Balkan Savaşları’nın üstünden yüz yıl geçiyor. Yüz yıl önce Balkan ülkeleri ihtiraslar içinde birbirilerine girmişler toprak kazanmak için acımasızca çocuk, kadın yaşlı demeden katlediliyordu. Balkan Savaşları insan hafızasından silinemeyecek kadar derin izler bırakmıştı. Savaşlardan sonra Balkan yarımadasının huzura kavuştuğunu söylemek mümkün müdür? Her Balkan ülkesi Balkan Savaşları’nı 100. yılını seminerler, konferanslar ve çeşitli etkinliklerle düzenleyerek anıyorlar. Yüz yıl öncesi gibi bazı ülkeler savaştan gördükleri zararları abartılı şekilde ülkelerinde olsun uluslararası konferanslarda olsun kamuoyuna yansıtmaya çalışıyorlar. Bulgaristan’da, Yunanistan’da Makedonya’da tüm Balkan ülkelerinde Balkan savaşlarını anlatan kitaplar yazılıp yayınlanıyor. Bulgar yazarlar Yunanistan’da, Makedonya’da Doğu Trakya’da Bulgar ordusunun işledikleri katliamlardan söz etmeye kaçınıyorlar. Yunan ordusu Batı Trakya’da işledikleri katliamlardan yazarları tarafından kaleme alınmıyor. Bulgaristan’da Balkan Savaşları için yayımlanan kitapları okurken hayretlere düşmemek mümkün değil. Kitaplarda Akdeniz Trakya’sında yaşayan Bulgarları, Yunanlılar ve daha sora Türkler tarafından çocuk yaşlı kadın demeden nasıl katledilmiş ballandıra ballandıra anlatılıyor. Doğu Trakya’da Balkan savaşlarında Bulgar halkı Türk ordusu tarafından “katledilmesini” anlatan kitaplar piyasaya sürülüyor.
ANITLARIN BAKIMINA HAZİNEDEN PAY
Bulgaristan hükümeti Balkan Savaşları anısına dikilen anıtların bakımı için hazineden ödenek ayrılıyor. Edirne’ye Balkan Savaşları’nda ölen Bulgar askerleri için Bulgaristan anıt dikilmesi için Türkiye’ye müracaatta bulundu. Türk devleti karşılıklı anıt dikme suretiyle anıtın dikilmesine izin verdi. Bulgaristan karşılıklı anıt dikilmesini kabul etmeyerek hazırlanan anıt Türkiye sınırına yakın olan Svilengrad Kasabası’nın ortasına dikildi. Balkan Savaşları’nda en çok zarar gören Türk halkıdır. Savaşlardan sonra Balkanlarda sınırlar tamamen Türklerin aleyhine çiziliyor. Binlerce Türk katledildi yüz binlerce Türk ve Müslüman doğdukları toprakları terk etmeye zorlandılar. Bazı “milliyetçi” kesimler ülkelerinde yaşayan azınlıklara tahammül edemiyorlar. Yüz yıl öncesi gibi bu gün de “milliyetçi” zihniyet Balkanların huzurunu kaçırmaya çalışıyorlar. Bugün Balkan ülkeleri “milliyetçi” zihniyete önem vermeden 100 yıl önce yaşanan o trajedileri unutarak paylaşmayı seven sınırları kaldırarak ticaret yollarının karşılıklı çıkarları gözetmek suretiyle açılmasının yollarını aramalıdır. Kriz ırk din tanımıyor.
HABERLER
1 gün önceHABERLER
1 gün önceKÖŞE YAZARLARI
5 gün önceKÖŞE YAZARLARI
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
15 gün önce