DOLAR 34,5467 0.18%
EURO 36,0147 -0.62%
ALTIN 3.005,411,48
BITCOIN 3414550-0.37177%
İzmir
20°

HAFİF YAĞMUR

12:55

ÖĞLEYE KALAN SÜRE

Türkiye’yle Bulgaristan arasında köprü
869 okunma

Türkiye’yle Bulgaristan arasında köprü

ABONE OL
03/01/2020 18:17
Türkiye’yle Bulgaristan arasında köprü
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bulgaristan’da yaşanan bir hikayeyi anlatan “Güller Ülkesi: Damascena” filmi 31 Ocak’ta Türkiye’de gösterime girecek.

Ünlü Bulgar oyuncuların rol aldığı film, bir başarı öyküsünün kahramanı olan gül yağı üreticisi Teco’nun hayatını anlatıyor. Film aynı zamanda, mübadele döneminde Türklere yapılan zulmü de Bulgarların gözünden beyaz perdeye taşıyacak.

Türkiye’ye Federal Film Akademi tarafından getirilen filmin yapımcısı Stoyan Stoyanov, filmin Bulgar devletinin son 40 yılını ele aldığını söyledi.

Stoyanov, Bulgaristan’ın üç bin yıllık bir geçmişe sahip olduğunu belirterek, “Bütünüyle tarihsel bir filmde ülkenin mazisine atıfta bulunmamak imkansızdı. Filmin kendisinde onu bir rüya yani bir hayal olarak tasarladık. Çocukların hayallerini süsleyen güzel bir Trakya kraliçesi olarak tasarlandı.” dedi.

“Bulgaristan gülün ülkesidir”

Herkesin bir hayali olduğunu anlatan Stoyanov, “Aslına bakarsanız herkesin hayalini gerçekleştirebilmesini temenni ediyorum. Bu bakımdan asla yarın olmadığını, sadece bugünün var olduğunu fark ettiğimden bu yana artık eskiyi terk ettim. Tüm hayallerimi gerçekleştirdim. Eğer merak ediyorsanız bunu nasıl gerçekleştirdiğimi söyleyebilirim. Muhtemelen geceleri yatmak için saatini kuran tek kişi benim diyebilirim. Çaldığı zaman son verebilmek için yatağa gidiyorum çünkü benim rüyam gündüzdür, yatağa girdiğimde de son bulur o. Sizinle şu anda konuşurken bile bu benim rüyamdır bir sevincim yani. Size bir şey söyleyebilmek, faydalı olabilmek bir bahtiyarlıktır.” diye konuştu.

Senaristlik ve yönetmenlik de yapan Stoyanov, Bulgaristan’ın eski ve yeni tarihine değinildiğini filmde, gül üretiminin 400 yıllık geçmişinin de gözler önüne serildiğini dile getirdi.

Stoyanov, tarihini bilmeyen bir milletin nereye gittiğini de asla bilemeyeceğine dikkati çekerek, şöyle devam etti: “Bir gerçek var ki gül yalnızca Kazanlık bölgesi için değil, tüm Bulgar halkı için çok önemli. Çünkü gül Bulgaristan’ın sembolüdür. Bulgaristan gülün ülkesidir. Güle giden yolun sadece güllerin güzelliğiyle ilgili değil aynı zamanda dikenlerle kaplı olduğunu da size söylemek zorundayım. Filmin kendisinde de her şeyin eğlenceli olmadığını, bu gül efsanesini yeniden diriltmek için ısrar, irade ve karakterin gerektiğini göreceksiniz.”

“Damascena kelimesi Şam’dan geliyor”

Türkiyeyle Bulgaristan arasında köprü

Damascena adının gül yağının üretildiği gülden geldiğini söyleyen Stoyanov, “Aslında size ilginç bir şey söylemek istiyorum. Gül yağı veren gülün ana vatanı Damask’tır yani Şam. Dolayısıyla Damascena kelimesi de işte buradan gelir.” açıklamasında bulundu.

Stoyanov, Alman filozofu Nietzschce’nin “Bizi öldürmeyen her şey bizi güçlendirir.” sözünü hatırlatarak şunları kaydetti: “Hayatımın dönüm noktası 10 yıl önce beynimde bir tümör olduğunu öğrendiğim andı. O benim için tabii çok büyük bir darbe, aynı zamanda da bu büyük bir avantaj oldu. Bu avantaj çok basit bir gerçeği anlamamda yardımcı oldu. Beynimdeki bu şeyle asla yarınım olmadığını fark ettim. Geçmişle yaşamıyorum. Bu yüzden bu gün için, şu an için yaşıyorum. Etrafımdaki insanlara, arkadaşlarımın çoğuna bu soruyu sordum, ’24 saatiniz var, yarın bu dünyada olmayacağınızı biliyorsunuz, ne yaparsınız?’ Tabii herkes kendince farklı cevaplar verdi. Siz de bu soruyu kendinize sorun. Bu soruya verilen her cevap doğru olacaktır. Benim de bu soruya cevabım şu anda ne yapıyorsam odur. Şu anda sizinle konuşuyorum ya, bu fırsatı bulduğum için ben gerçekten çok mutluyum. Bu anı hissediyor ve bu an içinde yaşıyorum. Her saniyeyi bu şekilde yaşadığınızda işler doğru ve yerli yerinde olacaktır. ”

Türkiye ve Bulgaristan’ın ekonomik ve siyasi gelişimlerinin hep birlikte olduğunu vurgulayan Stoyanov, “Ben bu filmin Türkiye’yle Bulgaristan arasında bir köprü olmasını istedim. Bilindiği üzere 1980’li yılların sonlarında tam olarak 1989’da siyasi ve etnik bir gerginlik yaşandı. Ben bu sürecin çok büyük felaketler yaşanmadan sonlanmasına sevindim. Bunu filmde de zaten gösterdim.” dedi.
Filmin Bulgaristan’dan Türkiye’ye gönderilmiş bir mesaj olduğunu, bu yapım aracılığıyla Türkiye’ye karşı iyi duygular besleyen bir millet olduklarını anlatmaya çalıştığını aktaran yapımcı, “Bu konuda beni Türkiye’de bir film yayınlamaya götüren iki halkın birbirine yakınlaşacağına olan inancım. Bu, Türkiye’de yayınlanan ilk film ve bunu başarabilirsem çok mutlu olacağım.” değerlendirmesini yaptı.

Filmde tarihi gerçekliği de ortaya koydum”

Stoyanov filmin otobiyografik bir filmden ziyade tarihi bir film olduğunu dile getirerek şunları söyledi: “Son yıllarda özellikle son 30 yılda bazı siyasi hatalar yapıldı.1989’da olanlar gibi. Bulgaristan ve Türkiye olarak bunları her iki ülke için de rahatlıkla söyleyebilirim. Yaklaşık 1 milyon kadar Türk Türkiye’ye sınır dışı edildi. Filmi izlerken herkes kendi adına bir düşünsün ve bence bundan bir ders çıkarsın. Pek çok insan 1989’da Bulgaristan’dan ayrılmak zorunda kaldı ve kriz başladı. Bundan 30 yıl sonra hiç ama hiç kimse şimdiye kadar benim bu gerçeği gösterdiğim gibi gösterebilme cesaretine sahip olamamıştı. Bunu gördük. Muhasebemizi yapalım ve geçmişi unutalım ileriye bakalım.”

Filmin kendisine ait olan ve hayatını yansıtan müziğinin Türkiye’den Tuğba Yurt tarafından seslendirildiği bilgisini veren Stoyanov, “20-25 yıldan beri Bulgaristan, çok zorlu bir dönemden geçti. 25 yıl boyunca ne şarkı söyleme ne de müzik hakkında düşünecek bir havam vardı. Böyle bir zamanım hiç olmadı hep işle ilgilendim. Aniden son 5-6 yıl içinde, filmde de görüleceği üzere, kişinin ruh gücünün kuvvetiyle bu melodi geldi. Bu birkaç dakikalık kısa melodiler neredeyse bütün hayatımı anlatıyor diyebilirim.” ifadelerini kullandı.
Stoyan Stoyanov, Türkiye’deki sinema sektöründen uzman kişilerin filmi beğenmelerinden duyduğu mutluluğu dile getirerek, Damascena’nın mekan olarak da hikayeyle uyumlu olduğu için çok beğenildiğini anlattı.

Yönetmenliğini Todor Anastasov ve Alexander Smolyanov’un üstlendiği “Güller Ülkesi: Damascena”da Veselin Plachkov, Dimitar Banenkin ve Neda Spasova başrolü paylaşıyor.

Filmin görüntü yönetmenliğini Hristo Genkov yaparken, senaryosunda Stoyan Stoyanov, Maria Laleva, Alexandar Smolyanov ve Hristian Nochev, müziklerinde ise Georgy Strezov imzası bulunuyor.

Hürriyet

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP