Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic ile toplantısında, ABD ve bazı Batılı ülkelerin Balkanlar politikalarını ve Balkanlar üzerinden Türkiye’ye yönelik söylem ve tutumlarını eleştiren sözlerini uzmanlar, Sputnik’e değerlendirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD ve bazı Batılı ülkelerin Balkanlar politikalarını ve Balkanlar üzerinden Türkiye’ye yönelik söylem ve tutumlarını sert bir dille eleştirdi. Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic ile gerçekleştirdiği ortak basın toplantısı sırasında Erdoğan ”Batı, özellikle Balkanlar’da Türkiye’nin duruşunu, attığı adımları, girişimleri, gayretleri hazmedemiyor. Batı hazmetmese de yapabileceğimiz ne varsa yapmaya devam edeceğiz. Ülkemizin Balkanlar’daki faaliyetlerinden rahatsız olan bu çevreler Türkiye’nin gayretlerini manipüle etmeye çalışıyor. Şüphesiz, meyve veren ağaç taşlanır. Türkiye’nin çabaları da kriz ve istikrarsızlıktan medet umanların planlarına çok büyük darbe indirmektedir. Bizim bu kesimlere tavsiyemiz, boş işlerle uğraşmak yerine Balkanlar’ın barış ve istikrarına katkı verecek konulara yoğunlaşsınlar” ifadelerini kullandı. Peki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu sözünü nasıl yorumlamak gerekir? “Türkiye’nin çabalarını sindiremeyen Batılı ülkeler” hangileri? Ve bu sözler, bölgedeki hangi dinamiklere işaret ediyor?
‘TÜRKİYE’NİN RUSYA’YLA YAKINLAŞMASI SIRBİSTAN’LA İLİŞKİLERİ DE OLUMLU ETKİLEDİ’Konuyu Sputnik’e değerlendiren ilk isim, AK Parti 24.Dönem İzmir milletvekili ve BASAM Başkanı Rifat Sait oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın söz konusu açıklamayı Sırbistan’dan mevkidaşı Aleksandar Vucic ile gerçekleştirdiği ortak basın toplantısı sırasında yapmış olmasının önemli olduğunun altını çizen Sait “Bu konuşma Türkiye-Sırbistan ilişkilerinin gelişmesinin paralelinde yapılması dolayısıyla son derece anlamlı ve bence Balkanlar için bir milat niteliğinde. Çünkü Balkanlar içerisinde Sırbistan’ın etkisi çok fazla. Türkiye’nin son dönemde Rusya’yla olan yakınlaşması, Rusya’yla eski dost olan Sırbistan ile Türkiye’nin ilişkilerini de olumlu etkiledi” dedi.
Geçen yıl imza atılan anlaşmanın bir sonucu olarak geçen gün Ankara’da Türkiye-Sırbistan Yüksek Düzeyli İş birliği Konseyi’nin ilk toplantısının yapıldığını hatırlatan Sait “Bu ne demek oluyor? Sırbistan’la halihazırda 1 milyon dolar hacme sahip olan ticaretimizin hacminin 5 milyon dolara ulaşma hedefinin gerçekleşmesi yönünde önemli bir gelişmenin yaşandığı anlamına geliyor. Türkiye’nin Balkanlar’daki bu ilerleyişi birilerini rahatsız ediyor. Sayın Cumhurbaşkanı, bu ilerleyişten rahatsız olanları hedef aldı ve onları ‘kriz ve istikrarsızlıktan medet umanlar’ olarak tanımladı. Bu ülkelerden birisi de Fransa” ifadelerini kullandı.
‘FRANSA, ALMANYA VE ABD, TÜRKİYE’NİN BALKANLAR HAMLELERİNDEN SON DERECE RAHATSIZ’Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Türkiye veya Rusya’ya yönelen bir Balkanlar istemediğini açık açık itiraf etmiş olduğunu vurgulayan Sait “Fransa da dahil olmak üzere bazı ülkeler, açık açık Türkiye’nin Balkanlar politikasından rahatsız. Halbuki, Türkiye ne istiyor? Türkiye, orada barış ve istikrar istiyor. Bu barış ve istikrarlar birlikte turizm ve ticaretin artmasını, ilişkilerin de gelişmesini istiyor. Ancak bundan, özellikle Fransa, Amerika ve Almanya son derece rahatsız” diye konuştu.
Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT), FETÖ’nün Balkan ayağına ağır darbe indirerek, örgütün 6 üst düzey elemanını Türkiye’ye getirmesinin ardından Kosova Başbakanı Ramush Haradinaj’ın İçişleri Bakanı Flamur Sefaj ve Kosova İstihbarat Ajansı Başkanı Driton Gashi’yi görevden aldığı süreci hatırlatan Sait “Biliyorsunuz, yakın zamanda Türkiye Kosova’dan 6 FETÖ’cüyü paketlemişti. Bu olayın ardından ABD’nin de etkisiyle Kosova Başbakanı tepki gösterdi. Aslında, Türkiye-Sırbistan yakınlaşmasında Türkiye’nin Kosova’ya yönelik ince ayarının da etkisi olduğunu düşünüyorum” dedi.
‘SIRBİSTAN’LA OLUMLU İLİŞKİLER TİCARET HACMİMİZİ DE ARTIRIR’Sırbistan’la olan yakınlaşmanın Balkanlar’da barış için önemli olduğunu söyleyen Sait “Daha önce Balkanlar’daki barışın bozulmasında Sırbistan’ın önemli rolü vardı. Sırbistan’daki milliyetçi akım dolayısıyla Bosna’da da Kosova’da yapılanları hatırlıyoruz. Yapılan bu anlaşmalar, Sırpların Balkanlar’daki bu milliyetçi tutumunu frenlemiş oluyor. Hem de bu milliyetçi ülkeyi yumuşatmış oluyor. Türkiye bana göre bu süreçte Sırbistan’ı diplomatik yollarla ehlileştiriyor, yumuşatıyor. Malumunuz Türkiye, Sırbistan ve Bosna Hersek arasında da iş birliğinin sağlanmasında büyük etki yapmıştı. Türkiye’nin Sırbistan’la bu yakınlaşması da TİKA ve Yunus Emre Enstitüsü gibi kurumların orada faal olmasının önünü açıyor. Şimdiye kadar TİKA, Sırbistan’da 220’nin üzerinde faaliyete imza attı. Ayrıca Sırbistan, Makedonya ve Karadağ’ın Rusya’yla da ayrı bir ortak pazarı var. Bunun üzerinden Rusya pazarına girerek de bu ticaret hacmi artırılabilir. Aynı şekilde Balkanlar’daki barışın sağlanması Türkiye’nin topyekûn ticaret hacmini de artırır” dedi.
Sait “Sırbistan FETÖ ile mücadele konusunda başından beri Türkiye’ye önemli destek verdi. Ama Yunanistan’da aynı durum geçerli değil. Ama Bulgaristan ve Yunanistan’da TİKA’nın çalışmasına izin verilmiyor. Yunanistan bugün FETÖ’cülere sığınma hakkı verdi. Bu komşu ülkeye yakışmayan bir hareket oldu. Yunanistan böyle olumsuz yaklaşırken Sırbistan çok daha yapıcı bir rol oynuyor. Sırbistan’ın tam Amerika’nın güdümünde olmaması da önemli. Sırbistan’la yakınlaşmak Amerika’nın çok daha fazla etkisini olduğu Yunanistan, Bulgaristan ve Kosova’dan çok daha kolay” diye ekledi.
‘BALKANLAR VE TÜRKİYE ARASINDA TARİHSEL BAĞLAR VAR’
Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Balkanlar ve Kıbrıs Araştırmaları Merkezi Başkanı Gözde Kılıç Yaşın, Türkiye ve Balkanlar arasındaki tarihsel bağlarının ve tarafların birbirleri için öneminin altını çizerek “Gerçekten de Türkiye’nin Balkanlardaki her türlü girişimine dönük bir şüphe, ardında ne tür beklentiler olduğuna dönük bir sorgulama oluyor. Bence burada Batı’nın Balkanlara küçümseyici bakışının, Balkanları Avrupa’ya sorun aktaran bölge, ebeveynlik yapılması gereken çocuk şeklinde görmesinin etkisi de var. Halbuki Türkiye’nin Balkanlara bakışı her zaman farklı oldu. Bugünün işi değil. İlgi, salt Cumhuriyet tarihinden de ibaret değil. Türk halkı ile Balkan insanları arasında derin bir sevgi ve bağlılık var” dedi.
Yaşın “Düşünün Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda, Türkiye’de 3,5-4 milyon Balkan nüfusu vardı ve o tarihte Türkiye’nin nüfusu 10 milyondu. 1878’den itibaren büyük çoğunluğu yolda veya katliamlarla ölmesine rağmen Anadolu’ya koşan, kaçan milyonlarca insan oldu. Gelebilenler kadar da kalanlar varsa eğer aradan ne kadar zaman geçerse geçsin bu insanların birbirine özlemi, bağı ortadan kalkamaz. Kaldı ki Türk tarihi açısından bakarsanız Anadolu’nun yurt tutulmasından 500 yıl kadar evvel Balkanlar yurt yapılmıştı. Osmanlı’nın Kosova’ya yerleşmesi 1389, İstanbul’a yerleşmesi 1453… Dolayısıyla ardında bir şey aramaya gerek yok, mesele devlet değil insan meselesi. Yani taraflar arasındaki bağlar salt Balkan Müslümanlarından kaynaklı bir ilgi ve sempati değil; tüm Balkan insanları ve Türkiye arasında bir sempati ve bağ var” diye konuştu.
‘TÜRKİYE BALKANLARIN EN ÜCRA KÖYLERİNE KADAR DESTEK GÖTÜRÜYOR’Türkiye’nin Balkanlar’daki faaliyetlerinin ‘kazanım sağlamak’ üzerine olmadığının altını çizen Yaşın “Bugün Balkanlarda vekil, bakan, devlet kurumlarında yönetici olanların bir kısmı Türkiye’de eğitim almış, pek çoğunun da Türkiye’de akrabaları var. TİKA üzerinden yapılan faaliyetlerin Balkan insanları üzerindeki etkisini Avrupa’dan bakan biri anlayamıyor. Çünkü TİKA en ücra köylere okul, dağların arasında kalmış yerlere hastane yapıyor, Türkiye bir şey kazanmıyor, global bir etki yaratmıyor ancak oralardaki insanların Türkiye özlemini giderirken kalplerini kazanıyor. Sırbistan’a kurulan soğuk hava depoları o bölge insanına kazandırıyor, verilen arıcılık, tavukçuluk eğitimleri göçü bölge insanının tek seçeneği olmaktan çıkarıyor. Batı ise hem Balkanlardan artık göçmen istemiyor hem bölgeyi silah-uyuşturucu-insan kaçakçılığı ve terör merkezi olarak görüyor ama insanları iş sahibi yapacak adımlar atmıyor. Bunların ötesinde elbette kurulan fabrikalar, yapılan otoyollar, işleyişe geçirilen havalimanları var. Sadece Sırbistan’da Türk şirketleri 10 bin kişiyi istihdam ediyor. İstihdamdan sadece Sırbistan’daki Boşnak ve Arnavutlar faydalanmıyor hatta belki onlar en az faydalanan kesim. Bütün bunlar tarihsel sempati ve akrabalık bağları olmayanlarda bile Türkiye’ye dönük ilgi uyandırıyor” diye konuştu.
‘BATI, ORYANTALİST VE TEPEDEN BAKAR TUTUMUYLA BÖLGEYİ ANLAMAKTAN ACİZ’
Batılı ülkelerin Türkiye ve Balkanlar arasındaki bağı oryantalist bir yaklaşımla anlayamayacaklarını ifade eden Yaşın “Türk dizilerinin 80’li yılların Amerikan dizilerinin yerini aldığı açık. Tüm dünyada bir etki yaratıyor, Balkanlar ülkelerinde çok daha fazla… Balkan ülkelerinin bir kısmının istihbarat teşkilatı ve güvenlik güçleri gibi stratejik kurumlarının eğitimi Türkiye tarafından veriliyor. Dolayısıyla görülmeyen ama her anlamda, her boyutta ciddi bir iletişim var. Batı zannediyor ki Türkiye bölgede imamlar yoluyla etki sağlıyor. Ilımlı İslam söylencesinin kullanıldığı dönemlerde evet, hem Batı hem bölge ülkeleri Türkiye’den Balkanlardaki radikalleşme tehdidine karşı önlem almasını bekledi; tıpkı her kritik dönemde Türkiye’den dengeyi sağlayacak adımlar atılmasının beklendiği gibi. Ancak imamlar meselesi en kalın halatın en ince ipi kadar etkendir. Böylesi bir yanılgı bölge tarihine, sosyolojisine, toplum psikolojisine yabancı olmalarından kaynaklanıyor. Balkanları oryantalist bir yaklaşımla tepeden bakarak anlamaları mümkün değil” diye ekledi.
Kaynak: SputnikNews
HABERLER
3 gün önceHABERLER
3 gün önceKÖŞE YAZARLARI
6 gün önceKÖŞE YAZARLARI
11 gün önceKÖŞE YAZARLARI
17 gün önce