Geçenlerde arkadaşlarımla sohbet ediyordum, bir arkadaşım benim hiç futbol topum olmadı çocukluğumda dedi. Tam onun ve onun çocukluğu için üzülecektim ki ardından şu cümle geldi “mahallede sadece kötü futbol oynayan ve ekonomik durumu daha iyi olan çocuğun topu olurdu. Çünkü o çocuk sadece o şekilde maçta yer alabilirdi. İyi top oynayan çocukların ise topa ihtiyacı yoktu.”
Çocukluktan kalma küçük bir anı bizi bambaşka yerlere taşıyabiliyor. Evrenin, insanın makro ölçeklisi olduğu söylenir. Aslında her bir hücre başka bir alemdir. Hepimiz içimizde koca bir evren barındırıyoruz. Ve çocukluk anılarımız bizim bugünümüzü inşaa ediyor aslında. Şimdi arkadaşımın anlattığı bu anıyı iki perspektiften ele alalım. Öncelikle topu olan çocuğun gözünden bakalım, top oynamak istiyorsunuz, sizi oyuna almıyorlar ve siz oyuna dahil olabilmek için en iyi, en yeni topu alıyorsunuz. Büyük bir gururla sahip olduğunuz bu ekonomik değerle kendinize toplumda bir yer ediniyorsunuz.
Bir de en iyi top oynayan çocuğa bakalım şimdi de, en sevdiğiniz şeyi sürekli yapıyorsunuz, idmanlar sizin için zoraki değil, keyifle vakit geçiriyorsunuz. Yeteneğiniz takdir görüyor ve hep oyunlarda yer alıyorsunuz. Öyle ki topunuz ya da havalı bir ayakkabınız olmasa bile gözler sizi arıyor. Sahip olduğunuz yeteneğinizle takdir ediliyorsunuz.
Bu hikaye çocuklar arasında olduğunda, imkan ve yeteneğin birbiriyle güzel bir şekilde harmanlandığını görüyoruz. Ancak aynı durum büyüklerin dünyasında olduğunda genellikle imkana sahip olan ya da yetenekli olan eleştiri yağmuruna tutuluyor, şımarık olmakla ya da kibirle suçlanıyor. Çünkü genellikle imkanlar ve fırsatlar çocukların dünyasında neşe ve mutluluk odaklı olarak birleştirilirken, büyükler rekabet ve hırsla bu imkan ve yeteneklerden nasıl yararlanabileceklerinin hesabını yapıyorlar. Oysa hayat hesapsızca yaşanır, lokmalar sayılmaz, “seni seviyorum” cümlesini kurmakta cimrilik yapılmaz ise hayat aynı zenginlikte geri yansır bizlere.
Yaradan öyle hassas bir denge kurmuş ki yeteneklerine ve sahip olduklarına şükredip, onları emekle birleştirenler eninde sonunda hayal ettiği başarıyı bu dünya da tadıyor. Yeter ki tam şeffaflığımızla bize bahşedilenlerin kıymetini bilip doğru şekilde değerlendirebilelim.
Bugün kendinize aşağıdaki soruları sorarak fırsat ve imkanları ne ölçüde yakaladığınızı keşfedebilirsiniz.
Sahip olduklarım neler?
Yeteneklerim neler?
Fırsatları değerlendiriyor muyum?
İmkanlarımı etkin bir şekilde kullanabiliyor muyum?
Fırsat ve imkanları doğru şekilde birleştirdiğimde ne noktada olurum?
Hayatımızı dolu dolu yaşadığımız nice günlerimiz olsun.
İletişim için damla@kimimila.com
