Avrupa Birliği’ne giden yolumuzda bir 9 Mayıs’ı daha arkamızda bırakıyoruz. Avrupa Birliği ülkelerinde Türkiye’ye yönelik önyargılar aynı şekilde devam ediyor. Türkiye’nin büyüklüğü, Müslüman bir ülke olması ve nüfusunun yüksek bir ülke olması Türkiye’ye karşı kullanılan argümanların başında geliyor. Buna karşılık, Türkiye’nin 73 milyonluk nüfusu ile AB için iyi bir pazar teşkil etmesi; nüfus yaş ortalamasının 28 yaş olması ve 2002–2007 yılları arasında Almanya toplam yüzde 8,2 büyürken Türkiye’nin aynı süreç zarfında yüzde 42lik bir büyüme gerçekleştirmesi, AB’nin dikkat etmesi gereken hususların arasında yer alıyor. Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği çerçevesinde serbest dolaşım açısından engel çıkarmayacağını, bunun dışında Avrupa Savunma Kimliği ve Güvenlik çerçevesinde Avrupa’ya siyasi bir istikrar sağlayacağını da vurgulamakta yarar vardır.
YENİ GENİŞLEME SÜRECİ
2014 yılında öngörülen yeni genişleme sürecinde Türkiye’nin yer alamayacak olması; artık Türk halkının sabrını taşırsa da bugüne kadar büyük aşamalar gösteren genç ve aktif nüfusu ile AB’ye büyük ölçüde katkıda bulunacaktır. Birlik konusunda ciddi çalışmalar gerçekleştiren Türkiye’nin AB’ye tam üye olması halinde Avrupa Parlamentosu’na 74 milletvekili gönderecek ve komisyonda 29 oy hakkı olacaktır. Türkiye’nin AB bütçesine getireceği yük önümüzdeki yıllarda her geçen gün daha da azalacaktır. Ayrıca serbest dolaşım hakkının verilmesi halinde de Avrupa’da gelişen işsizlik çerçevesinde Türkiye’den AB ülkelerine gidecek ve 90 gün içinde ev ve iş bulacak insanların sayısı çok azdır. Gümrük Birliği çerçevesinde AB ekonomisine büyük katkılarda bulunan Türkiye; ayrıca 60 bin kişilik AGSK’nın vurucu gücünde de etkili bir politika izlenmesini sağlayacaktır.
BALKAN YEMEKLERİ
23 saat önceHABERLER
10 gün önceKÖŞE YAZARLARI
19 gün önceHABERLER
05 Kasım 2024