Fransa’da 17 can alan terör eylemlerine, dünya halkları daha önce çıkmayan seslerini yükseltti ve sokağa dökülerek karşılık verdi. Paris, Avrupa tarihinin en büyük yürüyüşlerinden birine sahne oldu. Başbakan Davutoğlu’nun da aralarında bulunduğu 50 kadar ülkenin devlet ve hükümet başkanlarının kol kola başlattığı yürüyüşe katılım, beklenenin çok üzerindeydi. Ülke genelinde sayı 3,7 milyonu aştı. Paris’te terörü lanetlemek için yürüyen 1,5 milyon kişiye New York’tan Ramallah’a, İstanbul’dan Sidney’e, Kudüs’ten Stockholm’e tüm dünya eşlik etti. Yaşananlar ve ortaya konanlar karşısında her milletin şaşkınlığı had safhaya ulaştı. Cumhuriyet Meydanı, Fransızların dışında turistlerin de akınına uğradı. Fransız bayrağı ile birlikte Türk bayrağının da aralarında bulunduğu pek çok ülke bayrağı yürüyüşe katılanlar tarafından meydanda dalgalandırıldı. Taşınan döviz ve pankartlarda saldırılar kınanırken, ifade ve düşünce özgürlüğünün taviz verilmeden savunulması istendi. “Hepimiz Charlie’yiz” pankartının arkasındaki grubun en önünde, tekerlekli sandalyesiyle yürüyüşe katılan Paris Büyük Camisi Müftüsü Dalil Boubakeur yer aldı. İsabetli bir karar ile yürüyüşe, Charlie Hebdo dergisi yakınlardaki Drancy Camisi’nin İmamı Hassen Chalghoumi de katıldı. İmam Chalghoumi saldırı sonrasında derginin önünde polisle görüşmüş, “Fazlasıyla sinirliyim. Bunlar suçlular, barbarlar. Ruhlarını şeytana satmışlar. Bu İslam değil ve umarım Fransa bu olayın sonunda birleşir” demişti. Her şeye rağmen, Müslümanlar kendilerine yapılan hakareti bir tarafa bırakarak, Fransa’da öldürülen masumların üzüntüsüne destek olmaya koştular.
ARNAVUTLUK HEYETİ
Her ülkeden katılan yüzlerce temsilci arasında özellikle Arnavutluk’tan gelen heyet, tüm dikkatleri üzerine çekmeye yetti. Cumhuriyet meydanında kol kola girmiş inanmış 4 adam, sadece Fransa’ya değil, tüm dünyaya ders vermeyi başardı. Meydanın başında beliren Bektaşi Baba Mondi, Tiran Müftüsü Ylli Gurra, Katolik ve Ortodoks Kiliseleri’nin Baş Papazları, dini kıyafetler içerisinde kol kola girerek, birlik mesajı verdiler. Meydanda bulunan insanlar, gözyaşları ve tezahüratlar içerisinde sevgilerini sadece alkışlayarak gösterdiler. Verilen mesaj, sayfalar dolusu nutuk atmaktan daha etkili oldu. Halkının yaklaşık yüzde yetmişinin Müslüman olduğu Arnavutluk’un uzun yıllar Enver Hoca’nın dinlere karşı uyguladığı baskı rejimini hatırladığımızda, yaşananların Ortodoks, Katolik, Müslüman demeden, Arnavut halkının genetiğinde bulunan sarsılmaz hoş görü anlayışının bir tezahürü tüm dünya ya gösterildi. Fransa’da yaşanan önemli bir ayrıntıyı da gözlerden kaçırmamak gerekiyor. Oda hangi dini inanç olursa olsun, kutsalına elimizi uzatmamamız gerçeği. Artık şu bilinmeli ki, hiçbir ülke güvende değil. Bu politikalar böyle devam ederse de olmayacaklar. Batı, İslam dünyası ile problemli ilişkilerini bir an önce düzeltmeli, yeni bir dil geliştirmeli. Bu savaşçı, istilacı, küçümseyici, dili terk etmeli. Ne yazık ki, tam tersi bir istikamette gidiliyor. Ve bu savaş, 21. Yüzyıl boyunca çok daha vahim sonuçlara doğru ilerliyor. Terörü dünyaya ihraç ederken iyiydi. Bumerang gibi dönüp Avrupa’yı vurduğu zaman kıyameti koparıyorlar. Unutmayın, terörün en büyük kurbanı Müslüman ülkeleridir. Hadi gelin, buralardaki teröre karşı da ortak hareket edelim. Samimi olun, gerçekçi olun…
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önce