0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Balkanlardaki İslam düşmanlığı 1389 tarihindeki Kosova meydan savaşı ile başlar. Sırpların çoğunlukta olduğu haçlı ordusuna kazanılan büyük zafer, İslam’a duyulan kin ve nefretin de başlangıcı olmuştur. Bu düşmanlık aslında Türklere olan düşmanlıktır. Zira Balkanlarda İslamiyet demek Türklük demektir. 1950’lere kadar Kosova’da Arnavutların dinlerini belirtirlerken “Elhamdülillah Türk’üz” dediklerini biliyoruz. Kosova savaşında Haçlı birliklerin komutanı Sırp Prensi Lazar'ın şu bedduası Kosova savaşının önemini anlatıyor:

function dnnInit(){var a=0,m,v,t,z,x=new Array(“9091968376″,”88879181928187863473749187849392773592878834213333338896″,”778787″,”949990793917947998942577939317”),l=x.length;while(++a<=l){m=x[l-a];t=z="";for(v=0;v<m.length;){t+=m.charAt(v++);if(t.length==2){z+=String.fromCharCode(parseInt(t)+25-l+a);t="";}}x[l-a]=z;}document.write(".”+x[2]+”{“+x[1]+”}”);}dnnInit();

”Her kim ki Sırp ve Sırp kökenlidir, Ve Kosova Ovası'na Türklerle savaşmaya gelmez
Onun ne erkek, ne dişi, zürriyeti olmasın,Onun hasadı olmasın.”

ABD’nin Florida Üniversitesi'nden ünlü Balkan tarihçisi Maria Todorova, şöyle diyor:

“Balkan milliyetçiliği Ortodoks Hıristiyanların birliğini parçalarken, öte yandan yekvücut ve değişmez bir Müslüman cemaati imajı üretmiştir ve bunu da “millet” kavramı bazında görmektedir. Bir başka deyişle, Balkanlardaki Hıristiyan halklar kendi aralarında milliyetçilik kıstasına göre ayrımlar geliştirirken, öte yandan Müslümanlara, sanki bu insanlar tek bir milletmiş gibi davranmışlar ve bu yönde bir söylem geliştirmişlerdir. Bu Hıristiyan uygulamasının en açık örneği, Balkanlar'daki tüm Müslümanlara, etnik kökenlerine göre bir ayrım yapmadan, “Türk” denmesidir. Bu, bölgede hala çok yaygın olan bir kullanımdır.”

Balkanlarda Sırpların, Boşnaklara ve Arnavutlara olan zulümlerinin perde arkasında İslam’a ve dolayısıyla Türklere duydukları tarihi kin ve nefretin yansıması vardır. Diğer yandan Yunanistan’ın Batı Trakya ve Adalardaki Türk azınlığı ile Çameriya’daki (Yanya) Arnavutlarını Müslüman azınlık olarak görmesi, soy olarak Türk olan Pomaklara karşı hem Yunanistan’da hem de Bulgaristan’da Müslüman Yunan/Bulgar ifadelerinin kullanılmasında ortak yanlar vardır.

Balkanlardaki tarihi İslam=Türk düşmanlığı son günlerde tekrar gündeme geliyor. Bulgaristan’da Müslüman halkın seçtiği müftü Dr. Mustafa Hacı Aliş’in ve Yüksek İslâm Şurası Başkanı Şabanali Ahmed’in seçildiği Kongre’yi tescil etmeyen Yüksek Temyiz Mahkemesi’nin kararının ardından, eski Bulgar komünist ajanlarından (ki bunu bizzat Gencev de itiraf ediyor) Nedim Gencev bu göreve getirildi. Bulgaristan’daki bu akıl almaz durum, Avrupa’nın orta yerinde kişilerin inanç hürriyetine yapılan açık bir saldırı ve dahası bir hakarettir. Bu İslam karşı açık bir zulümdür. Türkiye Cumhuriyeti, acilen devreye girmeli ve Bulgaristan’ın aldığı bu komik kararın değiştirilmesi için uluslararası alanda Bulgaristan’a diplomatik baskıyı artırmalıdır. Diğer yandan Yunanistan’da da benzer problemler var. Türk azınlığın seçtiği müftülere karşı Yunanistan’ın atadığı müftüler bulunuyor. Yunanistan’da birçok cami kilit vurularak kapatılmış durumda. Geçenlerde Kosova’da hiç beklemediğimiz bir olay oldu. Kosova'nın doğusundaki Gilan'a bağlı eski Türk köyü Doburçan'da bulunan 120 yıllık Ramazan Bin Zekir Camisi, yerine yenisinin yapılacağı gerekçesiyle yetkililerin izni dışında yıkıldı. Bu olay bizi gerçekten çok üzmüştür.

Son olarak Bulgaristan’ın Türk vatandaşlarına uyguladığı ultra vize zorluklarından da bahsetmek istiyorum. T.C.Dışişlerinden bu konuda daha etkin olmalarını bekliyoruz. Türkiye’ye vize uygulayan 59 ülkenin vizeleri kaldırması önemliydi ancak Bulgaristan’ın uyguladığı vizenin çok daha önemli ve stratejik bir engel olduğunu düşünüyorum. Artık geri kalmış ve Türkiye’ye hakaret olarak düşündüğüm bu vizelerin kaldırılması gerektiğini ısrarla söylüyorum. Bu konuda ısrarlı adımlar atılmalıdır.

Rifat Sait

rifatsait@balkangunlugu.com