gibi davranilmaktadir.

İmdi, kimilerinin savunduğu gibi ve hattâ bazi siyasi partiye mensûp Turkiye Buyuk Millet Meclisi çatisi altinda Milleti temsil vâzifesi bulunan insanlarin bile bâzen bilerek veyâhutta bilmeyerek’den aile içi siddeti savunur ve adeta hakli cikarir mâhiyette açiklamalar yaptiğini üzülerek’ten haberlerde işitiyoruz. Neydi bu açiklama? Cümleyi aynen aktarmayi daha munâsip buluyorum “ “Yine son zamanlarda erkek işte, evde boş kalırsa kadını döver ve kadına şiddet uygular’. Benim şahsi olarak çikarttiğim mâna erkeğin maddi olarak’dan tatmınsizliği varsa, yani para kazanamiyor veyahutta kazanmiyorsa, evde oturup kadina şiddet uygulayacaktir çünkü zihinsel olarak kötü enerjiyle yüklüdür. Eğer bu sebebi doğru kâbul edersek, mantik çerçevesinde tüm aile içi şiddet olaylarinin erkeğin maddi ve zihinsel tatminsizliğinden veya işsiz kalmasindan meydana geldiğini söylerdik.Halbuki ortada ters bir oranti var, zira Turkiye’de ailelerin kişi başina düşen senelik gelir her sene kademeli olarak’dan yukselmekte olup ayni zamanda aile ve toplum içi şiddetinde hiç durmadan ve azalmadan devâm ettiğini görüyoruz. Demekki, şiddetin temel sebebi işsizlik veya parasizlik değilmiş. Peki Türkiyede aile ve toplum içi şiddetin bu kadar yaygin olmasinin sebebi nedir diye suâl edecek olursak, cevabini Ra’d suresi 11. Ayetinde bulabiliriz. Bizleri yaratan Allah soyle mesaj veriyor biz insanlara “Bir millet kendini degistirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez. Allah bir milletin fenalığını dileyince artık onun önüne geçilmez. Onlar için Allah’tan başka hamide bulunmaz.”

Ayette açikca belirtildiği üzere, bir Milletin fertlerinin biresysel seviyede kendilerini Kuran işiğinda düzeltmedikçe, Allah’da o Milleti toplum olarakdan değiştirmez. Yani huzurlu bir aile ve toplumun sirri Allahin emirlerine tam ve hakkiyla uymak ve hayatimiza aynen tatbik etmektedir. Bununla beraber aile fertlerimiz ve Millet olarak ne kadar gerçek Müslümanlar gibi yaşayabiliyor ve Allahin Muminun süresinde belirledigi Mümin tanimina uyuyoruz? Ne diyor Allah bizlere bu güzel Sürede? şöyle diyor “ KESİN OLAN ŞUDUR Kİ, inananlar kurtuluşa erişeceklerdir: onlar ki, salâtlarında alçak gönüllü bir duyarlık içindedirler; onlar ki, boş ve anlamsız şeylerden yüz çevirirler; arınmak için yapılması gerekeni yaparlar; Ve onlar ki, iffetlerini korurlar; eşleri -yani, [evlilik yoluyla] meşru olarak sahip oldukları insanlar dışında kimsede arzularına doyum aramazlar: çünkü onlar (eşleriyle olan ilişkilerinden dolayı) kınanmazlar; ama bu [sınırı] aşmak isteyenler, işte haddi aşanlar böyleleridir; ve onlar ki, emanetlerine ve ahidlerine sadakat gösterirler, salâtlarını [tüm dünyevî kaygılardan] uzak tutarlar.”

Yaptiğim bir araştirma neticesi olarak, kadinin statusu ismi altinda açilan bir internet sitesinde (kadininstatusu.aile.gov.tr/kadininstatusu) şöyle bir bilgi ile karşilaştim; “Türkiye’de kadına yönelik aile içi şiddete ilginin artıyor olmasına rağmen konunun büyüklüğü ve içeriğine dair Milli düzeyde resmi bir verinin olmadığı görülmektedir. İlk kez bu proje Türkiye genelinde kadına yönelik aile içi şiddetin yaygınlığı ve türleri, nedenleri ve sonuçları hakkında ayrıntılı bilgi edinmeyi amaçlamıştır.” şahsimca böyle bir projenin başlanilmasina çok geç kalinmis’dir. Projenin bir parçasi olarak’dan yaklaşık 150 kadın görüşmeci güvenli ve duyarlı bir şekilde bilgi toplanabilmesi için dikkatlice eğitildigi ve Ağustos ve Ekim 2008 arasında ülke genelinde 24048 haneye ziyaret edildigi vedahi 17168’den fazla hane halkıyla ve yaklaşık 12795 kadınla yüz yüze görüşmeler gerçekleştirildigi belirtilmektedir.

Tabiki aile ve toplum içi şiddetin bu zamana mahsus olduğunu iddia etmiyoruz, bilhakis çağimizin sebebiyet verdiği bir çesit zihinzel ve bedensel rahatsizliklardan dolayi insanlar elbette sinirlerine hâkim olamayabilirler, kalp kirabilirler fakat bu sorun hergün artarak devam ediyorsa, o zaman tehlike çanlari çaliyor demektir. Peki Türkiyedeki insanlarin maddi durumunun düzeliyor olmasi, birçok insanin kendi evlerini alabilecek maddi düzeye gelmesi nicin toplumsal bariş olarak geri dönmüyor? Kuzey Amerika kitasindan dünya’ya adeta bir virüs gibi yayilan kapitalism sisteminin insanlari nasil kendi dinlerinden, kültürlerinden uzaklaştirdigini kapitalismin en gûçlü araçlarindan birisi olan medyadan hepimiz takip ediyoruz.

imdi bizlere ne olduda yediğimiz yemeği, giydiğimiz elbiseleri, kullandiğimiz arabalari, çalistiğimiz işi vedahi evlendiğimiz eşlerimizi ve dünyaya gelmelerine vesile olduğumuz çocuklarimizi beğenmez olduk? Ne vakit çocuğunu hiç acimadan boğazini sikarak hayatina son verebilecek, eşini evin bir odasina kilitleyip hergün onlarca sopa vurabilecek vicdansizliğa, ahlaksizliğa erişebildik? Bizlerin merhametine siginan Suriyeli multeci kardeslerimizin irzina gecip sonar oldurmeler, bosandigi esini takip edip kurşun yağdirmalar, bana yan baktin yok bana sol gözünle baktin kavgalari ve biçak çekmeler vedaha nice ahlaksiz, insanlik dişi, vahşice işlenen insanlik suçlari. Tabiki toplumun tüm insanlari ayni değil, her toplumda iyiler ve kötüler mevcut, bunlar toplumun içerisinde barinan birtakim insanlar topluluğudur. Bunlardan kimisi trafik magandasi, sanki babasinin çiftliğinde at koşturuyormuşcasina arabasini hem kendisinin hemde diğer insanlarin canini hiçe sayarak’dan surmesi, kimileride erkekliğin verdigi ego ile zihinlerinde tatmin edilmemiş sinir hatlarini eşlerine eziyet ve işkence uygulayarak, çocuklarini döverek tatmin edenler, kimileriyse tüm topluma örnek olacak yerde milletin seçilmis vekilleri olma sifati ile güzel güzel oturup konuşacaklari ve ülke meselelerini çözmeye çalişacaklari yerde hergün televizyon ekranlarindan birbirlerine yalan ve ahlaksiz iftiralar atarak adeta ahlakli siyaset yerine ahlaksiz siyaseti tercih edip, yumruklaşmalara, küfürleşmelere kadar işi götürenlerdir. Yani anlayacağiniz bu şiddet belasi o kadarda yabana atilacak bir bela değil çünkü toplumun hücrelerine işlemiş vaziyette.

Kanada göçmenlik ve iltica Bakanliğinin verdiği resmi bilgilere göre Mayis 2011’de hazirlanan bir rapora istinaden Birleşmis Milletler İnsan Haklari Komisyonunun verilerine göre Türkiyede yaşlari 15 ile 60 arasi değisen kadinlarin yüzde 42’si, kirsal kesimlerde hayatlarini idâme ettiren kadinlarin yuzde 47’si kocalarindan veyahutta birlikte hayatlarini devâm ettirmek’te olduklari kişiler tarafindan fiziksel ve zihinsel saldiriya mâruz kaldiklari anlaşiliyor.

Yani kadinlarimizin neredeyse yarisi saldiri altinda, hemde birlikde yaşadiklari insanlar tarafindan’ki bu anlaşilmasi çok zor bir durumdur. Toplum içi siddet’ten bahsetmişken fiziksel ve zihinsel bakimdan engelli güzel insanlarimiza yapilan o çirkin ve bir o kadar ahlaksiz saldirilarda artik son bulmali. Geçenlerde bir TV kanalinda haberlerde izledim, bir fiziksel engelli asansörünün başinda sapasağlam on insanimiz asansöre ilk ben bineceğim itiş kakişi yapiyordu ve tam arkalarinda tekerlekli sandalyede duran ve onlari hayretle izleyen diğer bir insanimizin varliğinin farkinda dahi değillerdi. O engelli insan asansöre ilk binecek olan kişidir ve orada olan tüm insanlar güzel bir insancil yaklaşimla ona “buyrun” deyip onun icin yapilmiş o asansöru onun hizmetine sunmalari ve kendileride saglam ayaklariyla yürüyüp yukari çikmalari gerekmezmiydi? Sual ediyorum, zira mantik olarak öyle olacağini sandiğim vedahi yaşadigim yerde böyle olduğunu gördüğüm için olsa gerek çünkü Kanadada hiçbir zaman engelliler için yapilan asansörlerin engelsizler tarafindan kullanildiğini gormeyi birakin, birbirlerini ite kaka ben önce bineceğim halleri içersinde olduğunu vallahi dusunemiyorum bile.

Bu kadar harici tehtid, saldiri varken, artik birbirimizi içeriden yemeyi birakalim, birbirimizi sevmeyi, sorunlarimizi oturup olgun insanlar gibi çozmeyi, anlaşamiyorsak hukuk kurallari çerçevesinde mahkemeye gidip iki medeni insan gibi ayrilmayi, cocuklarimizi sevmeyi, onlara guzel bir ebeveyn ve örnek olmayi, fikri ve ahlaki ile sağlam bir nesil yetiştirmeyi ögrenmenin zamani geldi ve geçiyor…..

Tüm okuyucularima buradan en içden kalbi selamlarimi yolluyor ve sizleri Allaha emanet ediyorum.

Sevgi ve Saygilarimla

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP