KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın da katıldığı sempozyumda konuşan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, “Yunanistan kendi uluslararası hukuka aykırı eylemlerine rağmen Türkiye’yi suçlayıcı açıklamalarda bulunmaya devam ediyor. Özellikle bazı Yunan siyasiler, adeta kuzu postuna bürünerek ve her gün başka bir yerde ortaya çıkarak gerçeklikten uzak iddialarla sürekli sahte gündemler oluşturmaya çalışmaktadırlar. Yunanistan suni bir tehdit algısı oluşturarak bir silahlanma sevdasına kapılmış bulunmaktadır” dedi.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın da katıldığı, 9 Eylül Üniversitesi tarafından Sabancı Kültür Merkezinde düzenlenen “Adalar Denizi ve Yunanistan ile Komşuluk İlişkileri Sorunları Sempozyumu”nda konuştu. Bakan Akar sempozyuma beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Musa Avsever, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Küçükakyüz ile katıldı.
“YUNAN MUHATAPLARIMIZ GERGİNLİĞİ TIRMANDIRIYOR”
Sözlerine İzmir’in düşman işgalinden kurtuluşunun yıl dönümünü kutlayarak başlayan Bakan Akar, Türkiye’nin terörle mücadelesi, Libyalı ve Azerbaycanlı kardeşlerine haklı davalarında destekleri devam ederken, komşusu ve NATO müttefiki Yunanistan ile bazı sorunlar yaşadığına dikkati çekti. Bakan Akar şöyle konuştu:
* Yunanistan ile kıta sahanlığı, kara sularının genişliği, hava sahası, FIR hattı, arama kurtarma sahasına yönelik ihtilaflar, Gayri Askerî Statüdeki Adaların (GASA) silahsızlık statüsünün ihlali, Egemenliği Anlaşmalarla Yunanistan’a Devredilmemiş Ada, Adacık ve Kayalıklar (EGAYDAAK) Doğu Akdeniz’de ülkemizin ve KKTC’nin hak ve menfaatlerini göz ardı eden iddialar, provokatif silahlanma girişimleri ve diğer provokatif faaliyetler, Batı Trakya Türklerinin haklarını kısıtlayıcı uygulamalar ve terör örgütlerine verdikleri destek konularında sorunlar yaşıyoruz. Bu sorunlara düzensiz göçten kaynaklı anlaşmazlıklar ve FRONTEX meselesi de eklenmiş durumda.
Bakan Akar Türkiye’nin tüm bu sorunlara uluslararası hukuka, akla, mantığa uygun ve iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde çözüm bulmak için büyük çaba harcadığını belirterek, “Maalesef Yunan muhataplarımız âdeta bu çabalarımızı boşa çıkarmak için çoğu zaman gerginliği tırmandıran her türlü saldırgan eylem ve söylemde bulunmayı ısrarla sürdürüyor” dedi.
Kıta sahanlığı, kara suları, hava sahası ve FIR hattı sorunlarını hem ayrı ayrı hem de birbirleriyle bağlantılı sorunlar olarak nitelendiren Bakan Akar, “Yunanistan Kıta Sahanlığı sınırının Doğu Akdeniz’deki adalar ile Türkiye ana karası arasından geçtiğini ileri sürerek Ege Denizi’nin neredeyse tamamı üzerinde haksız iddialarda bulunmaktadır. Biz, Ege’de kıta sahanlığı sınırları belirlenirken, Ege’nin bütün olarak göz önüne alınması ve sınırların uluslararası hukuk kurallarına uygun hakkaniyet ilkeleri uyarınca bir anlaşma ile çizilmesi gerektiğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
“’12 MİL’ İSTEĞİNİ TÜRKİYE’NİN KABUL ETMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR”
Yunanistan tek taraflı olarak kara sularını 12 mile çıkarma isteğine vurgu yapan Bakan Akar, “Yunanistan’ın karasularını 12 mile çıkarması durumunda Ege’nin yalnızca beşte biri açık deniz alanı olarak kalacak, yaklaşık üçte ikisi Yunan kara suları hâline gelecektir. Yani, ‘12 mil’ demek, neredeyse Ege Denizi’nin tamamının Yunanistan’ın hâkimiyetine geçmesi, Ege’nin Yunan gölü hâline gelmesi demektir. Böyle bir durumda Deniz Kuvvetlerimizin uluslararası sulardan geçerek Akdeniz’e ulaşması neredeyse imkânsız hâle gelecektir. Türkiye gemicilik, güvenlik ve Ege’deki kaynaklar açısından önemli zararlara uğrayacaktır. Aynı zamanda üçüncü ülkeler de Ege’den geçerken Yunanistan’dan izin almak durumunda kalacaktır. Türkiye’nin bunu kabul etmesi asla mümkün değildir” açıklamasında bulundu.
“AKIL, MANTIK VE HUKUK DIŞI…”
Türkiye ve Yunanistan arasında önemli gerilimlerin oluşmasına yol açan sorunlardan bir diğerini ise Ege Denizi üzerindeki hava sahası ve FIR hattına ilişkin sorunlar olarak tanımlayan Bakan Akar, şunları söyledi:
* Hava sahasının sınırı kara suları sınırlarını aşamaz. Ancak Yunanistan, kara suları genişliği 6 mil olmasına karşın 10 mil hava sahası olduğunu iddia etmektedir. Yani, uluslararası sularda bulunan bir gemimiz, kara suyu sınırlarını ihlal etmezken, bu gemiden bir helikopter havalandığı anda hava sahası ihlali yapmış oluyor. Bu akıl, mantık ve hukuk dışı garip iddiayı sadece Yunanistan ileri sürmektedir. Ne tarihte ne günümüzde, dünyada böyle bir uygulama yok.
* Biz, uluslararası hukuk kurallarını, akıl ve mantık ilkelerini hiçe sayan bu iddiayı kabul etmezken Yunanistan, kara sularını 12 mile çıkarma hayalleri ile hava sahasını daha da genişletme peşindedir. Bunların boş hayaller olduğu görülmeli, bilinmelidir. Yunanistan ayrıca, teknik bir sorumluluk olan Uçuş Malumat Bölgesi [FIR] hattını da kendi egemenlik sahası olarak göstermektedir.
* 1944 ICAO Şikago Sözleşmesi hilafına Atina FIR’ına giren askerî uçakların uçuş planı vermesini talep etmekte, aksini hava sahası ihlali kabul etmektedir. Ayrıca, FIR hattı sınırını aynı zamanda ‘Arama Kurtarma Sahası’ sınırı olarak kabul ederek Türkiye’nin sahasında da arama kurtarma yapmak istemektedir. Dünyada, uluslararası hukukta böyle bir uygulama söz konusu değildir.
“KUZU POSTUNA BÜRÜNEREK”
Türkiye’nin kimseye tehdit olmadığını, Türkiye’nin güvenilir, güçlü ve etkin bir müttefik olduğuna vurgu yapan Bakan Akar, “Bizim tek amacımız vatanımızın, milletimizin güvenliğini sağlamaktır.” dedi.
Türkiye’nin etrafımızdaki sorunlarla ilgilenirken asla “yayılmacı, müdahaleci” bir anlayış içinde olmadığını belirten Bakan Akar, şu açıklamalarda bulundu:
* Yunanistan kendi uluslararası hukuka aykırı eylemlerine rağmen Türkiye’yi suçlayıcı açıklamalarda bulunmaya devam ediyor. Özellikle bazı Yunan siyasiler, âdeta kuzu postuna bürünerek ve her gün başka bir yerde ortaya çıkarak gerçeklikten uzak iddialarla sürekli sahte gündemler oluşturmaya çalışmaktadırlar. Yunanistan suni bir tehdit algısı oluşturarak bir silahlanma sevdasına kapılmış bulunmaktadır.
* Yunan siyasiler, kifayetsiz ve hayalci bir yaklaşımla zaten ekonomik sıkıntılar yaşayan Yunan halkının kaynaklarını boş yere tüketmekte, refah seviyesini daha da aşağılara çekmektedir. Yunanistan’ın bu yaklaşımının beyhude bir çaba olduğunu kendi akademisyenleri, bazı diplomatları ve emekli komutanları da ifade etmektedirler.”
AB üyesi olmasına rağmen Yunanistan’nın AB değerlerini, insan haklarını ve uluslararası anlaşmaları hiçe sayarak Batı Trakya, Rodos ve İstanköy’de yaşayan Türk azınlığa yönelik baskıcı uygulamalarına devam ettiğini belirten Bakan Akar, “Yunanistan, bu politikaların bir parçası olarak, uluslararası anlaşmalar ile Batı Trakya Türklerine tanınmış olan temel hakları, türlü yollarla ortadan kaldırmaya devam etmektedir. Son olarak Rodop ilinde 8, İskeçe’de 4 olmak üzere 12 azınlık okulunun faaliyetlerini durdurması, yürüttüğü baskı ve yıldırma politikalarının en çarpıcı örneklerinden birisidir” diye konuştu.
Yunan makamlarının bu uygulamaları sonucu Batı Trakya’daki Türk azınlık ilkokullarının sayısının son 25 yılda 231’den 103’e düştüğüne dikkati çeken Bakan Akar, şunları kaydetti:
* Yunanistan, Türk kimliğinin inkârı başta olmak üzere Türklerin eğitim, dernek kurma, kendi dinî liderlerini seçme, vakıflar, ifade ve basın özgürlüğü gibi konularda kısıtlayıcı ve baskıcı uygulamalarını sürdürmektedir. Aynı şekilde Yunanistan, 1913 Atina Anlaşması ve 1920 tarihli 2345 sayılı Kanun gereği, Batı Trakya Türklerinin kendi müftülerini seçme haklarını 1985’ten itibaren ihlal etmeye ve müftü atamalarını kendisi yapmaya başlamıştır.
* Yunanistan bu hukuksuz uygulaması nedeniyle 1999 ve 2006’da iki defa AİHM tarafından mahkûm edilmesine rağmen hâlâ anlaşmalara aykırı bu tavrını sürdürmektedir. Batı Trakya Türklerinin kurduğu dernekleri sadece adında Türk kelimesi geçtiği gerekçesiyle kapatan Yunanistan’ın bu eylemleri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıyla da mahkûm edilerek tescillenmiştir.
* Ancak Yunanistan hâlâ AİHM kararlarını uygulamaktan imtina etmektedir. ‘Türk yoktur’ demek, Türklere ait okul ve dernekleri kapatmak, cami açılışlarını engellemek tüm demokratik ve çağdaş değerler ile tarihî gerçekleri inkâr etmektir. AB ve üçüncü taraflar bunları ısrarla görmezden gelmektedir. Türkiye, dünyanın neresinde olursa olsun tüm soydaşlarımızın ve mazlumların haklarının takipçisi olmaya devam edecektir.
“YUNAN MACERASININ BİTTİĞİ GÜNÜN YIL DÖNÜMÜ”
Türkiye’nin bütün iyi niyetli yaklaşımlarına rağmen, Yunanistan’ın hukuk tanımaz, saldırgan, gerginliği tırmandırıcı söylem ve eylemlerine devam ettiğini dile getiren Bakan Akar, şu açıklamalarda bulundu:
* Yunanistan, Türkiye’ye karşı temelsiz suçlamalarda bulunarak ve her türlü yalanını, yanlışını ve noksanını AB üyeliğine sığınarak örtbas etme telaşı içindedir. Yunan yöneticilerin kendi halkının refahına mal olacak silahlanma yarışından, gerginliği tırmandırmaktan, uzlaşmaz tavırlardan kaçınması ve bizimle samimi iş birliğine dönmesi en doğru ve gerçekçi bir çözüm yolu olacaktır.
* Yunan siyasiler kendi halkına kulak verir bizi, bir tehdit unsuru ve rekabet etmesi gereken bir ülke değil de gerçek bir komşu ve müttefik olarak görmeyi başarabilirse, bundan her iki ülke ve bölgemiz kazançlı çıkacaktır. Türkiye, Yunanistan ile samimi ve güçlü ilişkiler geliştirmek istemekte, yaşanan sorunları, güvene dayalı ikili ilişkiler temelinde çözmeyi tercih etmektedir.
* Üçüncü taraflardan beklentimiz ise Türkiye’nin haklı, hukuka uygun, makul ve mantıklı yaklaşımlarını görmeleri, Yunanistan’ın uygulama ve iddialarını akıl, bilim ve objektif kriterler ışığında değerlendirmeleri, duruma sadece AB dayanışması penceresinden bakmamalarıdır.
* Türk ve Yunan halkı arasındaki benzerliklerin farklılıklarımızdan çok daha fazla olduğunun bilinmesi lazım. Aramızdaki sorunların uluslararası hukuka uygun olarak, barışçıl yöntemlerle, iyi komşuluk ilişkileri içerisinde ve karşılıklı diyalog ile çözülebileceğine samimi olarak inanmaktayız.
Türkiye’nin bununla ilgili büyük çaba gösterdiğini de yineleyen Bakan Akar, “Ancak, yine de bir hususu hatırlamakta yarar var. Bugün, yani 9 Eylül, Yunan macerasının bittiği günün yıl dönümüdür. Bu vesileyle bir asır önce girişilen maceranın bedelinin ne kadar ağır olduğu unutulmamalı, hüsranla sonuçlanacak yeni maceralar peşinde koşulmamalıdır. İçten temennimiz, Türk ve Yunan halklarının bölge zenginliklerinden de istifade ederek barış, güven, istikrar ve refah içinde yaşamasıdır” ifadelerini kullandı.
Sözcü
BALKAN YEMEKLERİ
2 gün önceHABERLER
10 gün önceKÖŞE YAZARLARI
20 gün önceHABERLER
06 Kasım 2024