DOLAR 32,9521 0.22%
EURO 35,3811 0.19%
ALTIN 2.454,580,13
BITCOIN 20358730.91107%
İzmir
32°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

167 okunma

Balkan Fıkraları – 3

ABONE OL
02/07/2013 19:48
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bu haftaki köşemize bir kaç yaşanmış Mizah öyküsü ekleyelim dedik.

Mizah öykülerini bizlerle paylaşan hemşerilerimizin ismini hikayelerin altında paylaştım. Kendilerine çok teşekkür ederim. Umarım beğenirsiniz.

 

 

 DÖK DÖK DÖKME

 

Nur içinde yatsın rahmetli Kosovalı Aziz Amca bir gün Manisa’da köfte ekmek yemek için, yakın bir akrabasının işlettiği köfteci dükkanına girer. Siparişini verir ve beklemeye koyulur. Bu arada yanındaki sandalyede oturan yaşlı bir amcanın siparişi gelir. Garson, bu amcaya yardımcı olmak amacıyla biber kutusunu eline alır ve “Amca, köfte’nin üzerine acı biber dökeyim mi? ” diye sorar. (Eskiler bilir, eskiden bu tuzluklar, biberlikler konserve kutularından yapılırdı ve delikleri de çivi ile açılırdı.) Yaşlı amca garson’a dönüp;

Dök dök dök..” demeye başlar. Garson da koca acı biber kutusunu sallayarak köfte’nin üzerine dökmeye başlar. Ama yaşlı amca dur durak bilmez;

“Dök dökdök dök” En sonunda da patlarcasına bağırarak;

” Dökme Allah cezanı versin der.

Meğer yaşlı amcamız kekemeymiş.

“DÖKME” diyecek iken dili bir takılır. ” Dök dök dök “ demeye başlar.

Rahmetli Aziz Amca bir bakar ki, köfte’nin üzeri acı biber’den görünmüyor. Durum anlaşıldıktan sonra yaşlı amcamızdan özür diliyorlar ve yeni bir köfte tabağı getiriyorlar.

 

Gönderen: Kosovalı Şerif Ali Şensazlı / MANİSA

 

BABAM KAYBOLDU

 

Abdül Sayam, dünürüm Remzi Sayam’ın babası. 80’li yaşı sollamış, hayatın yükünü fazlasıyla omuzlarında taşıyan biridir. Nüktedan hali ile de bilinen Abdül Sayam ayrıca, Manisa inşaat camiasının fayans ve ince işçiliğindeki en iyi bir kaç ustasından birisidir. Bir gün akşam saati geçmiş, Abdül amca henüz eve gelmemişti. Dünürümün eşi Emine Hanım, eşi Remzi‘yi arar durumu anlatır. Hemşerilerimizin yoğun olarak takıldığı Hasan‘ın ve Bayram Aga’nın kahve olmak üzere, civardaki gidebileceği tüm kahvelere bakılır ama, maalesef Abdül amcamızı bulamazlar. Dünürüm Remzi yakınlarını da arar, durumu onlara bildirir. Abdül Amca’nın başına bir şey gelmiş olmasından korkmaya başlarlar. Emniyeti aramadan önce dört bir koldan resmi, özel Manisa’da ne kadar hastane varsa Abdül Amca’yı aramaya çıkarlar. Dünürüm Remzi arabasıyla Manisa Devlet Hastanesi’ne gider. Hastanede çalışan Timur adında bir tanıdığı vardır. Onu bulur. Akşam saatinden sonra telaşlı bir şekilde Remzi‘yi hastanede gören Timur merak içinde sorar;

“Hayırdır Remzi ağabey akşam vakti bu telaş ne böyle?

“Ya sorma Timur, babamı kaybettik!”

Timur konudan habersiz ve üzgün bir şekilde; ” BAŞINIZ SAĞOLSUN REMZİ AĞABEY” der.

 

Gönderen: Burak ve Ebru SAYAM/ MANİSA

 

NE YAPTIN HÜDAİ?

 

Bizim Rumelili Mizo Aga’nın çocukluk yıllarından Hüdai adında bir arkadaşı vardı. İlkokulu beraber aynı okulda okumuşlardı. Sonraları hayat onları farklı alanlarda yaşam mücadelesine sürüklemişti. Farklı iş kollarında hayatlarını kazanıyorlardı. Şimdi bu Hüdai‘de nerden çıktı demeyin? Hüdai’nin çok ilginç bir soyadı vardır.

Hüdai CİNSEL…                                                                               

Hüdai soyadından dolayı çok sıkıntılar çekmiş.

Vergi için Maliye’ye gider, adınız soyadınız?

Hüdai CİNSEL

Belediye’ye su parası yatırmaya gider, adınız soyadınız?

Hüdai CİNSEL

Bankaya vs. nereye gitse hep aynı sorun! Her gittiği yerde soyadını söyler söylemez, karşı taraftan alaycı bir gülümseme görmüş hep. Bir gün bu durum kafasına dank etmiş, soyadını değiştirmeye karar vermiş. Eşi ile konuştuktan sonra eşinin soyadını almak için mahkemeye dava açarlar ve kısa sürede dava biter. Hüdai eşinin soyadını almış, büyük bir mutluluk içinde yeni çıkardığı nüfus cüzdanı ile kahveye gelir. “CİNSEL” soyadından kurtulduğu için tüm kahveye çay ikram eder. Herkes çayını yudumlarken Mizo Aga Hüdai’ye döner ve şöyle der.

“More Hüdayi, senin eski suyadin “ Cinsel ” idi deyil mı?

“Evet”.

“Sen mahkema karariynen, eşinın suyadini aldiina güre, şindi biz sana Hüdayi EŞCİNSEL’mi diyecaz? Annamadim bea!”

 

Gönderen: Saim Karasu/Manisa

 

 

ÇARŞIDAKİ HESAP EVE UYMAZ

 

Almanya’dan senelik izine gelen Jirovnicalı bir gurbetçi teyzemiz, Manisa’nın en büyük pazarı olan perşembe pazarına alışverişe gider. Çocuklarına penye ve triko türü ürünler almak için bir süre gezer. Bir tezgahta, uygun fiyata penye bulur. İki tanesini seçer ve satın almak için fiyatını sorar.

“More bunlarin tanasıni kaça veriysınız?”

“Tanesi 5 lira, ikisi 10 lira “

“ Ooo. çok pare.  Biraz indırım yap iki tana alaym”

“Abla zaten ikisi 10 lira. Sudan bile ucuz inan daha aşağısı kurtarmaz.

Pazarlık yapmaya şartlanmış bizim teyzemiz:

“Ayde çuk kunişma, al şu 20 lirayi sar şunlari”

“ 20 lira çok ablacım. 10 lira yeter”

“Ya ikisını veriysın 20 Lira, ya da gideym bak una göre!”

Tezgahtar çaresiz, penyeleri paket yapar ve teyzeyi uğurlar.

Teyzemiz akşam vakti pazardan eve gelir. Aldığı penyeleri eşine gösterir.

“More bugin pazarden çuciklare iki tana çuk uciz penya aldim”

“Kaçe aldin mori?

“Pazarci ikisine tutturdi on lira dedı. O ka pazarlik yaptim, (parai bile almaydi. Ben zornen 20 lira verdım elina!

“Mori senın pare’den aberin yuk galiba. 20 liraynen dürt tana penya alaydın!”

“Teyzemiz yapmış olduğu yanlışlığa, şaşkın bir şekilde Makedonca şöyle der;

“Olelee. (*) Ne bastay more!

 

 (*) Ne Bastay:  Saçmalama

 

 

    En az 10 karakter gerekli