BM GÜVENLİK KONSEYİ’NİN UNFICYP RAPORU
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BM GK), bu yıl içinde Kıbrıs adasında görev yapacak olan UNFICYP (Kıbrıs’taki BM Barış Gücü) ile ilgili Kıbrıs raporunu açıkladı. Son 50 yılda UNFICYP’in görev süresinin uzatılması ile ilgili olarak tamı tamına yüz tane Kıbrıs raporu yayınladı BM GK. Al birini çal ötekine bu raporların. Hepsi de Rum yanlısı ve Rumların çıkarlarına hizmet ediyor. Soykırıma uğradığımız 1964 yılındaki ve şiddetli Rum saldırılarına maruz kaldığımız, köylerimizin, kasabalarımızın ve şehirlerimizin Rum kuşatması altında olduğu, Türklere 37 adet eşyanın satışının yasaklandığı, Kıbrıslı Türklerin yiyecek, içecek, ilaç ve iş bulamadığı 1965-1968 arasındaki karanlık günlere ait raporlar bile tam bir yüz karası. Aynen günümüzde Gazze’de olduğu gibi İsrail’i masum Filistinlileri öldürmekte haklı bulan BM, ABD ve AET (dönemin AB’si), söz konusu soykırıma uğradığımız yıllar içinde Rumları da bizleri öldürmekle, soykırım uygulamakla, adanın yüzde 3’ü gibi küçücük bir yere sıkıştırarak insanlık dışı koşullarda yaşamaya mahkûm etmekte haklı bulmuştu.
ORTEGA’NIN RAPORUNU HASIRALTI ETTİLER
Kıbrıslı Türklerin taşınmaz mallarının, evlerinin, ağıllarının, ahırlarının, dükkânlarının, ambarlarının ve tüm zirai ürünleri ile küçükbaş-büyükbaş hayvanlarının nasıl yok edilip yağmalandığını resmi belgeler ile rapor haline sokan Ortega’nın raporunu bile BM hasıraltı etmeyi başarmıştı. KKTC Cumhurbaşkanlığındaki belgelere ve Kurucu Cumhurbaşkanı R. R. Denktaş’ın yayınladığı kitaplarına göre, 21 Aralık 1963 ile 23 Mart 1964 arasındaki kısacık 90 günde Rumlar aynen Matyatlılara yaptıkları gibi 98 Türk köyü yağmalamış, yakmış ve sonra da yıkmıştı. Rum saldırılarının başladığı 1964 yılı ile 1974 Mutlu Barış Harekâtı arasında kalan 11 yıllık zaman dilimi içinde de toplamda 103 köy talan edilip yıkılırken, Lefkoşa’da 40, Gazimağusa’da 13, Larnaka’da 11, Limasol’da 10, Baf’ta 10 ve Girne’de de 11 cami yıkıldı ve yerle bir edildi. Rumlar o denli pişkin davrandılar ki, “Türkler bize saldırdı” diye yaygarayı basıp, utanmadan da BM’den gözlemci de istediler. BM Rumların bu yaygarasından sonra Jorge Villacrés Ortega başkanlığında bir heyeti “Fict Finding Mission”, “Gerçekleri Tespit Heyeti” veya “Keşif Heyeti” olarak Kıbrıs adasına gönderdi. Jorge V. Ortega başkanlığındaki heyet bütün adayı dolaştı ve Temmuz 1964 tarihinde BM adına ve BM kayıtlarına geçmiş olan gerçekçi bir rapor hazırladı. Ortega’nın raporunun büyük bölümünde, Rumların Türklere karşı başlattıkları saldırının ilk altı ayında acımasızca yakıp yıktıkları Türklere ait 111 köydeki evlerin, işyerlerinin, camilerin, okulların, türbelerin ve çiftliklerin resimleri ve verilen zarar ziyanın dökümü yer alıyordu.
Tüm bu yakıp yıkmaya ilaveten toplamda 36 bin Kıbrıslı Türk 103 yerleşim yerindeki evini, barkını, hayvanlarını, zirai ürünlerini, hatıralarını ve ecdadının mezarlarını arkada bırakarak, daha güvenli bulduğu Türk bölgelerine göç etmek zorunda bırakılmıştı. Türkler bir daha kendilerine ait bu yerlere geri dönemediler, Rum yönetimi izin vermediği için. Rumlar gerçekte Ortega’dan gerçekleri saptırmasını ve tamamen Rumların görüşlerini savunan Rum yanlısı bir rapor hazırlamasını bekliyorlardı. Ama olmadı… Ortega Rumların tüm baskılarına rağmen ne gördüyse onu yazdı raporuna ve BM Genel Sekreteri ile Güvenlik Konseyi üyelerine resmi yollardan iletti.
KOSKOCAMAN BİR HİÇ
Ne BM, ne ABD ve ne de AB, bırakın Rumlara karşı yaptırım uygulamayı, Rumları kınamadılar bile. Utanmasalar Rumların sırtını sıvazlayıp, “Devam et Türkleri katletmeye” diyeceklerdi, aynen bugün Gazze’de olduğu gibi. Masum insanları öldüren İsrail’i kınayacaklarına, 1942-43 yapımı çaktım almaz Katyuşa roketlerini Yahudi yerleşim yerlerine gönderen Filistinlileri kınıyor. İşte dünyanın adaleti böyle. BM GK’yi elinde tutan 5 daimi üye ne isterse oluyor, kimi isterse o haklı koltuğuna oturtuluyor. BM Barış Gücü UNFICYP’in görev süresinin uzatılması konusundaki görüşmelerde BM Kıbrıs Türk tarafını muhatap almadığı için, bir dönem UNFICYP’in Kıbrıs Türk tarafında dolaşımını yasaklayan KTFD’nin (Kıbrıs Türk Federe Devleti) ve KKTC’nin 1980’li yıllarda korkmadan yaptığı gibi, mevcut KKTC hükümeti de UNFICYP’in KKTC sınırları içinde dolaşımını yasaklamalı, KKTC söz konusu görüşmelerde muhatap alınana kadar. UNFICYP’ın adadaki varlığı siyaseten sadece Rumlara hizmet etmekte, bize ise on paralık faydası yok zaten…
HABERLER
21 saat önceHABERLER
21 saat önceKÖŞE YAZARLARI
4 gün önceKÖŞE YAZARLARI
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
15 gün önce