DOLAR 35,2068 0.3%
EURO 36,7672 0.92%
ALTIN 2.968,331,32
BITCOIN 34546755.12609%
İzmir
16°

HAFİF YAĞMUR

SABAHA KALAN SÜRE

Barış için bazen kan dökülür bazen yol yapılır
397 okunma

Barış için bazen kan dökülür bazen yol yapılır

ABONE OL
14/10/2019 09:01
Barış için bazen kan dökülür bazen yol yapılır
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Rifat Sait
AK Parti 24.Dönem İzmir milletvekili
BASAM (Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanı

Geçen hafta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın daveti üzerine Sırbistan’a yapılan resmi gezide bulunduk. Bu stratejik gezide bulunmak birçok bakımdan çok önemliydi. Bu yüzden Sayın Cumhurbaşkanımıza hasletten teşekkür ediyorum. Bu teşekkür sadece geziye giderken uçakta bulunmak değildi, bazı özel görüşmelerde istişare içinde olmak bizi mutlu ettiği kadar eğer bir nebze katkımız olduysa onurlandırmıştır.

Hayatımda ilk kez Sırbistan Cumhurbaşkanını alkışladım

Belki şaşıracaksınız ama yirmi kusur yıldır Balkanlar üzerine çalışan ve yazan biri olarak ilk kez Sırbistan’a gittim. Bugüne kadar düşman olarak bildiğimiz ve aleyhlerinde yüzlerce yazılar yazdığım Sırpların, Dışişleri Bakanı ile ilk kez konuştum, Sırbistan İstihbarat şefi ve Eğitim Bakanı ile aynı masaya oturup yemek yedim ve hayatımda ilk kez bir Sırp Cumhurbaşkanını alkışladım.
Bütün bunlar için bazı Arnavut kardeşlerimiz sosyal medyada bizi ağır eleştirmiş hatta bazıları ağır cümleler yazmışlar. Onlara kızmıyorum zira ne olduğunun farkında değiller. Peygamber efendimiz (SAV) Hubeydiye barış anlaşmasını imzalarken birçok Sahabe tepki vermişti. Kâfirlerin ağır zulümlerinden sonra onlarla bir barış anlaşması yapılması, ilk bakışta sanki onların zulümlerine ses çıkartılmaması ve kabullenildiği zannına yol açmış ve bu durum kabullenilmek istenmemişti. Zira Müslümanlar sanki yenilmiş gibi ağır yüklerin altına girmişlerdi. Ama sonra görüldü ki; anlaşmanın ardından savaş sırasındakinden çok daha fazla müşrik Müslüman olmuş ve Mekke fethedilmişti. Allah (CC) Kuran-ı Kerim’de Hubeydiye’yi zafer olarak buyurmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti olarak Sırbistan’ı Sancak ve Bosna-Hersek’e bağlayan yolların temelini attık. Sırbistan Cumhurbaşkanı Alexandır Vuçic sahneye çıkıp, “Geçmişte bazı yanlışlar var, onları değil geleceği ve barışı konuşalım, Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde Türkiye yeni yolar yapıyor, bu yollar barışı getirecek” mealindeki konuşmasında samimi ses tonu, istekliliği ve ortak akıldaki ısrarcılığı güzeldi. Başka bir konuşmasında ise (Tayyip beyi kastederek) ülkesinin ekonomisini ve devletini büyülten dünyada başka bir lider var mı? Sorusu salonda büyük alkış aldı. Biz tabiki geçmişte olan bazı acıları, soykırımları ve vahşetleri unutmayacağız. Onları derin dondurucuya ( deep freze) koyacağız. Ama eğer barış için samimi bir el uzatılıyorsa onunla oturup konuşacağız. Bu konuda Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Balkanlarda barış için çok önemli bir projeye önderlik etmektedir. Unutmamak gerekir ki Sırbistan, Balkanlarda stratejik öneme sahip bir ülkedir.

Darısı Kosova’nın başına

Sırbistan ziyaretinin bitiminde uçağımız Ankara’ya iner inmez heyecanla Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı uçaktan inmesini bekledim. İndiğinde arabasına binmeden önce karşı karşıya geldik. Elini sıktım, teşekkür ettim. Balkanların barışı için çok önemli olaya önderlik ettiniz dedim. Ama sizden rica ediyorum, aynısını Kosova için de bekliyoruz deyince, anlamlı bir şekilde tebessüm etti ve arabasına bindi. Allah kendisinden razı olsun.
Balkanlarda barış ve istikrar için Türkiye’nin ve dolayısıyla Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın aktif olması gerekiyor. Kosova’da geçen hafta erken genel seçimler yapıldı. Resmi olmayan sonuçlara göre birinci parti olan ve oyların %25.8 ‘ni alan Vetvendosye (VV) Partisi’nin lideri ve muhtemel başbakan adayı Albin Kurti belirleyici unsur olacak. Ancak ne kadar ilginç ve acıdır ki; bu seçimlerin öncesinde, geçenlerde Türkiye’yi ziyaret eden VV lideri Kosova Başbakan adayı Albin Kurti’yi Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan ile görüştürmediler. Görüştürmeyenler belki kötü niyetli değildi ve kendilerince haklı sebepleri de vardı. Ancak bana göre hatalı bir karar verilmiş. Külliyede olsam itiraz eder mutlaka görüştürmeye çalışırdım. Bugün Balkanlarda soykırım yapan Sırbistan’ın Cumhurbaşkanı ile görüşüp barışın temellerini atıyorsanız, Albin Kurti ile görüşmek daha fazla zor değildir.

İstişare edin, Tayyip beye lütfen yanlış bilgiler vermeyin

İlginçtir, yine benzer bir olayı 2011’de Sayın Cumhurbaşkanımızla (O zaman Başbakanımızdı) ABD’ye gittiğimizde yaşamıştık. Belki hatırlar. Birleşmiş Milletler binasının tam karşısındaki New York Başkonsolosluğumuz ’da (Aynı zamanda Türkevi) Kosova Başbakanı (Şimdi Cumhurbaşkanı oldu) Sayın Haşim Taçi’yi ağırlıyorduk. Tayyip bey sağolsunlar bu görüşmenin bir kısmına benim de girmeme izin vermişti. O tarihlerde Kosova’nın başkenti Priştine’ye Büyük bir katedral yapılıyordu. (Şimdi bitti.) Kosova’da son kalan 5-6 bin Hristiyan Sırp için böyle devasa bir katedral yapılması saçmaydı ama Hristiyan Batı’ya şirinlik mesajı verilecek ya. Tayyip bey de buna karşılık bu katedralin tam karşısına büyük bir cami yapmak istedi. Bu isteğini zamanın Kosova Başbakanı Haşim Taçi’ye iletti. Sayın Taçi, bu işin yetkilisi Priştine Belediye Başkanı İsa Mustafa’dır, oradan olur almak gerekir, demişti. Haşim Taçi’yi uğurladıktan sonra haddim olmayarak Tayyip beye bu işte sizin de biraz hatanız var, dedim. Neden diye sordu. Son Kosova ziyaretinde, İsa Mustafa’yı neden ziyaret etmediniz, diye sordum? Bir Belediye Başkanını neden ziyaret edeyim diye bana sordu? Efendim dedim, kendisi Belediye Başkanı ama aynı zamanda ana muhalefet partisi başkanıdır. Bu bilgi sanırım kendisine verilmemiş olacak ki, orada heyetimizde olan bir Genel Başkan yardımcısına anlamlı bir bakış attığını hatırlıyorum. Diyeceğim o ki birileri Reisi eksik veya yanlış yönlendirildiği zaman bu diplomatik kazalar kaçınılmaz oluyor. Allah yardımcısı olsun.

Balkanlardan Suriye’ye geçiyoruz, burada Barış için kan akabilir

Bunlar barışın Balkanlar kısmında olanlardı. Şimdi gelelim Suriye’ye. Elbette bir gün gelecek tıpkı Sırbistan’da olduğu gibi Suriye’de yolar yapacağız. Ama şimdi durum farklı. Türk Silahlı kuvvetleri Barış Pınarı gibi harika diyebileceğimiz bir isimle yüz yıllık bir sorunun çözümü için harekât başlattı. Allah ordumuzu muzaffer eylesin inşallah. Bu harekât, pek çok yönden önemli. Bir kere Türkiye hiçbir ülkenin veya kurumun vesayeti altında olmadan ülkenin güvenliği ve geleceği için Suriye’ye giriyor. Bu liderlik ister, cesaret ister, ön görü ister. Bu harekât ile bir taşla birkaç kuş vurulacak. Her şeyden önce bölgedeki Terör unsurları temizlenerek, ülke güvenliği sağlanacak. Diğer yandan ülkemize sığınan ve sayıları üç milyonu geçen Suriyeli sığınmacı için güvenilir bir tampon bölge oluşturulacak. Ayrıca bölgedeki Daeş terör örgütü de temizlenecek. Türkiye’nin bu çıkışı ile bölge ülkelerine ve Batılı ülkelere önemli bir mesaj verilecek. Zengin Petrol kaynakları dolayısıyla bölgedeki ticari potansiyelden yararlanma imkânı doğacak. İsrail’in bölgede oluşturmak istediği Arz-ı Mev’ut hayali hayal olacak. Bölgede kurulmak istenen ve gelecekte başımıza bela olabilecek Kürdistan hayali sonlandırılacak. Ve en önemlisi bölgede yıllardır beklenen barış ve birlikte yaşama arzusunun temelleri atılacak. Bütün bunlar biliniyorken, sözüm ona Türkiye’nin çıkarlarını gözetmesi gereken KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı, muhtemelen teröristlerin akacak kanından bahisle endişe duymuş ve adeta KKTC’nin Kızılay kan merkezi müdürü gibi hareket ederek saçma sapan laflar etmiş. Ya arkadaş, bu mübarek ülke Türkiye’mizin geleceği için 80 milyon insan feda olmaya hazırken, hangi kandan bahsediyorsun? Adam olan bilir ki barış için bazen yollar yaparsın bazen kan akıtırsın. Allah yar ve yardımcımız olsun.

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP