Birkaç gündür KKTC Orman Dairesi’nin radyo ve televizyonlarımızda sürekli olarak yayınladığı bir uyarı dikkatimi çekiyor. Kelimesi kelimesine hatırlamıyorum ama uyarı yaklaşık “Sigara izmaritini aracınızın penceresinden dışarı atmayın. Yangın çıkmasına ve ormanlarımızın yanmasına neden olabilirsiniz” şeklinde. Gerçekte yolda her zaman dikkatimi çeker, araçların penceresinden dışarıya sadece izmarit değil her tür yükte hafif, atması kolay aklınıza ne gelirse fütursuzca fırlatıp atılmakta. Portakal kabuğu mu, sigara paketi mi, izmarit mi, sandviç kağıdı mı ne isterseniz. Liste bayağı büyük ve de uzayıp gitmekte. Bazen de trafik ışıklarında beklerken, özellikle de saniye sayaçlı olanlarda, önünüzdeki aracın kapısı açılır ve genelde şoför koltuğunda oturan kişi kül tablasını yolun içine boca eder, sanki aracın durduğu yer özellikle kocaman bir çöplükmüş gibi. Bunları atan kişiler maalesef kendi araçlarının içi temiz kalsın diye, dışarısını yani tüm halkımızın kullanımına açık olan yerleri yürekleri cız etmeden kirletmekte. Araçları hareket ettikten sonra da geriye çirkin ve kabul edilemez bir pislik kalmakta. Hem çevre kirliliğine neden olduğunu, hem de yarattıkları pisliğin temizlenmesi için bir başka kişinin bu atılan çöpleri toplamak için emek sarf edeceğini ve bir bedelin ilaveten ödeneceğini hiç düşünmez bu kişiler. Veya düşünmek istemezler. Belki de geri zekâlıdırlar ve bu kadar ince hesaba kafaları çalışmaz. Sıralamada, pencereden izmarit veya sigara paketi atmak tartışmasız birinci sırayı işgal ederken, ikinci sırada ise, kola kutusu, bira şişesi ve küçük su şişesini camdan dışarı fırlatmak gelmektedir. Bunlar tartışmasız liderlerdir. T.C. Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan bu küçücük dünya güzeli ülkemize gelmeden önce bütün yollar, refüjler ve yan kaldırımlar temizlendi. Keşke Sayın Başbakan birkaç ayda bir gelse. Daha aradan 15 gün bile geçmeden yol kenarları ve refüjler sigara paketleri, bira şişeleri, kola kutuları ve su şişeleri ile tekrardan kirletilmeye başlandı. Maalesef insanlarımızın büyük çoğunluğu hem pis, hem görgüsüz hem de duyarsız. Elindeki çöpü, yolda giderken bir çöp kutusunun yanında durup içine atacağına, pencereden fırlatıp atmak daha çok işine geliyor. Serde tembelliğin ve nemelazımcılığın olduğu kesin.
SAKIN YÜRÜME
Bu alışkanlıktan kurtulabilmemiz için hem okullarımızda çocuk yaştan eğitim, hem de ağır cezalar gerekli, aynen sürat kameralarında olduğu gibi. Sürat kameralarındaki ceza yazım oranı ilk günlere kıyaslara neredeyse yüzde 30 daha düşük. Belli ki cezayı ödeyen akıl koymaya ve kurallara uymaya başlamış. Yıllar önce Barış Harekatı’ndan hemen sonra Amerika Birleşik Devletleri’ne ilk gittiğim gün bana göre olağan üstü olarak tanımladığım birkaç izlenim edinmiştim. Bunlardan birincisi yaya geçitlerinde, yayalar için konan trafik ışıklarında, kırmızı lamba üzerindeki “Don’t Walk” yani “Sakın Yürüme” uyarısı idi. İngiliz sisteminde alışık olduğumuz kırmızı ışığın üzerindeki “Please Wait” yani “Lütfen Bekleyin” uyarısı ile kıyasladığımda, ABD’deki yaşam düzeninin yasaların gücü ile olduğunu anlamakta gecikmedim. Her şey son derece disiplinli ve düzenliydi, cezalar da can yakacak kadar ağır. İkincisi ise, arkadaşlarımla bindiğim takside, bir arkadaşımın sigarasını yakıp külünü pencereden dışarı silkmek istediğinde, şoförün aracı durdurup hepimizi dışarı atmasıydı. Gerekçesi ise çok basit ama çok çarpıcıydı. Arabanın penceresinden dışarıya sigara külü silkmenin cezası 500 dolardı ve şoför ne kendisinin ne de bizim başımızın derde girmesini istememişti. O dönemde aylık asgari ücret New York’da 680 dolardı. Utandım ve sigara paketini pencereden dışarı atmanın cezasının ne kadar olduğunu soramadım. Sanırım bizde de aynı cezaları uygulamaya koyma zamanı geldi, geçti bile.
ARAŞTIRMA-İNCELEME
4 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
6 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
6 gün önceHABERLER
9 gün önceHABERLER
13 gün önce