Bir önceki yazıda bazı marjinal Arnavut aydınlarının Türkler hakkındaki bakış açısını göstermeye çalıştık. Ayrıca Arnavut halkının gösterdiği mücadelenin haklılığını inceledik. Bazı Arnavut siyasiler ile siyasi araştırmacıların, Arnavut halkının demokratik mücadelesi sayesinde diğer azınlık halkların da faydalandığını ve diğer azınlıkların elde ettikleri haklardan dolayı Arnavut halkına minnet duygusu duymaları gerektiğini haklı olarak talep ettiklerini beyan ettik. Arnavut halkının demokratik mücadelesinin haklı yanlarını bir bir sıraladık. Bu konuda hiçbir tereddütümüzün olmadığını belirttik. Başta Türkler olmak üzere diğer halklar, bu verilen mücadele ve uğraş sayesinde bir kısım haklara sahip olduklarının farkındalar. Buna da işaret ettik.
Bundan böyle de daha çok demokrasi daha fazla insani haklar için beraberce mücadele vermemiz gerekiyor. Olaya sadece Arnavut ve Türk olarak bakmamamız gerekiyor. Balkanlardaki multietnik-çokkültürlü yapıyı yaşatmak için ve buna yönelik gereken demokratik kanunların çıkartılması için siyasilerimizin de beraberce çalışması icab ediyor. Elde edilecek özgürlükler, gruplar halinde belirli halklar için değil de, aynı toprakları paylaşan tüm halk ve bireylere yönelik olmalıdır. Özgürlükler uğruna demokratik yollarla verilmesi gereken mücadelede Arnavut, Türk veya Makedon olrak bakılmaması gerekir. Bu noktada herhangibir ayrım yapılmadan beraberce bir mücadele söz konusu olmalıdır. Demokrasileşmenin sağlanması için en önemli kriterlerden biri beraberce hareket etme gereğidir. Sadece birbirimize saygılı olarak birbirimizin hakkını koruduğumuz takdirde elde edeceğimiz demokratik değerlerle hukuk devleti oluşacaktır. Bu konuda birbirimizi birer rakip olarak değil, birer yardımcı olarak görmeliyiz.
Arnavut halkının büyük çoğunluğunun bahsini ettiğimiz marjinal gruplar gibi düşünmediğini hepimiz biliyoruz. Son zamanlarda Türkiye’nin Balkanlardaki etkisini en iyi şekilde Arnavutlar üzerinde görülebilir. Arnavut halkı, Osmanlı’dan kalma tarihi eserlere en çok sahip çıkanlardır. Arnavut halkı Türk diline de belirli bölgelerde sahip çıkmıştır. Bazı Arnavut köylerinde Türkçe bilinmediği halde camilerde vaazın Türkçe yapıldığı ve bunun bir gelenek olarak sürdürüldüğü bilinen bir gerçektir. Diğer yandan son zamanlarda Türk televizyon dizilerinin popülerliğini unutmamak lazım. Pekçok kişi Türkçeyi bu diziler sayesinde öğrenmiştir. Türkiye’den çok şey öğrenilebileceğini bildikleri için oradaki ekonomik başarının sırrını çözmeye çalışıp aynısını kendi ülkelerinde uygulamaya gayret ediyorlar. Bazı Arnavut işadamlarının ticaretlerinin büyük bir kısmını Türkiye endeksli yapıyor olmaları manidardır. Bir kısım büyük şirketlerin özellikle Türklere verilmesinin altında ortak geçmiş yatıyor. Mesela Arnavutluk’taki Albtelekom ve Eagle gibi. Kosovadaki havaalanları bu işbirliğin ulaştığı noktayı gösteriyor. Bu gibi adımlarla eski köprülerin yeniden canlandırılması hedeflenmektedir. Hiçbir önyargı olmadan diğer Balkan halkları ile birlikte barış içinde yaşadıkları dönemin Osmanlı dönemi olduğunu biliyorlar.
Diğer bir işbirliği alanı demokrasi ve insan hakları alanı olabileceğini her iki taraf da çok iyi biliyor. Türkiyenin yaklaşık 70 yıllık bir demokrasi serüveni bulunuyor. Bizde ise nereden baksak 20 yıllık bir sancılı demokrasimiz var. Bu iki halk demokrasi noktasındaki tecrübelerini birbirine aktarabilir, Avrupa Birliğine giden yolları beraberce arayabilirler. Her ikisinin Müslüman ve Avrupalı olması hasebiyle, ileride büyük bir Birlik içinde beraberce hareket etme yollarını şimdiden aramalıdırlar. Böyle bir arayışın çerçevesi demokrasi ve insan hakları olmalıdır. Dünyaya ve başta Balkanlara barış ve huzurun sürekliliği için çalışmalıdırlar. Diğer Balkan halkları da bundan nasibini almalıdır. Onları da dahil ederek uzun vadede Balkanlara barışın hakim olmasını sağlayabilirler. İşte asıl birleşme ve işbirliğin yapılması gereken noktalar bunlardır.
Balkanlardaki Arnavutlarla Türkiye’nin arasını güçlendirecek önemli birleşke noktasi Balkanlardaki Türk halkıdır. Balkanlardaki Türkler’in bu köprü olayını en iyi şekilde yapabileceğini her iki tarafın siyasilerince bilinen bir gerçek. Arnavutlar Balkanlardaki Türk halkına sahip çıkmalı, gerektiğinde onların haklarını kendi haklarıymış gibi korumalıdır. Zira insan haklarını savunma görevi demokraside sayıca daha fazla ve daha güçlü olana düşüyor. Arnavutların çoğunlukta oldukları bölgelerde yaşayan Türklerin de bunun farkında olmaları gerekiyor. Asırlardır yaşanan olumlu hava ve aralarında oluşmuş kan ve din bağı, her iki halkın farklılıklara hoşgörü ile bakışının birer teminatıdır. Bunun zıddı olan kısır çatışmaların herhangibir ürün vermeyeceğinin herkes farkındadır.
sanidemiri@yahoo.com
HABERLER
17 saat önceHABERLER
17 saat önceKÖŞE YAZARLARI
4 gün önceKÖŞE YAZARLARI
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
15 gün önce