Balkanlar’da Osmanlı ruhunu taşıyan şehirlerden biri Cirokastra. İki katlı evleri, mimarisi ve Osmanlı’dan miras tarihi yapılarına ev sahipliği yapan şehir, Osmanlı döneminde Ergiri ismiyle anılıyordu.
Arnavutluk’un güneyinde, iki katlı evleri, mimarisi ve barındırdığı eserleri ile Osmanlı’nın Balkanlar’a miras bıraktığı bir şehir Cirokastra. Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde, ”Ergiri” olarak bilinen Cirokastra, Osmanlı döneminde bu isimle anılıyordu. Çelebi eserlerinde, şehrin güzelliğini yer vermiş, aynı zamanda Cirokastra’yı Anadolu’da ki Ankara ve Manisa şehirlerine benzetmiş. Şehrin bir diğer adı da ”taş şehir” olarak biliniyor. Bunun sebebi, evlerin ve sokakların sadece taşlarla inşa edilmesi. Şehrin tarihi değeri oldukça yüksek. Osmanlı’dan miras içerisinde barındığı eserlere bugün hala ev sahipliği yapan şehir, 2005 yılında UNESCO tarafından dünya mirası listesine dâhil edildi. Osmanlı mimarisinin izlerini taşıyan Cirokastra, o dönemde ekonomik, siyasi ve kültürel alanlarda oldukça gelişme gösterdi.
MİMARİSİ TAM BİR OSMANLI
Hem tarihi hem de bu tarihin ona bıraktığı mirasları bugün de koruyan Cirokastra da göze çarpan mimari eserler arasında; Cirokastra kalesi, evleri, kaldırımlı dar sokakları yer alıyor. Cirokastra’nın nüfusu yaklaşık 41 bin. Bu sayı, yazın turistlerin şehri ziyaret etmesi ile iki katına çıkıyor.
Tarih kokan bu antik şehir, gündüzü ve gecesiyle farklı güzellikleri ziyaretçilerini büyülüyor. Cirokastra’nın en önemli simgesi ise kalesi. Tüm ihtişamıyla şehre gelenleri selamlayan kalenin, 1336’da inşa edildiği biliniyor.
Kale, dönemin prenslerinden Gjin Bue Shpata tarafından yaptırıldığı yazılı kaynaklarda yer alıyor. Ancak kalenin, Tepedelenli Mehmet Ali Paşa tarafından Osmanlı döneminde tamamlanma sürecini yaşadığı biliniyor.
KALE MANZARASI ZİYARETÇİLERİ BÜYÜLÜYOR
Kalede ilk dikkat çeken eserlerden biri de saat kulesi. Kulenin Osmanlı döneminde yapıldığı ve özellikle de namaz vakitlerini göstermesi amacıyla inşa edildiği biliniyor. Saat kulesinin şehre hâkim bir tepede konumlanması, kalenin önemini daha da artırıyor. Turistik ziyaretlere, festivallere ev sahipliği yapan kale, gece de manzarasıyla ziyaretçilerini büyülüyor. Kalenin yamaçlarından birinde kurulu olan Cirokastra Çarşısı da, tipik bir Osmanlı çarşısı olarak göze çarpıyor. Çarşıya gelenler, antik kente dair yöresel ürünlere sahip olabiliyor. Cirokastra, sahip olduğu tarihi eserleri, mimarisi ile Arnavutluk’a gelen her turistin rotalarından biri olmaya devam ediyor.
ARNAVUTLUK’TAKİ EN ESKİ FESTİVAL
Tarih ve doğanın buluştuğu Cirokastra Geleneksel Müzik ve Folklor Festivaline ev sahipliği yaptı. Şehrin kalesinde düzenlenen festivalde; halk dansları sahnelendi, Balkan türküleri söylendi. Yöresel kıyafetler içindeki gruplar, bir hafta boyunca Cirokastra’ya gelenlere keyifli anlar yaşattı.
Arnavutluk’ta düzenlenen en eski ve en büyük folklor etkinliği olarak bilinen festival, ilk olarak 1968’de hayata geçirildi. Bir hafta boyunca Arnavutluk halk müziği ve şarkıların kalbi Cirokastra’nın tarihi kalesinde attı.
Festivalin amacı, Arnavutluk’un geleneksel halk danslarını, şarkılarını, kıyafetlerini, enstrümanlarını yeni nesillere ve gelen ziyaretçilere tanıtmaktı. Arnavutluk Cumhurbaşkanı Buyar Nişani festivalle ilgili şu şekilde konuştu:
BU YILKİ ANA BAŞLIK POLİFONİK MÜZİK
“Cirokastra Geleneksel Müzik ve Folklor Festivali Arnavutluk’un en önemli festivallerinden biri olarak biliniyor ve bu festivale katıldığım için oldukça mutluyum. Ben de bir Cirokastralı olarak bu festivalle gurur duyuyorum. Festivalde Arnavutluk, Kosova, Makedonya ve Karadağ’dan geleneksel halk müzik topluluklarını bir arada görmek çok güzel.
Bu yıl festivalin ana başlığı polifonik müzikti. Bu da çok önemli. Çünkü polifonik şarkılar bize has olan bir müzik. Bize düşen görev bu müziği korumak ve yaşatmak. Biz bu müziği tanıtan ve yeni nesillere öğreten sevgili müzik hocalarımızın her zaman önlerinde saygıyla eğiliyoruz.”
Festivale sadece Kosova değil, Karadağ ve Makedonya’dan Arnavut müziğini temsil eden guruplar da katıldı. İşkodra, Berat, Elbasan ve Tiran gibi farklı yörelerin halk dansları ve şarkıları da festival kapsamında ziyaretçilerin beğenisine sunuldu.
ŞARKILAR MEST ETTİ
Festivale katılan bir Arnavut vatandaşı, hissiyatını şu cümlelerle ifade etti: “Cirokastra folklor festivali, ülkemizde düzenlenen en önemli festivallerden biri. Grupların sergiledikleri danslar ve şarkılar hepimizi mest etti diyebilirim. Bu festivalin gelecek yılarda da düzenlenmesi en büyük temennim. Bir hafta boyunca güzel Cirokastra’mız Arnavutluk’ta kültürün başkenti oldu, bu da bizler için onur verici.”
Arnavutluk’un gelenekselliğine vurgu yapan folklor festivali ziyaretçilerine, sevilen halk şarkıları ve danslarıyla bu yılda unutulmaz bir hafta yaşattı.
11 KÜLTÜREL MİRASI SERGİLENDİ
Arnavutluk’un gözde kenti Cirokastra’daki; geleneksel müzik ve folklor festivali sırasında bir de sergi açıldı. Cirokastra Folk Festivali, UNESCO Dünya Mirası Türkiye Siteleri fotoğraf sergisine ev sahipliği yaptı.
Festival kapsamında, Tiran Yunus Emre Enstitüsü’nün açtığı sergi ile UNESCO tarafından koruma altına alınan 11 tarihi kültürel mirasın fotoğrafları gözler önüne serildi. Serginin açılışını, Tiran Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Tayfun Kalkan gerçekleştirdi. Tiran Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Tayfun Kalkan sergiyle ilgili şu şekilde konuştu: “Osman Nuri Yüce’nin objektifinden belgelenen ve UNESCO Kültür Mirası Listesine güzel ülkemizin güzel köşesinden girmiş olan Tiran’a getirmiştik. Arnavutluk’un UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde bulunan şehirlerinde de yapmak istemiştik bu amaçla ilk durağımız Tiran’dan sonra Cirokastra oldu.”
TÜRKİYE FOTOĞRAFLARI SERGİLENDİ
Osmanlı mimarisi ile yapılan tarihi Skendulata evinin bahçesinde sergilenen fotoğraflara, Cirokastralılardan büyük beğeni aldı. Sergide, yer alan fotoğraflar arasında; İstanbul’un eşsiz manzaraları, camileri ve tarihi mekânlarının yanı sıra, Pamukkale ve Hierapolis Milli Parkı, Selimiye Camii ve külliyesi bulunuyor.
1985 yılından bu yana doğal ve kültürel varlık olarak UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan Göreme ve Kapadokya Milli Parkı, tarihi Safranbolu ve Truva antik şehri fotoğraflarıysa serginin ilgi odağıydı.
EŞSİZ GÜZELLİKLERİ TANIDILAR
Dünyanın sekiz harikasından biri olan Nemrut Dağı’nın fotoğrafları da, serginin bir diğer dikkat çeken unsuru oldu. Sergiyi gezen bir sanatsever şu ifadeleri kullandı:
“İki ülke arasındaki ilişkilerin güçlenmesi ve iki milletin birbirlerinin kültürlerini tanıması adına çok önemli bir sergi olduğuna inanıyorum. Sergiyi gezerken çok keyif aldım. Kültür sanat değeri olan bu tür aktivitelerin devamının gelmesi gerekiyor.”
Sergiyle birlikte Cirokastralılar, Türkiye’nin eşsiz güzelliklerini ve tarihi kültürel miraslarını tanıma fırsatı bulmuş oldular.
Kaynak: Kuzey Haber Ajansı
ARAŞTIRMA-İNCELEME
4 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
5 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
5 gün önceHABERLER
8 gün önceHABERLER
13 gün önce