20 Haziran 2024 Perşembe
15 Temmuz
AB’de Anlaşmazlıklar Devri
Vefa Tiyatrosu Yeni Sezonun İlk Oyunu ile Perdelerini Açtı
İsviçre’de silah talepleri arttı
Beyaz Eşyalarda Artık Sararma Olmayacak!
Yunanistan' ın Su Krizi ve Yangınlarla Mücadelesi: Turizm ve İklim Krizinin Çifte Darbesi
ANKARA-BHA
Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, faizlerdeki düşünün devamı ve enflasyonla mücadele sürecinden başarıyla çıkabilmek için para politikasının maliye politikalarıyla desteklenmesi gerektiğini ve yapısal reformların hızlandırılmasının önemli olduğunu belirterek, “Bu süreçte ekonomimizin gücünü koruması açısından ilave destekler gerekli” dedi.
ATO Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, Ankara Ticaret Odası’nın Aralık Ayı Olağan Meclis Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, ekonomik değerlendirmelerde bulunarak, 2025 yılına ilişkin beklenti ve öngörülerini paylaştı. Faizlerdeki düşüşün devamı ve enflasyonla mücadele sürecinden başarıyla çıkabilmek için para politikasının maliye politikalarıyla desteklenmesi gerektiğini ve yapısal reformların hızlandırılmasının önemli olduğunu belirten Baran, “Bu süreçte ekonomimizin dinamiklerini korumak için imalat-ticaret ayırt etmeksizin, tüm sektörlerimize ilave destekler sağlanmasının, ekonomimizin gücünü koruması açısından gerekli olduğu kanaatindeyiz.” diye konuştu. Baran, Merkez Bankası’nın politika faizinde 250 baz puan indirime gitmesinin, 2025 yılı beklentileri açısından umut verici olduğunu belirterek, “2025 yılının ilk yarısında, faiz indirimlerinin piyasalara doğrudan olumlu etkisi olmasa bile de, finansmana erişimi kolaylaştırma yönünde önemli bir aşama kaydedilmiş oldu. Faiz indiriminin, ticaret, yatırım, üretim ve istihdamı canlandıracak şekilde devam etmesini temenni ediyor, bu süreçte bankaların da kredi faizlerini indirerek, KOBİ’lerimiz başta olmak üzere, reel sektöre destek olmalarını bekliyoruz.” dedi.
Enflasyondaki yükseliş ve sıkı para politikalarının, küresel ekonomide yavaşlamaya yol açtığını ifade eden Baran, yaşam maliyetleri yükselirken, borçlanma maliyetlerinin de arttığını belirtti. Küresel mal ticaretinin yüzde 3, küresel ekonominin de yüzde 3,2 oranında büyümesinin tahmin edildiğini belirten ATO Başkanı Baran,
“Bu süreçte, ülkemiz için enflasyonla mücadele ve ekonomik istikrarın sağlanması öncelikli konu olmaya devam ediyor. Yüksek enflasyon ve yüksek faiz, reel sektörün ayakta durmasını zorlaştırıyor.
Kredi maliyetlerinin yükselmesi, reel sektörün üzerindeki baskıyı artırıyor, yeni yatırımların önünü tıkıyor. OECD, Türkiye’nin 2025 yılında yüzde 3,2 oranında büyüyebileceği tahmininde bulundu. Mevcut şartlarda bu ölçüde büyümek başarı ancak ülkemizin gelişimini verimli bir şekilde sürdürmesi ve istihdam oranlarını koruyabilmesi için en az yüzde 5 civarında bir büyüme oranını yakalamamız gerekiyor” dedi.
2020’li yılların, Türkiye ve dünyada, zorlu sınavlara sahne olduğunu kaydeden Baran, küresel ekonomide yaşanan sıkıntılar devam ederken, Türkiye’nin asrın felaketi 6 Şubat depremini yaşadığını ve 11 ilde yıkıma neden olan depremin, ekonomiyi de ağır şekilde etkilediğini söyledi. Bu süreçte İsrail’in Filistin’e yönelik soykırıma varan saldırıları, Rusya-Ukrayna savaşı ve Suriye’deki gelişmelerin de dünya gündeminde yer aldığını ifade eden Baran, “Diğer yandan Almanya başta olmak üzere, gelişmiş ekonomilerde otomotiv sektörü ve diğer sektörlerde yaşanan sancılar, küresel ekonominin geleceğine dair soru işaretleri oluşturdu” diye konuştu.
İş dünyası olarak, 2025 yılına, jeopolitik riskleri ve fırsatları görerek, siyasi dengelerin ekonomiyi şekillendirebileceğinin bilincinde olarak girdiklerini ifade eden Baran, “Bir ayağı Avrupa’da, bir ayağı Asya’da olan ülkemiz için yeni fırsatların olacağı beklentisi içinde, temkinli ama umutluyuz.” dedi.
Ekonominin lokomotifi niteliğindeki inşaat sektörünün 2025 yılı ortalarından itibaren hareketlenmeye başlayacağını tahmin ettiklerini kaydeden Baran, “Suriye’deki son gelişmeler, bizi yakından ilgilendiriyor. Suriye, sınır komşumuz olarak ticaretimizin olduğu bir ülke idi. Bu ilişkiler devam edecektir. Ülkenin yeniden inşası için 400 milyar dolarlık bir rakamdan bahsediliyor. İnşaat sektöründe güçlü, yurtdışı müteahhitlik projelerinde dünya ikincisi olan Türkiye’nin bu pastadan ciddi pay alabileceğine inanıyoruz.” dedi.
Baran, son yıllara damga vuran iklim krizinin, 2024 yılında da, Türkiye de dâhil dünyanın çeşitli bölgelerinde hasarlara yol açtığını belirterek, “İklim krizinin etkilerine karşı yürütülen mücadele ve yeşil dönüşüm süreci ülkelere büyük maliyetler çıkarırken, diğer yandan tedarik zincirlerinde bazı aksaklıklar oluşturuyor” diye konuştu. Baran, dijitalleşme ve e-ticaretteki hızlı gelişimin, ticaretin dönüşümünü hızlandırırken, sürdürülebilirlik ve çevresel sorumluluk konularını ülkelerin gündemine yerleştirdiğini söyledi.
Türkiye’nin en büyük ihracat pazarı durumundaki Avrupa Birliği ülkelerinde yaşanan sancıların ve küresel ekonomiyi etkileyen daralmanın, ticaret için olumsuz sinyal oluştursa da, Türkiye’nin yeni yılda ihracatı geliştirmek için yeni pazar ve ürünlere odaklanması gerektiğini kaydeden Baran, “Bu noktada, Avrupa Birliği’nin yeşil dönüşüm süreci Türkiye’nin üretim kalitesini yükseltmesi açısından da önem taşıyor. KOBİ’lerimizin gerekli desteklerle yeni sürece uyum sağlayacağını değerlendiriyoruz. Dünyanın iklim değişikliği ve dijitalleşme alanında elde ettiği gelişmeler, ülkemizi de yakından ilgilendiriyor. Türkiye’nin bu iki alandaki gelişmeleri kaçırmaması ve gelecek yıllar için risk oluşturduğu ifade edilen tarım üretimine de ağırlık vermesi gerektiği kanaatindeyiz” dedi.
Baran, konuşmasına Ankara Ticaret Odası’nın 2025 yılı çalışma programı hakkında da bilgi verdi.
ANKARA-BHA
Ankara Sanayi Odası, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Bakan Yardımcısı İsmail İlhan Hatipoğlu ve Gelir İdaresi Başkanı Bekir Bayrakdar’ı konuk etti.
ASO Yönetim Kurulu Başkanı Seyit Ardıç’ın ev sahipliğindeki toplantıda reel sektörün sorun, talep ve önerileri istişare edildi.
Toplantıya ASO Meclis Başkanı Celal Koloğlu, Meclis Başkan Yardımcıları Nihat Güçlü ve Akman Karakülah, Divan Katip Üyesi Didar Danış Ezer, ASO Başkan Yardımcısı Mete Çağlayan, Yönetim Kurulu Üyeleri Mehmet Osmanbeyoğlu, İhsan Çetinceviz, Halit Erol, Burcu Özbozkurt, Levent Akçakoca, Ertuğrul Onat ve Zafer Korkmaz, ASO 1. OSB Başkanı Niyazi Akdaş, OSTİM OSB Başkanı Orhan Aydın, İvedik OSB Başkanı Hasan Gültekin, Anadolu OSB Başkanı Hüseyin Kutsi Tuncay ve sanayiciler katıldı.
ASO Yönetim Kurulu Başkanı Seyit Ardıç, Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek’e sanayicilere verdikleri destek için teşekkür etti.
ANKARA-BHA
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Bursa 8. Olağan İl Kongresi’ne katıldı.
Konuşmasına salondakileri selamlayarak başlayan Erdoğan, AK Parti Bursa teşkilatıyla eş zamanlı olarak il kongrelerini gerçekleştiren, Kars, Muş, Adıyaman, Kırşehir, Nevşehir, Düzce, Gümüşhane ve Bilecik’teki teşkilat mensuplarına da en içten sevgilerini iletti.
Şehre geldiği andan itibaren samimiyetiyle kendilerini bağrına basan tüm Bursalılara teşekkür eden Erdoğan, AK Parti Bursa 8’inci İl kongresinin hayırlar getirmesini diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugüne kadar emektarlarımızın tecrübesini, gençlerimizin dinamizmi ile birleştirerek siyasi mücadelemizi yürüttük. Görev alsın veya almasın bu çatı altında beraber yol yürüdüğümüz aynı ideallere inandığımız, aynı büyük hayallerin peşinden koştuğumuz tüm kardeşlerimizi yol ve dava arkadaşlarımız olarak gördük. Önümüzdeki dönemde de bu çizgimizi koruyacağız. Saflarımızı daha da sıklaştıracağız. Kırgınlıklar varsa göz ardı etmeyecek kalpleri tamir etmeye bakacağız.” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü;
Her ne sebeple olursa olsun, teşkilatımızdan ayağa kesilenler varsa, onları mutlaka, bulacağız, parti çalışmalarımıza yeniden dahil edeceğiz. Şu noktaya özellikle dikkat etmenizi istiyorum. Yeni isimlerle kadrolarımızı güçlendirirken, yokluk zamanlarında partimiz için elbi̇sesi̇ tozlanmış, ayakkabısı çamurlanmış, sırf bu kutlu davaya inandığı için, varını yoğunu seferber etmiş, Ömerleri, Ayşeleri, hiçbir zaman ihmal etmeyeceğiz. Bu partiyi ayakta tutanlar, işte o samimiyet timsalleridir. Bu partiyi bugünlere taşıyanlar, işte o fedakarlık abideleridir. Gelmeyene biz gideceğiz. Aramayanı biz arayacağız. Küsenin kapısını biz gidip çalacağız. Yorulanı biz yüreklendireceğiz. Yani partimizi Bursa’dan her alanda hak ettiği yere tekrar taşımak için ne gerekiyorsa hep beraber biz yapacağız.
Burada Roman vatandaşlarımızın şu anlamlı sözünü sizlere hatırlatmak isterim. Roman kardeşlerimiz ne diyorlar? Evde oturan ölür diyorlar. Merhum Neşet Ertaş da Aşk ile çalışan yorulmaz. Ne zaman öldüysem işte o zaman yoruldum diyor. Bizim de Bursa’da ve diğer illerimizde yapmamız gereken işte budur. Evde veya il ilçe binasında oturmayacak, sürekli sahada olacağız. Bursa teşkilatımızla birlikte kongrelerimizi yaptığımız diğer bütün illerdeki kardeşlerimden işte bu hassasiyetle çalışmalarını bekliyorum. Gayretleriniz için, emekleriniz ve samimi çabalarınız için her birinize şimdiden teşekkür ediyorum.
Bursa’nın göz alıcı doğal güzellikleri, insanın ruh dünyasını zenginleştiren manevi değerleriyle herkesi kendine meftun eden bir şehir olduğunu belirten Erdoğan, “Bütün bunların yanında Bursamız üretimin ve emeğin de lokomotifidir. Kongremizden sonra Bursamızın iş çevreleriyle bu akşam bir araya gelecek bazı fabrikaların resmi açılışını gerçekleştireceğiz. Bursa’yı her ziyaretimde şehrimizin sanayisinin istikrarlı bir atılım içinde olduğunu görmekten büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Bursa sanayisi bizim yurt dışında da göğsümüzü kabartıyor. Her alanda Bursa’yı destekledik, geliştirdik.” diye konuştu.
Koronavirüs salgınıyla birlikte dünyanın fırtınalı sulara girdiğini hatırlatan Erdoğan, küresel ekonomide de dengelerin bozulduğunu, enflasyonun son 60-70 yılın en yüksek seviyelerini gördüğüne işaret ederek konuşmasına şöyle devam etti;
Tüm dünya gibi Türkiye olarak biz de bu olumsuzlukları hissettik. Ekonomide önce döviz kuruyla, ardından enflasyonun tetiklemesiyle başlayan hayat pahalılığı Bursamız da etkilemiştir. Bilhassa işçi, memur, emekli, çiftçi gibi sabit gelirli vatandaşlarımız bu sıkıntılarla daha çok karşılaştılar. Bir defa şu hususun bilinmesini özellikle isterim. Gerek şahsen, gerek iktidar, gerekse AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak hiçbir insanımızın serzenişine kulaklarımızı tıkamıyoruz. Yaşanan her sıkıntının, her zorluğun farkındayız. Evine ekmek götürmeye çalışan işçimizin de, saçlarını ülkemize hizmet uğrunda ağartmış emeklimizin de, yazın güneşine kışın ayazına aldırmadan toprağı işleyen çiftçimizin de, yatırım yapıp başkalarına ekmek kapısı olan sanayicimizin de, her sabah dükkanını bismillah diyerek açan esnafımızın da velhasıl hangi işi yaparsa yapsın 85 milyon vatandaşımızın her ferdinin derdini, talebini, beklentisini ve sorunlarını çok ama çok iyi biliyoruz.
Bizim siyasetimiz hizmet ve eser siyasetidir. Bizim siyasetimiz millete karşı dürüst olma şeffaf olma siyasetidir. Bizde tüm meşakkatine rağmen sadece bunu yapmaya çalışıyoruz. Türkiye ve Türk milletine millet borcumuzu layıkıyla ödemenin derdindeyiz. Partimize, ittifakımıza ve iktidarımıza güvenen bu aziz millete hayal kırıklığı yaşatmak istemiyoruz.
Günübirlik hesapların yakın geçmişte bu millete çok vakit ve nakit kaybettirdiğini belirten Erdoğan, “Kim ne verirse benden beş fazlası anlayışı geçmişte Türkiye’ye çok ağır bedeller ödetti. Sırf günü kurtarmak için verilen ancak sonra unutulan sözler, hem bu ülkeye hem de siyaset kurumuna çok büyük zararlar verdi. Benden sonrası tufan diyenler geride telafisi yıllar sürecek enkazlar bıraktılar. Hesap kitap yapmadan bol keseden vaat dağıtanlar arkalarında tamiri imkansız hasarlar bıraktılar. AK Parti olarak bu ucuz siyaset tarzını 2002’den beri hep elimizin tersiyle ittik. Kendimiz bedel ödesek dahi millete ve ülkeye bedel ödettirmeyeceğiz dedik. Her şart altında Türkiye için en iyisini yapacağız. Zor da olsa en doğru kararı alacağız dedik. Hamdolsun. Bu duruşumuzdan da şimdiye kadar taviz vermedik.” diye konuştu.
Siyaset kurumuna güveni yeniden tesis ettiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin asırlık sorunlarına çözüm yollarını biz geliştirdik. Türkiye’nin asırlık sorunlarına çözüm yollarını biz geliştirdik. Türkiye’nin şahlanışını bizimle yaşadı. 22 yıl önce hayal dahi edilemeyen büyük dönüşümleri, büyük reformları ülkemizde biz gerçekleştirdik. Artık dünyada sözünün ağırlığı olan, itibarı artan, ay yıldızlı bayrağı başta komşuları olmak üzere tüm dünya için güven veren bir Türkiye oldu.” şeklinde konuştu.
Müslümanlara dini hissiyat ve ibadet yoğunluğu eşliğinde gündelik hayatlarını sorgulama, yenileme ve zenginleştirme fırsatı sunan aylarda, Regaip, Miraç ve Berat kandilleri ile Kadir Gecesi gibi özel geceler yer alıyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı Vakit Hesaplama Bölümü’nün “vakithesaplama.diyanet.gov.tr” internet adresinde yer alan bilgiye göre, 2 Ocak Perşembe akşamı Regaip Kandili idrak edilecek.
Ramazan ayı 1 Mart’ta başlayacak
Hazreti Muhammed’in Allah’ın huzuruna yükseldiği gece olarak kabul edilen Miraç Kandili’nin 26 Ocak ve “ramazanın müjdecisi” Berat Kandili’nin 13 Şubat’ta idrak edilmesinin ardından Müslümanlarca “on bir ayın sultanı” olarak tanımlanan ramazan ayı 1 Mart’ta başlayacak.
Kur’an-ı Kerim’de “Bin aydan daha hayırlı” olduğu bildirilen Kadir Gecesi, 26 Mart’ta idrak edilecek ve Müslümanlar 30 Mart’ta Ramazan Bayramı’nı karşılayacak.
Türk Dünyası’ndan genç akademisyenler Özbekistan‘da buluşacak.
İletişim Başkanlığı’nın desteğiyle düzenlenecek kongrede, genç akademisyenler kültür, ekonomi ve siyaset gibi alanlarda bildiriler sunacak.
İlki Ankara’da yapılan kongrede, Türk dünyasından üniversite ve genç akademisyenlerin ortak bir entelektüel ideal etrafında buluşturulması amaçlanıyor.
“Ortak Geleceğin İnşası” temasıyla düzenlenecek kongreye katılmak isteyenler, 5 Ocak 2025’e kadar bildiri gönderebilecek.
Kaynak: BHA